AB ülkelerinde genel grev dalgası
İtalya'da iş güvencesini ortadan kaldırmayı amaçlayan yasal düzenleme son 20 yılın en büyük genel greviyle karşılandı. İspanya'da işsizlik sigortası hakkını daraltan hükümet girişimine İspanyol işçi sınıfı Sevilla'da yapılan Avrupa Birliği (AB) Zirvesi'ne denk düşen büyük bir genel grev ile yanıt verdi. Yunanistan'da emeklilik haklarına yönelik saldırı yine grevler ve direnişlerle karşılandı. İngiltere'de yerel hizmetler sektöründeki grev 1980'den bu yana ülke çapında gerçekleşen en kapsamlı grev oldu. Almanya'da metal sektöründe işçi sınıfı ile sermaye açıktan karşı karşıya geldi ve kısa süreli de olsa bir grev yaşandı.
Aday ülkelerde yasal değişiklikler
Sadece AB ülkeleri değil aday ülkelerde de benzer gelişmeler yaşanıyor. Genişleme süreci çerçevesinde gündeme gelen yasal değişiklikler "esneklik, kuralsızlaştırma, sendikasızlaştırma" getiriyor ve Polonya, Romanya, Çek Cumhuriyeti vb. işçi sınıfları bu değişikliklere karşı mücadele ediyor.
Bütün bunların tek tek ülkelerin "iç işleri" değil, küresel sermayenin çıkarlarına uygun bir uluslararası strateji olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Bu nedenle bu saldırıların sadece bu ülkelerdeki ulusal mücadelelerle durdurulamayacağı, aksine -her ne kadar bu gelişmeler içe kapanmayı öngören milliyetçi tepkileri beslese de- Avrupa çapında bir uluslararası mücadelenin her zamankinden daha fazla zorunlu ve mümkün olduğu bilince çıkıyor.
Sendikal örgütlerin değişimi
Nitekim bu gelişme Avrupa'da "sosyal diyalog"un tarafı olan sendikal örgütleri de değişime zorluyor. ETUC (Avrupa Sendikalar Konfederasyonu) son yönetim kurulu toplantısında bu tehlikeli gidişe karşı Avrupa çapında bir mücadele verilmesi kararı aldı. AB zirvelerinde yapılan işçi eylemleri şimdiden gelenekselleşmiş durumda. Ayrıca emek hareketlerini diğer sosyal hareketlerle buluşturan Prag, Barselona, Cenova, Brüksel, Sevilla vb. eylemleri önemli örnekler olarak tarihe geçti.
Avrupa Sosyal Forumu
Şimdi Avrupa emek hareketleri ve sosyal hareketler daha kapsamlı bir mücadele için kolları sıvamış durumdalar. Bunun için önemli bir adım atılıyor ve 7-10 Kasım'da İtalya'nın Floransa kentinde Avrupa Sosyal Forumu (ASF) toplanıyor. ASF kararı geçtiğimiz aylarda Porto Alegre'de yapılan Dünya Sosyal Forumu'nda alındı. Bu kararın ardından ASF girişimcileri bir dizi toplantı düzenledi. Bu toplantıların ilk ikisi Brüksel ve Viyana'da, üçüncüsü ise 12-14 Temmuz tarihlerinde Selanik'te yapıldı.
Hazırlık toplantısına 30 civarında ülkeden 300 kadar delege katıldı. Batı Avrupa'daki sosyal hareketler ve ağların yanı sıra, Balkanlar, Akdeniz, Doğu Avrupa ve Filistin'den de katılımcılar vardı. Toplantıya ATTAC, Direnişi Küreselleştir, Yeşil Ağ gibi uluslararası örgütler ve kampanyalar; çok sayıda ülkeden partiler ve sosyal hareketler; çok sayıda uluslararası ve ulusal sendika konfederasyonları temsilci göndermişti. ETUC toplantıya katılarak ASF'yi desteklediğini ve aktif olarak katılacağını açıkladı. Filistin de toplantıda güçlü bir şekilde temsil edildi.
Floransa Forumu ve hazırlıklar
Bu hazırlık toplantısında Floransa Forumu'nun programı, organizasyonu ve katılımın genişletilmesi konuları tartışıldı. ASF'ye katılımın 20 binin üzerinde olması bekleniyor. Oluşan taslak programa göre, her birine yaklaşık 2000 kişinin katılacağı 6 büyük konferans ile çok sayıda seminer ve toplantı düzenlenecek. Ayrıca yürüyüş ve gösteriler, kültürel etkinlikler, konserler vb. yapılacak. Forumda konaklama için Floransa belediyesi 5000 kişi için ücretsiz yer (spor salonları vb.) ayarlayacak; ayrıca 5000 kişi için de ucuz otel odası organize edilecek. (Ayrıntılar için bkz. www.fse-esf.org)
Konferansın konuları
Konferansların konuları ise şöyle:
* Küreselleşme ve Liberalizm (Yeni liberal küreselleşmenin şekillendirdiği AB'den alternatiflerin Avrupasına; Su, hava ve yeryüzü: Sürdürülebilir kalkınma ve Avrupa; Orta ve Doğu Avrupa; Yeni bir sosyal sistem için sosyal haklar; küresel üretim ve sosyal parçalanma arasında işçilerin Avrupası; Avrupa ve gıda güvenliği),
* Savaş ve Barış (Yeni dünya düzeninde Avrupa; bitmeyen savaşa karşı halkların Avrupası; adalet yoksa barış da yok; bölgesel sorunlar. Avrupa'nın sorumlulukları; Avrupa güvenlik bölgesi: sosyal kontrol, baskı ve haklar; savaş ve ekonomi),
* Haklar/Yurttaşlık/Demokrasi (Nice Deklarasyonu'ndan Avrupa Anayasası'na; sosyal dışlanma; aşırı sağ; Avrupa'da sosyal bölünme; kültür; kadınlar ve erkekler; göçmenler).
