1947’de Keşmir Maharacası Hari Singh’in, Müslüman çoğunluğa rağmen Keşmir’i Hindistan’a katmayı kabul etmesiyle başlayan iki ülke arasındaki kriz, bugün yeniden gündeme geldi. Günümüze kadar çeşitli çatışmalar sonucu ateşkes ve antlaşmalarla bölgedeki tansiyon kontrol altına alınmaya çalışılsa da iki ülke nihai bir çözüme ulaşamıyor.
Pakistan destekli olduğu iddia edilen militan grupların, 22 Nisan’daki Phalgam saldırısı sonrası iki ülke arasında askeri kriz yeniden şiddetlendi. Saldırıda 26 turist hayatını kaybetti. Hindistan’ın 1960’ta imzalanan su kaynaklarının paylaşılmasını düzenleyen İndus Anlaşması’nı askıya almasına karşı Pakistan da 1972’de imzalanan askeri gerilimi azaltmayı ve diplomatik çözümü öngören Simla Anlaşması’nı askıya alarak misillemede bulundu. Ayrıca Hindistan hükümeti Pakistan’ı sorumlu tuttuğu saldırılar sonrası orduya “tam operasyonel yetki” verdi.

KEŞMİR ANLAŞMAZLIĞINDA YENİ SAYFA:
Pahalgam saldırısı sonrası Hindistan ve Pakistan diplomatik çözümden uzaklaşılıyor
7 Mayıs’ta, Narendra Modi yönetimindeki Hindistan, Azad Keşmir dâhil olmak üzere Pakistan topraklarına “Sindoor Operasyonu” adını verdiği askeri saldırıyı düzenledi. Saldırıda Pakistan’da dokuz bölge hedef alınarak füzelerle vuruldu. Hindistan sivillerin hedef alınmadığını söylese de, Pakistan hükümeti 26 sivilin öldüğünü ve 46 kişinin yaralandığını iddia etti. İslamabad yönetimi bunu “savaş ilanı” olarak nitelendirerek karşılık verdi ve 5 Hint uçağını düşürdü. Keşmir bölgesini fiilen ikiye ayıran Kontrol Hattı (Line of Control) çevresinde çıkan çatışmalar sonucunda 12 Hint ve 5 Pakistanlı sivil hayatını kaybetti.
Kontrol Hattı (Line of Control): Hindistan ve Pakistan arasındaki Keşmir bölgesini fiilen ikiye ayıran, ancak uluslararası olarak tanınmayan askeri sınır hattıdır.
İki nükleer gücü karşı karşıya getiren ve yıllardır süren çatışmaların ana nedeni ise Keşmir’in bütününe egemen olma isteği. Peki, Keşmir neden bu kadar önemli?
Keşmir’in stratejik konumu
Keşmir, Pakistan, Hindistan ve Çin olmak üzere üç ülke için de önemli bir jeopolitik konuma sahip. Üç ülke arasında bir geçiş bölgesi işlevi görüyor.
Üç ülkenin de sınırlarının kesiştiği bu bölge; kuzeybatısında Pakistan, güneyinde Hindistan, doğusunda ise Çin sınırına sahip. Keşmir’in kuzeyindeki Gilgit-Baltistan ve batısındaki Azad Keşmir bölgeleri, yarı özerk statüyle Pakistan yönetiminde bulunuyor ve Pakistan bölgenin yaklaşık yüzde 30’una hâkim.
Bölgenin güney ve orta kısmında bulunan Cemmu ve Keşmir, Ladakh’ın bir kısmı ve Himalayalar’daki Siaçin Buzulu ise Hindistan’a bağlı. Cemmu ve Keşmir 2019’a kadar özerk bir bölge statüsündeydi. Hindistan, yaklaşık yüzde 55’lik bir toprakla Keşmir bölgesinde en geniş alana sahip ülke konumunda.
