Veya siz Danıştay önünde toplanmış binlerce kişinin, uçurtma uçurtma "özgürlüğü"nü kısıtlayan bir mahkeme kararının kaldırılması için sloganlar attığını ve bu arada polisle giriştikleri çatışmada yaralananların, hastaneye kaldırılanların olabileceğini düşünebilir misiniz?
Pakistan'da yaşıyorsanız bu söylediklerimi yadırgamazsınız. Zira ülkenin özellikle Pencap eyaletinde ve bu eyaletin başkenti Lahor'da "uçurtma", son yılların en önemli konularından biri. Lahorlular bugünlerde gene baharın gelişini Şubat'ın son haftasında yapılacak bol uçurtmalı "Basant Şenliği" ile karşılamaya hazırlanıyorlar.
Uçurtmalı bahar şenliği: Basant
Rengarenk giysilerin giyildiği, müzik eşliğinde bolca baharatlı çeşitli yemeklerin yenildiği bu şenliğin en önemli yanı gökyüzüne salınan yüzbinlerce uçurtma. Yenilenler, içilenler bir yana "basant" neredeyse sadece uçurtma ile eşanlamlı. O günlerde, Lahor'da önceleri sadece eski kale içinde bulunan, ama şimdi kentin her yanına yayılmış ve sayıları onbini aşkın "uçurtmacı", değişik tasarım ve renklerde yüzbinlerce uçurtma satıyor. Hemen hemen her Lahorlu, çoluk çocuk evinin damında, bahçesinde, kırlarda, sokaklarda, gün boyu, hatta geceleri uçurtma uçuruyor.
Pakistanlılar bu anlatması hoş, pitoresk görünümlü şenliği, aşırı abartılmış ilgiden olacak, son yıllarda çok sayıda insanın öldüğü ve yaralandığı bir "toplu cinnet" hali çıkartmayı başarmışlar. Bu şenlik boyunca yaşamını yitirenlerin ölüm sebeplerinin başında damdan düşmek geliyor. Normal uçurtma ipini yeteri kadar sağlam bulmadıkları için naylon veya ince metal tel kullananlar, başka uçurtmaları düşürmek için uçurtmasına jilet gibi keskin metaller bağlayanlar da ölümlere neden oluyor.
Altı yılda bin 500 kişi öldü
Şenlikte en tipik ölüm ve yaralanma olayları, insanların, özellikle motosiklette gidenlerin boyunlarına uçurtma ipleri veya tellerinin dolanmasıyla meydana geliyor. Açıktan geçen elektrik tellerine takılan uçurtmalar, elektrik kesintilerine, daha da önemlisi elektrik çarpmasından ölümlere yol açabiliyor. Özellikle küçük çocuklar bu çılgınlığın en savunmasız hedefleri. 2000 yılından bu yana, bu şenliklerde uçurtma nedeniyle bin 500 kişinin öldüğü, 10 bin kişiden fazlasının da yaralandığı belirtiliyor.
Ölüm ve yaralanmaları önleyebilmek için eyalet hükümeti 2001'de "Tehlikeli Şekilde Uçurtma Uçurmanın Yasaklanmasına Dair Yasa"yı çıkardı. Yasa ile uçurtma yapımına, satışına ve uçurulmasına bazı düzenlemeler getirildi. Örneğin naylon veya çelik tel kullanılması yasaklandı; uçurtmaların hangi kağıtlardan yapılabileceği, kimler tarafından nerelerde satılabileceği tanımlandı. Ama yasa yetersiz kalıyor, Lahorlular bildiklerini yapmaya, uçurtmalar adam öldürmeye devam ediyor.
Yüksek Mahkeme yasaklamadan yana
Yapılan "uçurtma özgürlüğünü kısıtlayıcı" yasal düzenlemelere geniş kitleler karşı çıkıyor. Uçurtma, her yıl birkaç günlüğüne de olsa binlerce insan için bir ekmek kapısı. En şiddetli tepki uçurtma yapımı ve satışıyla uğraşanlardan geliyor. Tepkisel gösteriler sürerken devreye yerel politikacılar ve hukukçular giriyor. Kanun, yerel ve merkezi düzeyde bizim Danıştay'ın benzeri yüksek mahkemelerde ele alınıyor. Yüksek mahkemelerin kararı yasaklamadan yana oluyor.
