Haber Şanlıurfa'nın Siverek ilçesine bağlı Çıkrık köyünde yaşayan Türkan aşiretiyle ilgili. Aşiret ileri gelenleri bir ilki gerçekleştiriyor ve "berdele, başlık parasına, kan davasına son" diyorlar!
Bu gayet ilgi çekici haberin başlığı olarak birçok seçenek düşünülebilir, değil mi? "İlk İlerici Aşiret" denebilir, "Doğu'da Mikro Devrim" denebilir, birçok şey bulunabilir. Ama Türk basınının kar ve satış uğruna civataları çıkmış kısmından değilseniz, herhalde "İlk Feminist Aşiret" demek gelmez aklınıza.
Feminizm modern siyasetin en asli unsurlarından biri. Ancak orada bir şeyler yapmaya çalışan, hayatlarını ilerletmeye uğraşan o güzel insanlara da, feminizme de ayıp değil mi? Oradaki insanların "Acaba çok mu ileri gittik? Neler yazmışlar? Yanlış mı yapıyoruz" diye sorgulamasına sebep olmaz mı? O köy bağlamında, bir sonraki muhtemel adım olan töre bahanesiyle işlenen cinayetlere bir karşı çıkışın imkansızlaşmasına sebep olmaz mı? Ancak, empati duygusunu yitirmiş Aktüel için tüm bu ihtimallerin önemi yok. Çünkü bu başlık ilgi çekici, atıverelim gitsin. Nasılsa dergi oralarda pek okunmuyor. Nasılsa egzotik Doğu, Batıda iyi satıyor!
Neden ilgi çekmesin ki "İlk Feminist Aşiret" başlığı? Bir kere, aşiret sözcüğünün yaptığı Doğulu, maskülen ve erkek egemen söylemin başına kentli, feminen ve devrimci "feminist" sözcüğünü koymanın dayanılmaz cazibesine okur bayılır. Yazıya doğrudan dişilikle ilgili bir unsur ilave edilmiş olur -kadınsız haber mi, asla!
Hatta artık her şeyin olması istendiği gibi, yazı "seksi" hale gelir. Seksi olan her şey daha kolay tüketilir. Kar ve satış arzuları için kozasını kırmaya çalışan küçük bir kelebek feda ediliverir. Kentli tüketiciler için doğu ötekileştirilir, acı şuruba kiraz tadı ilave edilir ve okurlarımızın o güzel canlarını sıkmadan içmeleri sağlanır. Bunun için kiraz tadı olarak tabii ki National Geographic tarzı "çok güzel fotoğraflar" kullanılır. Fotoğraflarla dışsallaştırılmış kendi kardeşlerimize Afrika'nın ortalarındaki rengarenk kabilelere bakar gibi bakarız.
Yüz bin insanın katıldığı cenazesi Türk ve Kürt milliyetçiliğine verilebilecek en güzel cevap olarak televizyonlarda canlı yayınlanabilecekken kaçınılmış, maalesef ancak ölümüyle ne denli yüce gönüllü bir ağabeyimiz olduğunu öğrendiğimiz Orhan Doğan yetişiyor burada yardımımıza : "Empati canım kardeşim, empati!".
Editör haberin girişindeki büyük fotoğrafı -ki o fotoğrafta 7'den 70'e aşiret kadınları mutlulukla poz vermiştir, doğru bir şeyler yaptıklarının sezgisiyle-, evet o fotoğrafı nasıl tanımlıyor biliyor musunuz? "Kraliyet ailesi gibi" diyor. İnanılır gibi değil. Kendi insanlarıyla kurduğu "empati" bize İngiltere üzerinden ulaşıyor. Aslında kurduğu demek de yanlış, eğer o insanları birazcık anlamaya çalışsalardı, zaten tüketim malzemesi şeklinde sunmazlardı. Muhabirlerine çay ikram eden aşiret erkeği fotoğrafının altına, bunun Doğuda bir gelenek olduğu notunu düşerlerdi mesela, çaktırmadan yapılan feminizm vurgusu yerine. Enteresanlık arzunuz batsın.
Tüketmek dinimiz oldu, dininiz oldu. Ruhlarımızı maddeye teslim ettik. Küfürlü tabirler kullanmadan, göstergeler üzerinden kirlettik dilimizi. Yeni bir dil kurmamız lazım; yeni bir iletişim tarzı, yeni bir medya. Kar arzularına yenik düşmemiş yeni bir dünya. Kraliyet ailesi mensupları bunu fazlasıyla hak ediyor.(HS/EÜ)