Çin ise bölgenin doğusunda yer alan Aksai Çin bölgesine hükmediyor. Britanya, 1865’te Aksai Çin’i “Johnson Hattı” ile Hindistan’ın bir parçası olarak tanıdı. Çin bu sınırlamayı uzun süre kabul etmedi ve 1962’de Hindistan ile girdiği savaşı kazandıktan sonra bölgeyi kontrolü altına aldı.
Hindistan, Cemmu ve Keşmir’in özerkliğini veren Anayasa’nın 370. maddesini iptal ederek çoğunluğu Müslüman olan bu bölgenin özerkliğine son verdi. Böylelikle, önceden Cemmu ve Keşmir’e bağlı olan, Budist nüfusun ağırlıkta olduğu Ladakh ayrı bir Birlik Toprağı (Union Territory) hâline getirildi ve doğrudan Delhi yönetimine bağlandı. Bu gelişme, Keşmir krizinin yeniden şiddetlenmesine neden oldu.
İndus Nehri: Hayati su kaynağı üzerinde çatışma
İndus, Tibet’ten doğarak Ladakh (Hindistan) ve Pakistan topraklarından geçen, hidropolitik açıdan iki ülke için de hayati öneme sahip yaklaşık 3 bin 180 km uzunluğunda bir nehir.
Uluslararası Deniz Hukuku’nda “sınıraşan su” olarak bilinen İndus Nehri, iki ülke arasında temel anlaşmazlık nedenlerinden biri. Özellikle Pakistan’ın en önemli su kaynağı olan İndus Havzası, Çin, Hindistan, Pakistan ve Afganistan sınırlarını kapıyor ve havzanın büyük bölümü Cemmu ve Keşmir topraklarında.
1947’de bölünmenin ardından iki ülke arasında Kontrol Hattı (LoC) oluşturuldu ve bu hat nehrin paylaşımını da etkiledi. Sulama sistemleri Doğu Pencap (Hindistan) ve Batı Pencap (Pakistan) olarak ikiye ayrıldı. Hindistan, nehrin yukarısındaki su akışını kontrol ederek Pakistan’a akan suları sınırlamaya başladı. Bu durum, taraflar arasında su temelli çatışmaları başlattı.
Kontrol Hattı'nı (LoC) gösteren Keşmir bölgesinin siyasi haritası
İndus Havzası ise Pakistan’da tarımsal üretim açısından kritik bir öneme sahip. Çünkü tarım ülke ekonomisinin bel kemiği ve milli gelirin büyük kısmını oluşturuyor.
Tarımda istihdam, toplam iş gücünün yaklaşık beşte birine karşılık geliyor.
Pakistan, Hindistan’ın üst havzada barajlar inşa etmesi nedeniyle su akışının azaldığını; bunun da tarım arazilerinde kuraklığa neden olduğunu savunuyor. Ayrıca küresel ısınmanın etkisiyle su kaynaklarında yaşanan azalma da krizi derinleştiriyor.
1960 yılında Dünya Bankası’nın arabuluculuğunda imzalanan İndus Su Antlaşması, Hindistan’ın su kontrolünü sınırlandırdı. Anlaşma, doğu kollarını (Ravi, Beas, Sutlej) Hindistan’a; batı kollarını (Indus, Jhelum, Chenab) Pakistan’a bıraktı. Ancak bu antlaşma, Phalgam krizinden sonra Hindistan tarafından tek taraflı olarak askıya alındı. Hindistan, Pakistan’a akan suların kesileceğini duyurdu.
TIKLAYIN - Hindistan-Pakistan Su Sorunu: İndus’un Hidropolitiği
Siaçin Buzulu ve askerî önemi
Himalayalar’da bulunan ve dünyanın en yüksek savaş bölgesi olarak bilinen 76 km uzunluğundaki Siaçin Buzulu, Pakistan ve Hindistan arasındaki çatışmaların bir başka nedeni.
