Fotoğraf: AA/ Yetkili kurumların yetersiz kalması nedeniyle yangınları yurttaşlar ve gönüllüler söndürmeye çalışıyor.
Hangi konuya el atsak elimizde kalıyor. Irkçı saldırılar, katliamlar, orman, doğa ve kent katliamları devam ediyor. Günlerdir devam eden orman yangınları yönetimin acziyetini bir kere daha bize gösterdi.
Orman yangınlarına müdahale edebilecek uçak bulunmaması, müdahale edecek ekipmanın olmaması ve varken olmaması, başlı başına yönetimin nasıl bir acz içerisinde olduğunu gösteriyor. Hep bu metaforu kullanıyorum, 19.yüzyılın hasta adamı, hasta ülkesi Osmanlı’ydı, 21. yüzyılın hasta ülkesi de Türkiye’dir. Hasta önce yoğun bakıma geçti, şimdi gittikçe terminal dönemine doğru yaklaşan bir ülke görünümünü arz ediyor.
Bu haldeyken iktidar suçluların değil, sürekli suçsuzların üzerinde gidiyor, korkutuyor. Acziyeti tescil edilmiş bir iktidar artık ayaklarının üstünde değil dizlerinin üzerinde, ancak maalesef muhalefet de dizlerinin üstünde, bir türlü ayağa kalkamıyor. Dolayısıyla rejimin ve iktidarın değişimi imkanı azalıyor ya da çok gecikiyor.
Sahada doğru dürüst bir oyun göremiyoruz, kaos hakim, çünkü yargı yok, medya yok, yani hakemler yok, düdük de yok, seyirci de sahaya inmek istemiyor ya da inemiyor..
Birleşik vicdan ve demokrasi cephesi
Türkiye’de demokraside kaybettiğimiz toprakları geri alabilmemiz ve ülkenin nefes alabilmesi, oksijen alabilmesi için tek tek muhalefet partilerinin varlığı durumu kurtarmıyor. Birleşik demokrasi cephesi, vicdan cephesi kurulmadan çözüm oluşamıyor. Böyle bir yapılanma, seçimler için yapılacak ittifakın ötesinde bir organizasyondur. Seçimler sadece bunun bir parçasıdır, önemli bir parçasıdır. Bugün için Türkiye’nin ihtiyacı, birleşik demokrasi ve vicdan cephesinin kurulmasıdır.
Birleşik demokrasi ve vicdan cephesi otokratik iktidarları zorlar, seçimi zorlar, seçimin ve geleceğin garantisi olur. Gelecek bu şekilde kurulabilir. Toplumun geleceğini aramaktan kaçınıyor olmasının, sahaya inmemesinin nedeni böyle bir yapılanmanın olmamasıdır. Geleceğini ve demokrasisini arayan bir toplum yaratmak istiyorsak birleşik demokrasi ve vicdan cephesini gerçekleştirmeliyiz.
Ana muhalefet ve muhalefet, birleşik demokrasi ve vicdan cephesine öncülük etmezse, sadece seçimlerden ibaret bir birlikteliği savunursa, Kürtleri, HDP’yi ve ötekileri görmezden meseleye yaklaşırsa, demokrasiyi yeniden kazanmak mümkün olmuyor.
Ya çatışacağız ya birlikte yaşayacağız
Çok kötü günler içindeyiz, bunu hepimiz biliyoruz. Fiilen bir iç çatışma yaşamıyoruz, politik görüş ayrılıkları nedeniyle fiili silahlı bir iç savaş yaşanmıyor ama çok tehlikeli bir savaş yaşanıyor: Zihinlerde. Zihinlerde bir iç savaş yaşanıyor, psikolojilerde bir iç savaş yaşanıyor, bu durum kötü ötesi bir şey..
Orman yangınları zihin yangınlarına dönüşmüş durumda, zihinlerde çok fazla çatışma ve hesaplaşma birikmiş durumda, zihinlerdeki çatışmanın, kutuplaşmanın, fiiliyata dökülmesi durumunda inanılmaz sonuçlarla karşılaşacağımız açıktır. Ana muhalefet ve tüm muhalefet, toplumun psikolojisindeki, zihnindeki çatışmanın fiiliyata dökülmesini engelleyecek siyasayı ve yapıyı oluşturmak durumundadır.
Kuvvetli bir muhalefet cephesi iktidarın hareket alanını sınırlar. Eğer birbirinin yüzüne bakmayacaksa bu toplum kavga devam edebilir, aramıza bir duvar örmeyeceğimize göre ya birlikte yaşayacağız ya da çatışacağız. Çatışma istemiyorsak, birlikte yaşamak istiyorsak bu zihinsel savaşın içinden çıkacak siyaseti geliştirmek durumundayız.
*2 Ağustos 2021 tarihli Açık Radyo Ali Bilge ile Ekonomi Politik'ten özetlenmiştir.
(AB/NÖ)