29 Haziran 2006 kabul tarihli 5532 sayılı Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 18 Temmuz 2006 günlü 26232 sayılı Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Mecliste "müzakere" edilmeden kabul edilen 5532 sayılı Kanunla 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun (TMK) bir çok maddesi değiştirildi. Sayın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer bu kanuna onay verdiği gün; kimi kurallarının iptali için Anayasa Mahkemesi'nde iptal davası açacağını açıkladı.
Gecikmeden ve her zaman olduğu gibi; "basın özgürlüğünden" yana tavrını koyarak, 4 Ağustos 2006 tarihinde Anayasa Mahkemesine iptal davası açtı. Yürürlüğün durdurulmasını talep etmedi.
TMK'nun değiştirilen 6. maddesine göre; isim ve kimlik belirterek veya belirtmeyerek kime yönelik olduğunun anlaşılmasını sağlayacak surette kişilere karşı terör örgütleri tarafından suç işleneceğini veya terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerinin hüviyetlerini açıklayanlar veya yayınlayanlar veya bu yolla kişileri hedef gösterenler, eskiden verilen para cezası yerine artık bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır.
Terör örgütlerinin bildiri veya açıklamalarını basanlara veya yayınlayanlara veya muhbirlerin hüviyetlerini açıklayanlara veya yayınlayanlara da para cezası yerine, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilecektir.
Madde de yapılan yeni değişikliğine göre; belirtilen bu suçun basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, basın ve yayın organlarının suçun işlenişine iştirak etmemiş olan sahipleri ve yayın sorumluları hakkında da bin günden 10 bin güne kadar adlî para cezası verilecektir. Yayın sorumluları hakkında ise bu cezanın üst sınırı 5 bin gün olacaktır.
6. maddeye eklenen son fıkraya göre; terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde suç işlemeye alenen teşvik, işlenmiş olan suçları ve suçlularını övme veya terör örgütünün propagandası niteliğinde olan içeriğe sahip süreli yayınlar hâkim kararı ile; gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de Cumhuriyet savcısının emriyle tedbir olarak 15 günden bir aya kadar durdurulabilecektir.
Cumhuriyet savcısı, bu kararını en geç 24 saat içinde hâkime bildirecek ve hâkim 48 saat içinde onaylamazsa, durdurma kararı hükümsüz sayılacaktır.
5532 sayılı Yasa ile değiştirilen TMK'nun 7. maddesinin ikinci fıkrasına göre; terör örgütünün propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenişine iştirak etmemiş olan sahipleri ve yayın sorumluları hakkında da bin günden 10 bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, yayın sorumluları hakkında, bu cezanın üst sınırı 5 bin gündür.
Sayın Cumhurbaşkanı; TMK'nun yeni yasayla değişik hem 6. ve hem de 7. maddedeki suçların basın ve yayın yoluyla işlenmesi durumunda, suçun işlenişine iştirak etmemiş olsa da, basın ve yayın organlarının sahipleri ve yayın sorumlularının cezalandırılmasını Anayasa'nın 38. maddesinde yer alan "ceza sorumluluğunun kişiselliğine" aykırı görmüştür.
Suçu kim işlemişse cezanın yalnız ona hükmedilip uygulanması gerekir. Suç ve ceza sorumluluğu "kusura" dayalı olmalıdır.
Yine Anayasa'nın basın özgürlüğüne ilişkin 28. maddesinin dördüncü fıkrasında belirtildiği üzere; ceza sorumluluğunun kişiselliği ilkesine uygun olarak, sorumluluk suç oluşturan haber ya da yazıyı yazan, bastıran, basan ya da başkasına verendir.
Bu durumda suçun işlenişine iştirak etmemiş olan basın ve yayın organlarının sahipleri ve yayın sorumlularının başkasının eylemi nedeniyle ceza sorumluluğu altına sokulması; "ceza sorumluluğunun kişiselliği" ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
Suçun işlenişine iştirak etmeyen basın ve yayın organları sahip ve yayın sorumlularına getirilen adli para cezalarının tutarları çok yüksektir. Suç ve cezada; eylem ve önlem arasında adil bir dengenin kurulmadığını ve amaç ile araç orantısının gözetilmediğini ileri süren Sayın Cumhurbaşkanı; bu iptal istemi gerekçelerinde haklıdır.
Nitekim değiştirilen maddelerde öngörülen para cezalarının; "Anayasa'nın 26. maddesindeki haber alma özgürlüğü ile 28. maddesindeki basın özgürlüğüne aykırı" düştüğünü ve Anayasanın 13. maddesindeki demokratik toplum düzeninin gerekleri ve ölçülülük ilkesiyle bağdaşmadığını ileri sürerek TMK'daki basına yönelik düzenlemenin iptalini talep etmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanı; 6. maddeye eklenen son fıkradaki "yayın durdurma"nın da, Anayasanın 28. maddesinde düzenlenen basın özgürlüğüne aykırı olduğunu, Anayasa'yla sınırlandırılan basın ve yayın organlarına yönelik yaptırımların yasayla genişletilmesine olanak bulunmadığını belirterek eklenen bu fıkranın iptalini istedi.
Sayın Cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesine başvurusu medyada "basın özgürlüğü" başlığı altında haber olduğu gün; bazı gazetelerde başka bir "küçücük" haber daha vardı.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem gazetesinin sürekli terör örgütünün propagandasını içeren yayınlar yaptığından dolayı 5532 sayılı yasa ile değişik TMK'nun 6. maddesine göre; gazetenin 15 gün süreyle "basım ve dağıtımının durdurulmasına" karar vermiş.
İptal talebinin haber olduğu güne rastlayan bu karar, "Özgür Gündem'e kapatma" başlığıyla gazetelerde yayınlandı. Umarız basında benzeri haberler okumayız.
Acaba Anayasa Mahkemesi Sayın Cumhurbaşkanı'nın iptal istemi hakkında ne zaman karar verir? Bir yıl, üç ya da beş yıl içinde karar verir mi?
Karar verilene kadar geçecek süre içinde TMK'na aykırılıktan dolayı basın mensupları, suça iştirak etmemiş yayın organı sahipleri ve yayından sorumlu olanlar hakkında eski Devlet Güvenlik Mahkemelerinde (DGM) açılacak olan davalarda karar verilir mi? Ya da önümüzdeki günlerde basın davalarının başımıza açacağı sorunlar nasıl çözülebilir?
Savcılar değişen TMK'nun 6. ve 7. maddelerine aykırılıktan dolayı basın yayın organı sahiplerine ve yayından sorumlu olanlara karşı dava açmayı Anayasa Mahkemesinden karar çıkana kadar ertelemelidir.
Eğer açarlarsa, Mahkemeler bu tür basın yayın davalarında; Sayın Cumhurbaşkanı tarafından Anayasa Mahkemesine yapılan iptal başvurusunu "bekletici mesele" saymalıdır. Kısacası; basın özgürlüğü bekletici meseledir. (Fİ/BA)