Eyalet hükümeti yargının geri çevirdiği düzenlemelerin yerine yenilerini getirmeye çalışıyor. Geçen yıl yapılan son yasal düzenlemelerle mesela uçurtma uçurulması yerel yönetimlerden alınacak izne ve semtlerdeki polis merkezlerine bilgi verilmesi koşuluna bağlandı. Uçurtma yapımı ve satışı ile uğraşanların bir meslek kuruluşuna bağlı olması ve bu kuruluşun denetimi altında işlerini yürütmeleri öngörüldü. Uçurtma satışları yılda 15 günle sınırlandırıldı. Hatta üç yıla kadar hapis ve asgari ücretin 35-40 katına kadar para cezaları getirildi.
Öte yandan hükümetçe alınacak tedbirler, motosikletlere konulacak koruyucu antenlerin halka ücretsiz dağıtılmasına kadar vardı. İlgililer açıklamalarında eğer yasalara uyulmazsa bu konudaki her türlü ticari faaliyetin derhal yasaklanacağı belirtti. Konuyla Pencap Eyaleti Planlama ve Kalkınma Bakanının, hatta eyalet başbakanının doğrudan ilgilendiğini dikkate aldığınızda işin önemi daha iyi anlaşılıyor. Ancak sonuçta, yüksek yargı organlarının kararlarının, yapılan yasal düzenlemelerin, alınacak tedbirlerin etkili olabileceği kuşkulu. Geçen yıl kimi yerlerde uçurtma uçuran çocukları toplayan, bazı uçurtma satıcılarını gözaltına alan polis, sonunda çaresiz kalmış ve işi oluruna bırakmış.
İslami çevrelerin yorumları
"Basant"a karşı çıkanların bir bölümü, itirazlarını "dini ve milli" gerekçelere dayandırıyor. Efsaneye göre, 18. yüzyılda Hindu bir delikanlı Hz. Muhammed'e ve kızı Fatma'ya hakaret ettiği gerekçesiyle Lahor'da idama mahkum edilir. Kendisine dinini değiştirir, Müslümanlığı kabul ederse canının bağışlanacağı söylenir. Ama genç bunu kabul etmez ve ceza infaz edilir. İşte gencin Müslüman yönetime karşı bu direnişini Hindular her yıl baharda böyle bir şenlikle anmaya başlarlar. Dolayısıyla bu "tez"i savunanlara göre şenlik, açıkça Müslüman Pakistan halkının geleneklerine aykırı. Hatta bunun da ötesinde inançlarına hakaret anlamını da taşıyor.
Bir başka inanışa göre "basant" şenliklerinin Müslümanlığa, daha doğrusu Müslümanlığın "Sufi" yorumuna dayanan daha eski bir geçmişi var. 12. yüzyılın sonlarında 13. yüzyılın başlarında Kuzey Hindistan'ta yaşayan ünlü bir Sufi şair, yitirdiği bir yakının yasını tuttuğu günlerde, çevresinde açan hardal çiçeklerinin rengine benzer açık sarı giysilerle dolaşan köylülere rastlar. Köylüler böyle rengarenk giyinerek, uçurtmalar uçurarak baharın gelişini kutlamaktadır. Bu ortamda teselli bularak ferahlık duyan şair, her yıl baharda ustası Evliya Nizamettin'in Delhi'deki türbesinin başında tekrarlanan benzeri bir şenliği başlatır. Şenlik daha sonra Lahor'da da kutlanmaya başlar.
Farklı yaklaşımlar
Kuşkusuz bizde de "Nevruz" veya "Hıdırellez" olarak görülen bahar şenliklerinin kökeni tek tanrılı dinler öncesine, paganlık dönemlerine kadar gitmektedir. Ama Sufi bir şaire dayandırılan yorum, daha 1947'ye kadar bu topraklarda birlikte yaşayan Müslüman ve Hinduların karşılıklı etkileşimini anlatması açısından daha insancıl görünüyor.