1948’deki ateşkesle tarafsız bölge kabul edilen bu alana Hindistan, 1984’te Meghdoot Operasyonu ile asker çıkardı; Pakistan ise Ebabil Operasyonu ile karşılık verdi. 2003 ateşkese rağmen iki ülke de bölgede asker bulundurmaya devam ediyor.
Fotoğraf: Anadolu Ajansı
Bu bölgenin yine su açısından iki ülke için de önemli. Siaçin Buzulu’ndan eriyen sular, İndus Nehri’nin önemli kollarından biri olan Shyok Nehri’ni besliyor.
Hindistan’ın burada egemenlik kurması hâlinde Pakistan kuraklık riski doğabileceği öne sürüyor.
Dinsel ve ideolojik çatışmanın ortasında Keşmir
Son çatışmalarla birlikte, Pakistan tarafından desteklendiği iddia edilen İslamcı militan gruplar gündeme geldi. Bu gruplar, Müslüman çoğunluk nedeniyle Keşmir’in bağımsız olmasını ya da Pakistan’a bağlanmasını savunuyor. Hindistan ise bu saldırılardan Pakistan hükümetini sorumlu tutuyor.
Keşmir etnik olarak çeşitli toplulukları barındırıyor. Keşmir Vadisi’nin yüzde 97’si Müslüman, yüzde 2’si Hindu (Pandit). Cemmu’da Hint kökenli nüfus yüzde 65, Sünni Müslümanlar ise yüzde 35 oranında. Ladakh bölgesi ise Şii ve Budist nüfusa sahip.
Bugünkü dinsel ve siyasal çatışmanın temeli, 1947’de Britanya Hindistanı’nın bölünmesiyle ortaya çıktı. Keşmir Prensliği’ne Hindistan veya Pakistan’a katılma hakkı tanındı. Prensliğin Hindu hükümdarı Maharaca Hari Singh, Pakistan’ın baskısı ve Müslüman isyanları karşısında Hindistan’dan yardım istedi ve Hindistan’a katılmayı kabul etti. Böylece Müslüman çoğunluğa sahip bölgenin üçte ikisi Hindistan’da, üçte biri Pakistan’da kaldı.
Bu süreçten sonra birçok ayrılıkçı hareket doğdu. Cemmu ve Keşmir Kurtuluş Cephesi (JKLF) laik yapısıyla öne çıkarken, 1990’lardan itibaren Pakistan destekli Cemaat-i İslami ve Hizbül Mücahidin (HM) gibi İslamcı gruplar etkili olmaya başladı.
11 Eylül saldırılarının ardından Pakistan bu gruplara verdiği desteği azalttı. Hindistan müdahaleleriyle JKLF etkisizleşti, HM zayıflatıldı. Ancak Ceyş-i Muhammed ve Leşker-i Tayyibe gibi radikal gruplar ortaya çıkmaya devam etti. 2016’da HM lideri Burhan Vani’nin öldürülmesiyle kitlesel ayaklanmalar başladı. Pakistan defalarca referandum önerse de bu girişimler sonuçsuz kaldı.
Bölgedeki Hindu milliyetçileri Keşmir’i “ulusal birliğin yapı taşı” olarak görürken, Pakistan’ın İslamcı söylemleri ideolojik çatışmayı körüklüyor.
Nükleer silahlanmada çekişme
Soğuk Savaş dönemindeki nükleer güç dengesi, Hindistan ve Pakistan arasında da benzer biçimde bir istikrar aracı hâline geldi.
ABD’nin Japonya’ya karşı ilk nükleer silahı kullanmasının ardından Sovyetler Birliği ve Çin nükleer silah geliştirdi. Çin’in nükleerleşmesi, Hindistan’ın da 1962’den itibaren nükleer silah çalışmalarına başlamasına yol açtı. 1971’de Hindistan’la yaşanan savaş ve Bangladeş’in bağımsızlığı Pakistan’ı nükleer güç arayışına yöneltti.
