İğneli bir dille konuşuyoruz şu aralar.
Her tarafımız mayınlı, dikenli, kan kırmızı.
Topyekûn bir akıl tutulması yaşıyoruz.
İnsani yanlarımız törpüleyen hayvani bir içgüdünün kontrol ettiği beynimiz, militarist bir kamuflajla örtülenmiş...
Ağıtlar, acılar, gözyaşları, tabutlar, kimliksiz ölüler, flu bir korku filminin tam ortasındayız.
Ülke yanıyor, genç fidanları dikiyoruz mezar topraklarına.
Dün bir dostum geldi yanıma.
Kelimeleri keder yüklü idi.
Çünkü bir oğlu Edirne'de, bir oğlu Doğubeyazıt'ta asker.
"Murat, barış istiyorum, acil barış istiyorum" dedi.
Ben de, "Barış istemiyorum, barıştan sonrasını istiyorum" dedim.
Barıştan sonrayı istemek, kesin bir yargı ile silahların hemen susmasını talep etmektir.
Bu siyasal iktidardan istenecek, toplumsal bir sadaka değil, doğrudan, net, direkt kalıcı bir huzuru, bu ülkenin geleceğini, daha az mezarı istemektir.
Hrant Dink'in, "Bizler barış eşekleri olmalıyız" dediğini anımsıyorum, "Eşek inatçıdır, direngendir. Sırtına sopayı da yese buna dayanır. Bu nedenle Barış Eşeği olmalıyız..."
Ne güzel bir tanım değil mi, sevgili barış eşekleri...
Kof söylemleri, hamaseti, nasyonal milliyetçiliği, militarizmi, solu ve sosyalizmi hepsinin ezberini, temrinleriyle tahrip ettiği insan iklimini bir daha gözden geçirip, bildiğimiz her şeyi çöpe atalım.
Yineliyorum, barış demeyeceğim, inatla barıştan sonra diye haykıracağım.
Silahları susturduk.
Güvercinleri uçurduk.
Peki ya sonrası?
Bölgedeki geri kalmışlığın ortadan kaldırılması için ne yapılmalıdır?
30 yıldır süren çatışmanın neden olduğu travma nasıl tamir edilir?
Bölge halkının iş ve istihdam ihtiyacı nasıl giderilir?
Barınma hakkı nasıl temin edilir?
Sosyal ve kültürel haklar yaşanmasındaki sınırlar nasıl kaldırılır.
Eğitimde geri kalmışlığın üstesinden nasıl gelinir?
Devlet, bölgesel ve sektörel desteklerle bölgeyi nasıl kalkışa geçirir?
Madencilik, tarım, hayvancılık, turizm nasıl canlandırılır?
Ağalık, aşiretçilik ve feodalite nasıl yok edilir?
Kadının statüsü nasıl yükseltilir?
Bölgeye spesifik özellikte kaç üniversite, yüksek okul, lise açılır?
Sınır illeriyle komşu oldukları ülkeler arasında sınır ticareti nasıl canlanır?
Transfer harcamaları, Somali kadar değer görmeyen bu halka nasıl daha iyi indirgenir?
Kaç kilometre daha yol yapmak gereklidir.
İletişim ihtiyacı nasıl kaliteli hale getirilir.
Hane halkına yönelik mikro krediler nasıl daha iyi boyutlandırılır.
Su ürünleri, süt, et nasıl değerlendirilir kombina edilir.
Bölgenin katma değer kazandırdığı ürünler nasıl ihraç edilir, kaç serbest bölge, sınır kapısı daha açmak gereklidir.
Yeni havaalanları, demiryolları, lojistik üstleri nasıl yaratılır.
Bu listeyi uzatmak mümkün...
Ama barışı istemek yetmiyor.
Hiçbir siyasi parti, örgütlü kurum, barıştan sonrasını konuşmuyor.
Altını yeniden çiziyorum
"Barıştan Sonra" demek, kesin ve keskin bir dille barışı istemektir.
Haydi barış eşekleri, ses verin... (MG/BA)