Balyoz darbe planı daha çok iki yüz bin kişiyi stadyumlara tıkmak, camileri bombalamak gibi, hem simgesel hem de dehşet verici yöntemleriyle dikkatleri çekti. Bunların dışındaki hususlar korkutmaktan çok güldüren cinstendi. En çok da ekonomiyle ilgili maddeler eğlence konusu oldu, fıkra gibi anlatıldı.
Darbenin ekonomi politikası denebilecek maddeler gerçekten de gülünmeyecek gibi değil. Yine de ciddiyetle incelemeye değer, çünkü hayatımızı cehenneme çevirmeye kararlı insanların düşünce tarzını açığa vuran ipuçları taşıyor.
Balyoz ekonomisinin toplam beş politikadan ibaret olduğu anlaşılıyor. Bunlardan birincisi ve en önemlisi el koyma politikası. Uzun bir el konulacak kişi ve kurumlar listesi var. Bu liste İslami sermaye, irticaya ve teröre destek veren kişilerin banka hesapları, aynı kişilerin borsadaki hisseleri, yabancı şahıs ve şirketlerin bankalardaki paraları, azınlıkların bankalardaki paraları, faizsiz bankacılık kurumlarının varlıkları, özelleştirilen KİT'ler, stratejik öneme sahip işletmeler, uluslar arası şirketler ve bu şirketlerin ortak olduğu holdingler, lüzumu halinde özel şirketlerin yüzde 40 hisseleri ve servetinin kaynağını ispat edemeyenlerin servetleri diye sayılıp dökülmüş.
El koyma politikalarından sonra borcunu inkar politikaları geliyor. Her fırsatta Osmanlı borçlarını ödemekle övünen devletin subayları anlaşılan pişman olmuşlar. Önce iç ve dış borçların faizlerini silecekler. Sonra iç ve dış borçların ödenmesini ikinci bir emre kadar durduracaklar. Zaten ikici emirden sonraki ödemeleri de para basarak yapacaklar.
El koyma listesi ne kadar uzun olursa olsun, ekonominin tamamına el koyamayacaklarını bilecek kadar gerçekçiler. Yine de önemli kurumların başıboş bırakılmaması lazım. Darbeciler çözümü güvendikleri arkadaşlarını kurumların başına getirmekte buluyorlar. Banka genel müdürlüklerine muvazzaf veya emekli askerleri getiriyorlar. İMKB ve altın borsasının başına da bir asker getiriliyor. Merkez Bankası'nı da güvenilmez kişilere bırakmak doğru olmaz. Merkez Bankası'nın ve Darphane'nin başına da askerler getiriliyor. Oldu olacak, bütün büyük şirketlerin yönetimine askerler atanıyor.
Dördüncü grupta kontrol politikaları var. Önce bankacılık işlemleri ikinci bir emre kadar durdurulacak. Döviz giriş ve çıkışı kontrol altına alınacak. "Merkez Bankası altın rezervi güvence altına alınacak" şeklinde, ne olduğu pek anlaşılamayan bir madde var, galiba birilerinin gelip gidip altınları çaldığını düşünüyorlar. IMF gibi gayrı milli kuruluşlarla yapılan anlaşmalar feshedilecek. İran, Arap ve Körfez ülkeleri ile yapılan anlaşmalar gözden geçirilecek (Son maddedeki ifade pek kesin değil, belki de anlaşabiliriz).
Beşinci grup, darbecilerin tek sosyal politikasından oluşuyor. Emeklilik yaşı erkeklerde 70, kadınlarda 65 yaşına çıkarılacak, böylece bütçe açığı kapatılacak. AKP'nin sosyal politikalarından pek şikayetçi olmadıkları ancak yetersiz buldukları anlaşılıyor.
Böyle bakınca bu politikaların bir iç tutarlılığı olduğu görülüyor. Bir ordu bir ülkeyi işgal ederse aşağı yukarı böyle politikalar uygular. Darbeciler Türkiye ekonomisini işgal ediyorlar. Emeğe ve sermayeye el koyuyorlar. Bütün kurumları doğrudan kendileri yönetiyor. Bir emirle mevcut işleyişi durduruyor, ikinci bir emirle yeni bir işleyiş başlatıyorlar. İktidarı ele geçirdikten sonra yapamayacakları hiçbir şey yok.
Bu cüretin kaynaklarından birinin cehalet olduğu açık. Balyoz darbe planının hazırlandığı sıralarda, 2003 yılı Ocak ayında, Harp Akademileri komutanlığı yapmış bir general, para basarak ülkenin dış ve iç borç sorununu bir günde kolaylıkla çözebileceğini televizyonlardan müjdeliyordu. General Tuncer Kılınç Türkiye'deki para politikasının yanlışlığından yakındıktan sonra "Amerikalılar beyaz kağıdı alıyor, yeşil boya basıyor, dolar imal ediyor. Ben de alırım boyayı, basarım parayı. Darphaneyi 24 saat çalıştırırım, piyasaya para sürerim. O parayla millete faizsiz kredi veririm, dış borcu kapatırım. Ne gülüyorsunuz, sanki doların karşılığı var mı" diyordu. Bugün Harp Okullarında ekonomi dersleri veriliyor. Ama Harp Okullarında ilk kez 1978 mezunlarının dört yıllık eğitim aldığını, 2003 yılındaki generallerin hepsinin iki yıllık meslek yüksek okulu düzeyindeki Harp Okullarından mezun olduğunu unutmamak lazım.
Balyoz darbe planının ekonomi ile ilgili maddeleri kuşkusuz askeri yöntemler ve terimlerle, askeri mantıkla hazırlanmış. Dolayısıyla, bu plana bakarak, diğer konulara nasıl baktıklarını, ne tür çözümler geliştirdiklerini de anlamak mümkün. Planda yer almasa bile, öteki sorunlara da benzer akıl yürütmeler sonucu çözüm bulacaklardır. Ekonomik sorunlara buldukları çözümler, örneğin Kürt sorununa getirdikleri çözümlere benzeyecektir. Ekonomi konusunda beş grup halinde oluşturdukları politikaları Kürt, Alevi, İslam, gayrımüslim vb sorunlara uygulamak mümkündür.(BD/EÜ)