Pakistan’ın nükleer silah üretmesi üzerine bazı ülkeler yaptırım uyguladı. Bu süreç, Pakistan’ın ABD ile ilişkilerini zayıflatırken, Çin’le olan siyasi ve askerî iş birliğini güçlendirdi. Hindistan bu ortaklığı stratejik bir tehdit olarak algılıyor.
Fotoğraf: pixabay.com
Her iki ülke de hiçbir nükleer caydırıcılık anlaşmasına taraf değil. Hindistan, “ilk kullanmama” doktrinine bağlı kalacağını beyan etse de bu taahhüdün yasal bağlayıcılığı yok. Pakistan ise böyle bir taahhütte hiç bulunmadı ve “tam spektrumlu caydırıcılık” stratejisiyle herhangi bir Hindistan saldırısına nükleer yanıt verme seçeneğini açık tutuyor.
Her iki tarafın da nükleer kapasitesi birbirine yakın: Hindistan’ın 172–180 arası, Pakistan’ın ise yaklaşık 170 nükleer başlığı bulunduğu tahmin ediliyor.
Son operasyonların ardından Pakistan Savunma Bakanı Khawaja Asif, “nükleer savaş tehdidi açık ve yakın bir tehlike hâline gelmiştir” açıklamasında bulundu.
Kitap önerileri:
Kashmir: A Disputed Legacy, 1846–1990 (Keşmir: Tartışmalı Bir Miras 1846–1990) - Alastair Lamb: Keşmir anlaşmazlığı, 1947'den beri Hindistan-Pakistan ilişkilerine hâkim oldu. Alastair Lamb bu anlaşmazlığın tarihini inceliyor.
Kashmir in Conflict: India, Pakistan and the Unending War (Çatışma İçindeki Keşmir: Hindistan, Pakistan ve Bitmeyen Savaş) – Victoria Schofield: Schofield, günümüze kadar uzanan bu çatışmanın kapsamlı ve iyi belgelenmiş bir tarihsel ve politik analizini sunuyor.
Keşmir: Kanayan Yara - İsmail Şahin: Keşmir sorununun tarihsel arka planını, Hindistan ve Pakistan arasındaki çatışmaları ve bölgedeki insan hakları ihlallerini ele alıyor.
Gölge Savaşları: Keşmir’de İsyan ve Direniş - Ahmet Kaymaz: Keşmir’de yıllardır süren isyan hareketlerini, militan grupları ve halkın yaşadığı zorlukları gözler önüne seriyor.
Sınırların Gölgesinde: Pakistan ve Hindistan’ın Mücadelesi - Mehmet Ali Tekin: İki nükleer gücün, Keşmir üzerindeki stratejik hesaplarını ve uluslararası diplomasiyi detaylı bir şekilde inceliyor.
Hindistan-Pakistan İlişkilerinde Su Sorunu ve İndus Anlaşması - Dr. Yusuf Özkan: İndus Nehri’nin stratejik önemini, su paylaşımındaki sorunları ve 1960 İndus Anlaşması’nın arka planını açıklıyor.
Film önerileri:
Haider (2014) - Vishal Bhardwaj: Shakespeare’in “Hamlet” uyarlaması olarak Keşmir’in askeri çatışmalarını, insan hakları ihlallerini ve toplumsal travmayı etkileyici bir şekilde işliyor.
Earth (1998) - Deepa Mehta: Hindistan ve Pakistan’ın bölünme sürecini, Keşmir’deki etnik ve mezhepsel çatışmaları merkezine alır.
Border (1997) - J.P. Dutta: 1971 Hindistan-Pakistan Savaşı sırasında askeri birliklerin cephe hatlarında yaşadıklarını onu ediniyor.
Lakshya (2004) - Farhan Akhtar: Genç bir askerin Keşmir’deki sınır çatışmalarına katılmasıyla değişen hayatını konu ediniyor.
Line of Control (2010) - Ashok Pandit: Keşmir’in en kritik noktalarından biri olan Kontrol Hattı (LoC) çevresindeki çatışmalar ve sivil kayıplar üzerine bir anlatı.
(MG/HA)