Tartışma platformu ve eylem zemini
ASF'nin amacı bir yandan Avrupa çapında ve ülkelerde faaliyet gösteren çeşitli örgütlerin, hareketlerin ve inisiyatiflerin bu konular çerçevesinde ortak politikalar geliştirmesine zemin oluşturmak ve bilgi/deneyim paylaşımını sağlamak, diğer yandan alt bölgesel inisiyatiflerin (örneğin Balkanlar vb.) oluşmasına katkıda bulunmak, diğer yandan yeni liberalizm, savaş ve ırkçılık karşıtı bir tutumu kitlesel şekilde ortaya koymak. Bir başka deyişle, ASF'nin hem bir tartışma platformu hem de eylem zemini olması amaçlanıyor.
ASF sadece örgütlü topluluklara değil bireylere de açık. Dünya Sosyal Forumu İlkeler Bildirgesi'ni onaylayan bireyler de ASF'ye katılabilecek. ASF'nin bir başka önemi ilk kez Avrupa çapında sendikal örgütlerle diğer sosyal hareketleri ve inisiyatifleri ortak bir platformda buluşturmak olacak. Böyle bir işbirliği, sendikal hareketin önünde duran yeni örgütlenme, toplumsal ve siyasal süreçlere daha etkin müdahale ve daha sosyal bir Avrupa'nın yaratılması sorunlarının çözümüne katkı sağlayabilir. Latin Amerika ülkelerinde örneği görülen ve başarılı sonuçlar üreten toplumsal sendikacılık, ASF'nin katkısıyla Avrupa'da da yaygınlaşabilir.
Türkiye için de ASF'nin önemi nedir?
Türkiye ile birlikte toplumsal muhalefet de uzunca bir süredir içine kapanmış durumda. Her ne kadar birkaç yıldır "küresel saldırıya küresel direniş" şiarı öne çıkarılmaya çalışılsa da, bunun pratiğine ilişkin ciddi adımlar atılabilmiş değil. Bu şiar daha çok bir temenni düzeyinde. Varolan sınırlı çabalar (çeşitli uluslararası kampanyalara katılım, sendikaların uluslararası etkinlikleri, örgütler arası ilişkiler vb.) yeterli değil.
Bu nedenle ASF Türkiye'deki toplumsal muhalefetin zemininin gelişmesine katkı sağlayabilir. Bunun için çeşitli girişimler başlatıldı. İstanbul ve Ankara merkezli Sosyal Forum girişimleri küresel mücadeleye eklemlenmek için başlatılan iyi niyetli girişimler. Bunların desteklenmesi ve katılımın çoğaltılması gerekiyor. ( Bunun için bkz. www.geocities.com/sosyalforum )
ASF'ye katılımın illa ki bir tek bu merkezden olması da gerekmiyor. Birbirine paralel faaliyetler örgütlenebilir. Örneğin, sendikaların katılımı ETUC aracılığıyla olabilir. Partiler kendi aralarında bir katılım faaliyeti organize edebilir. Aydınların bireysel katılımları da mümkün. Meslek örgütleri ve demokratik kitle örgütleri sürece kendi inisiyatifleriyle katılabilir vb.
Türkiye Sosyal Forumu'nun örgütlenmesi
Önemli olan ASF zemininin bütün toplumsal muhalefet unsurları tarafından yararlı görülmesi ve bu sürece katılımın Türkiye'deki yeni liberalizm, savaş ve ırkçılık karşıtlığına ivme kazandırabileceğine ikna olunmasıdır. Böyle bir ortak bilinç gelişirse, paralel faaliyetler halinde katılım sağlansa bile, Floransa sonrasında bir Türkiye Sosyal Forumu'nun güçlü biçimde örgütlenmesi mümkün hale gelecektir. Bu da Türkiye'deki toplumsal muhalefet unsurlarının bir süredir yaşadığı yalıtılmışlık duygusu ve pratiğini tersine çevirmeye ve "başka bir dünya" mücadelesine bu topraklardan yapıcı katkı sunmaya imkan verecektir.
AB tartışmaları ve ASF
ASF'nin Türkiye için bir başka katkısı, AB tartışmalarını daha sağlıklı bir düzeye çıkarması olacaktır. Bir süredir bir kısır döngü halinde süre giden AB tartışmaları "milliyetçilik mi emperyalizm yandaşlığı mı" ikileminden çıkarılarak, başka bir yol daha olduğu, bu yolun uluslararası mücadelenin içinde yer almak ve böylece Türkiye'yi de içine alan geniş Avrupa coğrafyasında emekten yana bir düzen için diğer ülkelerin muhalefet hareketleriyle ortak mücadele yürütmek olduğu kavranacak, dahası böyle bir mücadelenin pratik karşılığı görülecek ve daha cesaretle işe sarılmak mümkün hale gelecektir.
Öyleyse "başka bir dünya için başka bir Avrupa ve başka bir Türkiye" inancını taşıyanlar şimdiden hazırlıklara girişmeli ve Floransa'da buluşmalıdır. Fiziken olmasa bile fikren... (BB)