Son yıllarda gıdalarda bulunan pirolizidin alkaloidleri hakkında gerek akademik literatürde ve gerekse gıda güvenliği ve halk sağlığı ile ilgili kurumlarda yoğun bir tartışma var.
Pirolizidin alkaloidleri meselesine daha önce de değinmiştim (Link1, Link2). Ancak sevgili arkadaşım gazeteci Murat İnceoğlu, önceki hafta "bitkisel" ya da "doğal" olarak nitelenen ürünlere ve özellikle de çocukların tüketmesi için üretilen arıcılık ürünlerine ne ölçüde güvenebileceğimizi ve bu ürünlerin çocuk sağlığı açısından bir risk oluşturup oluşturmadığını sordu. Bu yazı sevgili Murat'ın sorusuna arıcılık ürünleri odağında bir yanıttır.
Pirolizidin alkaloidleri tabiatta bazı bitkilerde bulunan toksik etkili kimyasal maddeler. Sayıları epeyce kabarık ve dönüşüm ürünleri de epeyce fazla ama okuma kolaylığı açısından bu kimyasal maddeleri yazı boyunca pirolizidin alkaloidleri diyerek anacağım.
Pirolizidin alkaloidlerini yoğun olarak içeren bitkiler Boraginaceae, Asteraceae ve Leguminosae familyalarının üyeleridir. Bu bitkilerin tüketilmesi sonucunda otçul hayvanlarda başta karaciğer hasarı olmak üzere çeşitli hayvan hastalıklarının açığa çıktığı uzun zamandır biliniyor. Bu bitkileri içeren gıda maddelerinin ya da bu bitkilerden elde edilmiş gıdaların tüketilmesi ise insanlardaki pirolizidin alkaloidleri maruziyetinin ana kaynaklarını oluşturuyor.
Örneğin, bitki çayları, baharatlar ve tahıl ürünleri gibi gıdalar pirolizidin alkaloidlerini içeren bitkilerle birlikte hasat edilebilmekte ya da bal, polen başta olmak üzere çeşitli arıcılık ürünleri pirolizidin alkaloidleri içeren bitkilerden elde edilebilmektedir.
Hangi sorunlara yol açıyor?
Pirolizidin alkaloidleri insanlarda akut ve kronik sağlık sorunlarına yol açan, karsinojen (kansere yol açan) ve genotoksik (genlerde hasara yol açan) etkiler gösterebilen kimyasal maddeler. En fazla zarar verdiği organ ise karaciğerdir.
Elbette, açığa çıkacak sağlık zararı yaş, alınan miktar, maruz kalma süresi gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak değişiklik gösteriyor. Aslına bakılırsa, tartışmaların düğümlendiği nokta da tam olarak burasıdır.
Pirolizidin alkaloidlerinin gıdalardaki dağılımı hakkındaki bilgiler çok yetersiz. Dolayısıyla pirolizidin alkaloidlerine günlük diyetimizde hangi gıdalardan ve ne ölçüde maruz kaldığımız sorusu –şimdilik- büyük bir belirsizlik içeriyor.
Buna ek olarak, yeme alışkanlıklarının toplumdan topluma ve aynı toplum içinde bölgeden bölgeye değişiklik göstermesi de meseleyi epeyce karmaşık kılıyor. Çeşitli kurumların bir kişinin günlük diyetiyle alabileceği maksimum pirolizidin alkaloidi miktarının ne olduğuna dair önerileri farklılık içerebiliyor. Kanımca, bu konuda net bir sonuca kısa sürede erişmek de olanaklı değil; bir başka deyişle bu konudaki tartışmalar bir süre daha devam edecek gibi görünüyor.
Bu mesele hakkında Avrupa Birliği'ne bağlı Gıda Güvenliği Kurumu (EFSA) zaman zaman çeşitli yayınlar yapıyor. EFSA 2011'de, o zamanlar için yeterli veri bulunan tek gıda kategorisi olan balı yüksek oranda tüketen küçük çocuklar ve çocuklar için uzun vadeli sağlık sorunları olabileceği sonucuna varmıştı. Geçtiğimiz yılsonunda bazı gıdalardaki pirolizidin alkaloitlerinin maksimum seviyesinin ne olacağına dair yeni bir düzenleme yaptı. Ancak bu konuda detaylara girmeyeceğim.
