Bugüne kadar bir çok yayın bağımsızlık iddiası ile ortaya çıktılarsa da ya mevcut medya sistemine göre örgütlenmeleri ya da alternatif olmanın alt yapısını hazırlayamamaları nedeniyle başarılı olamadı.
Bağımsız olamadı demek çok iddialı olsa da hedeflerine ulaşamadı demek yanlış olmayacaktır.
Bağımsız medyanın gerekleri
İlk olarak sermaye baskısından uzak olması gerekiyor. Bu nedenle bağımsız medya projesi için kooperatif tarzı bir örgütlenmeyi uygun gördük.
Sahibinin herkes olduğu, yayın politikasında herkesin söz sahibi olduğu bir yayın organı.
Ancak, bu herkesin içinde çıkarları uğruna medyayı manipülasyon aracı olarak gören, insanları kandırmaya çalışanlar elbette olmayacak.
Habercilikte tarafsız olmak mümkün değil ama objektif olmak kaçınılmazdır. Yani objektiflik gerçek haberciliğin olmazsa olmaz koşuludur.Bu nedenle haberci, haber kaynaklarına eşit mesafede durmalıdır.
Medyada bağımsızlığı koruyabilmenin en önemli şartlarından birisi ise resmi baskılara karşı koyabilmek. Bunu habercilerin tek başına başarması elbette mümkün değil.
Çek televizyonundaki direniş ülkemizde de çok konuşuldu. Ancak gözden kaçan nokta televizyonculara halkın verdiği destekti. Devlet televizyonunu seyredenler, yapılan müdahaleyi haber alma haklarına bir saldırı olarak gördü ve karşı çıktı.
Sonuçta direnen televizyoncular kazandı. Türkiye'de böyle bir örneğin yaşanması yayına yönelik baskıları göğüsleyemeye yeterli olabilir. Ama bugünün şartları ile yani halk, medya çalışanlarını kendisini kandırmaya çalışanlar olarak gördüğü sürece bu destek mümkün olmayacaktır.
"Gazeteci dediğin yalan yazar"sözünün var olduğu ülkede halkın bir yayın organına sahip çıkmaması da doğaldır. Bu nedenle okuyucunun yayını kendi malı, kendi sesi olarak görmesi şarttır.
Bağımsız medyanın yapıtaşları
Yeterli sermaye sağlansa bile acaba "bağımsız", "alternatif" medyayı hemen var edebilir miyiz? Bu soruya evet demek büyük bir hayalperestlik olur. Bu yapının içerisinde bulunacak insan malzemesini göz ardı etmek en büyük yanılgı olur.
Bizler basının içersinde yer alanlar olarak ne derece bağımsız düşünebiliriz. Yıllardır üzerimize sinen sansür ve otosansürün etkisini nasıl atabiliriz?
Yıllardan beri yapılan içi boş "etik" tartışmaları bu etkiyi üzerimizden atmamızda ne kadar yardımcı olur?
Bu soruların yanıtını vermek kolay değil.
Ancak kesin olan tek şey, habercilerin önce bir etik temizlenme sürecine girmesi ve ufkunu genişletmeye çalışmasının kaçınılmaz olduğudur. Ve elbette bu süreç alternatif, bağımsız medyayı isteyen, ona ihtiyaç duyanlardan bağımsız olmayacaktır. (Mİ/NM)