Bu arada "basant", on yıl önce açılan bir dava dolayısıyla Lahor Yüksek Mahkemesinde de tartışılmış ve yargıç kararında "basant"ın kökenini sadece Hindu geleneklerine bağlamanın doğru olmadığını, bu şenliğin ülkenin topraklarından, kültüründen kaynaklanan bir etkinlik olduğunu söylemiş. "Basant"la akademik çevreler de ilgileniyor ve bu konuda Lahor Üniversitesinden, kent planlama çalışmalarıyla tanınan hukukçu Ahmet Rafay Alam iyi bir kaynak. Bu yazıdaki çoğu bilgi onun yazılarından alındı.
Ahmet Rafay, geçen aylarda Pakistan'ın en çok okunan gazetelerinden "News"da yayınlanan iki makalesinde, şenliği ve şenliğe ilişkin gelişmeleri Lahor'un toplumsal, politik ve kentsel yapısıyla ilişkilendirerek anlatıyordu. Rafay, hazırlamakta olduğu bir başka yazısında, özellikle son yıllardaki kent planlama kararlarıyla bu şenliğin ilişkisi üzerinde duracağını yazıyordu. Anlayacağınız, "basant"ın, öyle iki üç günlük bahar şenliği diye geçiştirilemeyecek kadar önemli bir yeri var Pakistanlıların ve Lahorluların yaşamında.
Genel seçimlere doğru gerilim artarken
Pakistanlılar belki esas dertlerini birkaç günlüğüne de olsa unutabilmek için bu uçurtmalı şenliğe bu kadar ilgi gösteriyorlar. Zira Pakistan, bizim pek yabancısı olmadığımız her türlü sorunun yaşandığı, S. Murat Çakır'ın deyimiyle "Fay hattının gerilimi üzerinde" bir ülke. Ülkenin saygın gazetelerinden Dawn'da yeni yılın ilk günü yayınlanan bir yazıda (1), geçen yıldan bu yıla devreden yaşamsal önemde dört belirgin temel gelişme şöyle özetleniyordu:
* Aşiretlerin kontrolündeki bölgelerde militan İslamın yükselişi ve Kuzey Veziristan'da Taliban yanlısı militanlarla güvenlik güçlerinin arasında yapılan tartışmalı barış anlaşması,
* Belucistan'da özerklik yanlılarının giriştiği silahlı ayaklanma ve hareketin liderlerinden Nawab Akbar Bugti'nin güvenlik güçleri tarafından bir operasyonda öldürülmesi,
* Londra'da "sürgün"de yaşamayı tercih eden, ama halen muhalefette olan partileriyle liderlik ilişkilerini sürdüren iki eski başbakanın, Benazir Butto ve Navaz Şerif'in imzaladıkları "Demokrasi Şartı",
* Mecliste kabul edilen "Kadınların Korunmasına İlişkinYasa" ve bu yasanın gelecekteki politik gelişmeler üzerindeki etkisi.
Bu temel konulara eklenebilecek diğer güncel olaylar, örneğin Muharrem ayında yoğunlaşan bombalı intihar saldırıları dikkate alındığında Pakistan'da genel görünüş iyimser yorumlara pek elverişli değil. Öte yandan önümüzdeki yıl Pakistan'da genel seçimler yapılacak. Pakistanlılar,1999'da bir darbe ile iktidara gelen, ama üniformasını henüz üzerinden çıkaramayan General Müşerref'in yönetiminde, seçimlere hazırlanıyor.
Umarız ülkede bunca sıkıntı varken, insanlar bu yıl baharı telefat vermeden karşılarlar, hiç olmazsa uçurtmalar artık adam öldürmez. (AŞ/EÜ)
(1) Zaffar Abbas, "The Waiting Game", DawnYearend Review, 01.01.2007