Durduk yerde şarkı söyleyesim gelmedi tabi, şarkının müsebbibi Akbank’ın Müslüm Gürses’li ihtiyaç kredisi reklâmı…
Göremeyenler için reklamın tam çözümü şöyle:
Ofisinde yorgun bir erkek: ihtiyacım var şu uzun tatilee,
Evinde perdesiz pencereye derin bir üzüntüyle bakan bir kadın: ihtiyacım var bi güzel perdeyee,
Merdivende bir erkek ( kafasında bilgisayar balonu var): dünyanın bilgisinee,
Vitrindeki elbiseye bakan kadın: yeni bir elbiseye,
Bir erkekle bankta el ele oturan ve erkek tarafından saçı okşanan kadın ( zira kalp balonları kadından çıkıyor): Mutlu günler görmeye ihtiyacım var.
Yolda elinde çocuğuyla yürüyen bir kadın: Yatak yorgan setine,
Elektronikçi vitrinine bakan bir erkek: o LCD TV’yee,
Sokakta, arabalarında erkekler: home teatr sisteme,
Yolda yürüyen bir kadın: ben hep yürümeye mahkum muyum?
Bir evden cinsiyeti belli olmayan birileri: kira ödemeye mecbur muyum?
İhtiyacım var rahat etmeye…
Reklamdaki bu sözleri Müslüm Gürses seslendiriyor. Vaktiyle ekmeğe ihtiyacı olanların ‘babası’ Müslüm Gürses! Ne kadar post ve çok katmanlı bir reklam ama! Bu katmanları ayıklamak zor ama Türkiye’de reklamcılığın altın kuralı, sanırım, tüketmekten başka derdi olamayan, mükemmelliğe yazgılı renklerin, bedenlerin ve mekânların ‘ahenkle dans ettiği’ pırıl pırıl bir Türkiye hayal etmek.
Peki, edelim. Düşlemek güzeldir diyelim. Reklamlarda tutup daha acil ihtiyaçlardan, sorunlardan yani ‘sıkıcı şeylerden’ söz edecek değiller ya! Yani Müslüm Gürses’in sesinden bedenleri ve yaşadıkları mekânlar mükemmelliğe katiyen yaklaşamayan (mesela solaryum etkisi olmaksızın esmer ) insanlara ekmeğe ihtiyacııım var dedirtecek değiller ya!
Kadınlar yatak/yorgan mı düşleyebilir en çok?
Yoksulluktan eşitsizliğe tüm sorunlarını çözmüş ‘Avrupalı’ bir Türkiye hayal ediyoruz madem, reklâmın yaratıcı ekibiyle, edelim birlikte… Şimdi kederlerimizin daha büyük ekran bir LCD TV, uzun bir tatil, perde gibi şeylerden ibaret olduğu bir ülkedeyiz. İyi de, bu düşe katılırsam ilk sorum şu olur elbette: bu Türkiye’de hala kadınların düşleyip düşleyebileceği en çok yatak yorgan seti, güzel bir elbise, evlenip güzel günler görmek mi olabilir? Yani, teknoloji, bilgi, tatil gibi şeyleri erkekler hak ederken biz perde, yatak yorgan filan mı hak ediyoruz ancak? Düşlerimizde bile?
Reklamcılar dahil artık hepimizce malumdur ki: Bu cinsiyetçi kalıplar bugünün Türkiye’sinde bile pek geçerli değil. Cinsiyetçi iş bölümü hala sürüyor olsa da bilgisayarı erkeklerle perdeyi kadınlarla özdeşleştirmek hem pek gerçek sayılmaz hem de yaratıcı!
Reklâmda bu cinsiyetçi ezberi tek bozan araba hayal eden kadın gibi görünüyorsa da (öznel okuma hakkımla!) reklamın gösterdiği kadarıyla ofisinde uzun bir tatil hayal eden erkek ya da yolda amfi teatr sistemi isteyen erkekler araba ihtiyacını çoktan gidermiştir. Kadınsa -tayyör giymesinden çıkarıyoruz ki bir şirkette çalışıyor ama- hala araba alamamıştır.
Eşit işe eşit ücret?
Burada, reklâmcıların eşit işe eşdeğer ücret verilmediği gibi ‘banal ya da sıkıcı’ söylemleri iletmeye çalışmadığına eminiz değil mi?
Reklamcılar da elbette ‘müşteri elçisi’ malum aslında ‘piyasada’nın düşlerinden söz ediyoruz. Kimse de düşlemekten söz etmiyor aslında, satmaktan, tüketimi artırmaktan söz ediyorlar. Ve elbette, kapitalizm kadar reklamcılığın da cinsiyetçiliğe ihtiyacı var! O yüzden reklamcılar için de başka türlüsünden söz etmek pek mümkün değil. Şimdi mümkün mü ki bu ve benzer reklâmların yaratıcı ekiplerindeki kadınların düşleri sadece yatak yorgan, perdeden ibaret olsun? Ama ‘piyasa’nın erkek egemenliğinin tanımları içinde tüketen kadınlara ihtiyacı var (erkekler kadar) !
Şimdi kadınlar cinsiyetçi rollere meyletmese ne olacak onca kozmetik, tekstil, diyet ürünü, moda, ev tekstili vs. vs. piyasaları… Erkekler bunca araba alır mı mesela kadınları etkilemeyecekse artık (zira onların ‘daha iyi’ arabaları varsa)?
Reklamın finalinde dış ses ‘herkesin bir ihtiyacı var, Akbank’ta kredisi var’ diyor ve soruyor: ‘peki sizin ihtiyacınız neydi?’ Hemen söyleyeyim kredisiz, kefilsiz, limitsiz düşlemeye ihtiyacım var! İçinden cinsiyetçilik geçmeyen bir hayat -düşünmeye ve- düşlemeye ihtiyacım vaaar! (MÖ/NZ)