Moskova'daki temaslarını tamamlayarak Türkiye'ye dönen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde yaptığı açıklamada, medyasının İsrail ile Türkiye arasındaki krizi yansıtma biçimi beğendiğini söyledi.
Büyükelçi Oğuz Demirkol'a gösterilen aşağılayıcı tavrıyla ilgili İsrail'in Türkiye'den resmen özür dilediğini gazetecilerle paylaşırken Erdoğan, "Ben bu süreçte bir şeyi gördüm. Bu son olayda Türk medyasının durduğu nokta benim Başbakan olarak özlediğim noktadır. Bu beraberlik Türkiye'yi çok daha farklı yere taşır. Medyamıza teşekkür ediyorum. Bunu bizim her tür siyasi, askeri, ekonomik konularda başarmamız lazım" diyor.
İsrail Dışişleri Bakanının tavrının eleştirilmemesi mümkün görünmüyor. Ancak yine de Erdoğan'ın bu sözleri insana rahatsızlık veriyor. Bilmiyorum, sizler bu taktir ve beklentileri nasıl yorumluyorsunuz...
Geçmiş, güvenlik veya "devletin bekası" adına hükümet veya ordunun medyayla "ahbaplığı", işbirliği veya "dirsek teması" toplumda hak arayanlara karşı bir yığın haksızlık yarattı.
Tezgahlar, psikolojik harekatlar, suçlar vs...
O nedenle, Başbakanın bu "samimiyeti" ve en azından bir kesimini mütemadiyen azarlama yoluna gittiği medyayla ilgili bu genel memnuniyeti, medyanın hizaya getirildiği günler hala hafızalardayken ve pek de bunlar dünde kalmamışken, iyi şeyler çağrıştırmadı tabi ki...
Bizimkisi travma işte..Geçmiyor kolay kolay...
Erdoğan düşünce dünyasıyla tam olarak barışık değil. Karikatüristleri ve gazetecileri sıklıkla dava etmiş bir başbakandan puan toplamak gazeteci olarak insanın zihnini karıştırmanın ötesinde rahatsız da ediyor.
Erdoğan'dan memnun olan medya zaten memnundur. Bu politik ortamda hükümete karşı eleştirel tutum sergileyen diğer medya kesiminin de, onun gözünün içine bakarak çalışacağı da yok bu saatten sonra. Ama Başbakanın bu son sinyali, İsrail karşısındaki diplomatik bir başarının sarhoşluğundan gelmiş de olabilir.
Biz yine belirtelim, medyamıza bağımsızlık yaraşır!
Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi, sorumluluklarımızı hatırlatırken bizlere neyi öğütler?
"Gazetecinin halka karşı sorumluluğu, başta işverenine ve kamu otoritelerine karşı olmak üzere, öteki tüm sorumluluklardan önce gelir. Bilgi ve haber ile özgür düşünce, herhangi bir ticari mal ve hizmetten farklı olarak toplumsal bir nitelik taşır. Gazeteci, ilettiği haber ve bilginin sorumluluğunu üstlenir ve paylaşır. Gazetecinin özgürlüğünün içeriğini ve sınırlarını, öncelikle sorumlulukları ile meslek ilkeleri belirler." (EÖ)