Meselenin akademik boyutları, olası sağlık riskleri ve yıllardır süregelen tartışmalar için Almanya Federal Risk Değerlendirme Enstitüsü'nün sitesinde yer alan yayınlara bakılabilir. Hem bu sitede ve hem de akademik yayınlarda yer alan açıklamaları okuma imkanı olmayan okurlar için şöyle bir özet yapabilirim:
Yapılan açıklamalarda, pirolizidin alkaloidlerinin yol açacağı sağlık sorunlarının boyutlarını anlamanın çok karmaşık bir mesele olduğu vurgulanıyor. Pirolizidin alkaloidlerinin karsinojen-genotoksik etkiler gösterebiliyor olması tüketici sağlığını korumaya yönelik tavsiye kararları almayı zorlaştırıyor. Ancak sıklıkla dile getirilen görüşlerden biri, halk sağlığını koruyucu önlemlerin hızla uygulamaya geçirilmesi gerektiği. Bu çerçevede, gıdalara pirolizidin alkaloidleri içeren bitkilerin bulaşmasının önlenmesi, gıdalardaki pirolizidin alkaloidleri miktarını belirlemeye yönelik kapsamlı bir alan çalışması yapılması ve bu çalışma sonucuna göre riskli ürünlerin tüketimine sınırlama getirilmesi, toplumsal hayatta toksik maddelere karşı en hassas grup olan bebek ve çocukların sağlığını koruyucu önlemlerin alınması yapılan önerilerden bazıları.
Bu noktada meselenin odağını daraltarak sevgili Murat'ın da dikkat çektiği gibi ülkemizde internet satış siteleri başta olmak üzere hemen her satış noktasında kolayca erişilebilen, "doğal", "sağlıklı", "besleyici" gibi ifadeler eşliğinde tüketicilere sunulan, çocuklara sıklıkla tavsiye edilen arıcılık ürünlerinin içerdiği risklere değineceğim.
Doğal eşittir iyi denklemi doğru değil
İnsanlar pirolizidin alkaloidlerine temel olarak bitkisel çaylar, bitkisel ilaçlar veya bitkilerle hazırlanan diyet takviyelerinin tüketimi yoluyla maruz kaldıkları belirtiliyor. Birçok bilimsel yayında, bal ve arı poleninin pirolizidin alkaloidleri içerebildiği ve bu toksik etkili kimyasal maddelerin arı polenindeki miktarının bala kıyasla çok daha yüksek olduğu da belirtilmektedir. (Link1, Link2, Link3, Link4, Link5)
Geçtiğimiz Nisan ayında gıda bilimi alanının en saygın akademik dergilerinden biri olan Gıda Kimyası (Food Chemistry) dergisinde arıcılık ürünlerindeki pirolizidin alkaloidlerinin varlığı ve yol açtığı sorunlar üzerine kapsamlı bir gözden geçirme çalışması yayınlandı.
Yayında bal ve polendeki pirolizidin alkaloidleri miktarının elde edildikleri bitkisel kaynaklara bağlı olarak çok yüksek miktarlara çıkabileceğine, ancak bu konudaki bilgilerin çok yetersiz olduğuna ve detaylı araştırmalara ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekildi.
Arı poleninin boyutu, şekli, rengi ve bileşimi, bal arılarının bal yapma sürecinde ziyaret ettiği bitkisel kaynaklar, coğrafi köken ve hasat mevsimi gibi faktörlere bağlı olarak değişiyor. Bal ve polen başta olmak üzere arıcılık ürünlerinin ille de pirolizidin alkaloidleri içermesi gerekmediğini belirtmeliyim. Yapılan araştırma çalışmalarında pirolizidin alkaloidlerini içeren ürünler olduğu gibi içermeyen ürünler de tespit ediliyor.
Arıcılık faaliyetinin yapıldığı bölgede pirolizidin alkaloidlerini içeren bitkilerin olup olmamasına ve ne yoğunlukta olduklarına göre gıda ürünlerinin içerdiği pirolizidin alkaloid miktarları değişiklik gösteriyor. Dolayısıyla araştırmak, mevcut durumu ortaya çıkarmak ve düzenli yapılacak kontrollerle izlemek gerekiyor.
Çocuklara her gün verilmesi önerisi sorumsuzluk
Bu bilgiler çerçevesinde şunu söylemek mümkün: Arıcılık ürünleri ve özellikle de polen ve içinde polen içeren ürünler içerdikleri pirolizidin alkaloidleri açısından sağlık riski oluşturabilir. Bu ürünlerin sık ya da düzenli kullanılması riski arttıracaktır.
Çeşitli internet sitelerinde, sosyal medyada, TV programlarında bitkisel esaslı çayların, bitkisel gıda takviyelerinin ya da polen içeren arıcılık ürünlerinin düzenli kullanılmasına yönelik öneriler sorunludur. Dahası, bu tip ürünlerin çocuklara her gün verilmesi önerisi tek kelime ile büyük bir sorumsuzluktur.
Bebekler ve çocuklar toksik kimyasal maddelerin olumsuz etkilerine yetişkinlere kıyasla çok daha fazla hassastır ve yaşamın erken dönemlerinde toksik kimyasallara maruz kalmak zaman içinde tehlikeli hastalıkların açığa çıkma olasılığını arttırır.
Almanya'da hamile ve emzikli kadınlara yasak
Almanya'da pirolizidin alkaloidlerini içeren bitkisel ürünlerin hamile ve emzikli kadınlar tarafından kullanımı fetüsler ve bebekler zehirlenmeye karşı hassas olduklarından yönetmeliklerle yasaklanmıştır. Alman yönetmelikleri, pirolizidin alkaloidleri içeren tüm bitkisel ürünlerin, "Gebelikte ve emzirme döneminde kullanılmamalıdır "şeklinde bir etiket taşımasını zorunlu kılmaktadır.
Günlük diyet içinde çeşitli gıda kaynaklarından pirolizidin alkaloidi almak mümkün. Bu durumda olası sağlık riskleri daha da artacaktır. Bir kez daha belirtmeliyim ki, olası sağlık riskleri bebekler ve çocuklar için daha fazla. Bebeklere ve çocuklara bitki çaylarının, bitkisel preparatların, bal ve polen gibi arıcılık ürünlerinin önerilmesi risklidir.
Düzenlemeye ihtiyaç var
Medyada, sosyal medyada, internet satış sitelerinde, kişisel bloglarda ve TV kanallarında pirolizidin alkaloidlerinin yol açabileceği sağlık risklerini dikkate almadan yapılan çok sayıda reklama ve öneriye rastlamak mümkün. Genel olarak bu tip yayınların çok kısmi doğrulara yaslanan aldatıcı, yanıltıcı içeriklerle dolu olduğunu belirtmeliyim.
Örneğin bazı ürünlerin tanıtım bilgilerinde çocukların günde bir ya da iki tatlı kaşığı ya da iki tablet tüketilebileceği önerisi yer alıyor. Bu ürünlerin pirolizidin alkaloidleri içeriğinin ne olduğuna dair hiçbir bilgi yok. Bu durumda, günlük tüketim önerileri hangi kritere göre yapılıyor ve bu ürünlerin çocuklar (ve yetişkinler) için güvenilir olduğu neye dayanarak söyleniyor çok belirsiz...
Tarım ve Orman Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı marketlerden, internet sitelerinden kolayca temin edilen bu tip ürünlerin yol açtığı-açacağı sağlık risklerini önlemek için hızla bir düzenleme yapmak ve bu tip ürünlerin satışını kontrol altına almak zorunda.
Neler Yapılabilir?
- Tüketiciler "doğal" olan her ürünün iyi, faydalı ve güvenilir olmadığını bilmeli.
- Bal, polen ve polen esaslı ürünler başta olmak üzere arıcılık ürünlerinin çocuklar ve elbette yetişkinler için de sağlık riskleri oluşturabileceği dikkate alınmalı. Bu tip ürünleri özellikle de çocukların "düzenli" tüketmesine yönelik öneriler konusunda anne ve babalar dikkatli olmalı. Ülkemizde tüketilen gıda ürünlerinin pirolizidin alkaloidleri içeriği ve ne ölçüde sağlık riski yarattığı tespit edilene kadar, polen ve polen içerikli arıcılık ürünleri ile bitkisel çayları bebek ve çocukların tüketmemesi gerektiğini düşünüyorum. Kanımca bu tip ürünlerin günlük ya da düzenli tüketiminden yetişkinlerin de kaçınması gerekiyor. Elbette, meselenin boyutları tüm açıklığı ile ortaya konulduğunda daha net ve doğru bir yargıya varmak mümkün olacaktır.
- Pirolizidin alkaloidlerini içerme olasılığı yüksek gıda ürünlerinin güvenliğini sağlamak ve tüketiciler için potansiyel sağlık riskini azaltmak için, bu kimyasal maddelerin tespitini sağlayacak analitik yöntemler gıda güvenliği çalışmaları yapan kurumlarda hızla yürürlüğe konmalı. Ülke genelinde arıcılık ürünleri, bitkisel esaslı çaylar ve baharatlar başta olmak üzere gıda ürünlerinde pirolizidin alkaloidleri miktarını belirlemeye yönelik kapsamlı bir çalışma yapılmalı. (BŞ/KÖ)