Ara Güler 17 Ekim 2018 günü geç saatlerde hayatını kaybetti. Tedavi görüyordu. Durumu kritikti. Önce akşam saatlerinde ölüm haberi yayıldı. Hatta gazetelerin internet sitelerinden ölüm haberi duyuruldu. Ardından düzeltme yayınlandı.
Sosyal medyada ölüm haberi ilk duyulduğunda, 2014’te benzer bir haberin yayıldığını hatırlatanlar, Ara Güler’in direneceğini söyleyenler de vardı. Nitekim, ailesinden kalbinin durduğu ardından yeniden çalıştırıldığı açıklandı. Bu sırada Ara Güler’e iktidara yanaşmakla suçlayanlarla, bu suçlamanın zamanında ya da yerinde olmadığını söyleyenler arasında kıyasıya yazışmalar sürüyordu. Ara Güler bir kez daha gündemin birinci sırasındaydı. Tıpkı Recep Tayyip Erdoğan’ın fotoğraflarını çektiği günlerde olduğu gibi.
Bense o sırada masamın üzerindeki kitapları karıştırıyordum. Ara Güler’in “Babil’den Sonra Yaşayacağız” adlı kitabı Ağustos ayında piyasaya çıkmıştı. Yaklaşık iki hafta önce masamda duran, okunup iki satır kelam edilecek kitaplar arasına koymuştum. Bulamıyordum. Neden sonra o masanın ofisteki masa olduğuna kani oldum.
Kitap yeni baskı ama yeni bir kitap değil. “Papelonen Verç Bidi Abrink” adıyla yine Aras Yayıncılık tarafından 1995’te Ermenice basılmış. 1996 ve 2000’de iki Türkçe baskı yapmıştı.
Bu ilk üç baskıyı okuyanlar Ara Güler’in sadece foto muhabir olmadığını aynı zamanda öykücü olduğunu bilir.
Kitabının önsözünde şöyle diyor:
“Şöyle bir göz gezdirdim, son öykümü 59 yıl önce yazmışım, ilk öykümü ise 64 yıl önce. Bir de en son, 1986’da Eritre’de bir savaş röportajı yaparken, bir anı karalamıştım. Onu ve Babamın Öyküsü’nü de bu kitaba ekledim.”
Yarım yüzyıllık öyküler yani. Sırf bu açıdan bile ilgi çekici.
Aras Yayıncılık yeni baskıyı foto-öykü haline getirmiş. Yıllar önce yazdığı öykülere yıllar sonra çektiği fotoğraflardan birini “muhtemel eşleştirmeyle” bir araya getirmiş.
Ara Güler’in fotoğraflarındaki öyküler, böylece gençlik yıllarında yazdığı öykülere eşlik etmiş.
Carakayt (Işın), Hanteş Mşaguti (Kültür dergisi), Jamanak (Vakit) ve Marmara gibi dergilerde yayınlanmış öyküler. Ara Güler Ermenice kaleme alıyormuş öykülerini. Daha sonra kitabın Türkçe baskısı için çeviri yapılmış.
Fotoğraflarıyla öykülerinin eşleştirilmesi için şu satırları düşmüş:
“Bu eski öykülerimdeki duygularım, ne olmuşsa olmuş, görsel bir anlatıma dönüşmüş. Daha o zamandan görsel bir dünyanın içine düşmüşüm demek. Bana öyle geliyor ki, yazıyla görselliğin ortak bir anlatımı var.
“Belki de fotoğrafımdaki ‘anı yakalama ve kompozisyonu kurma’ özelliğimi bütün bu eski çalışmalara borçluyum.”
Birçok fotoğrafını çok severim Ara Güler'in. Kitabı yayına hazırlayan Rober Koptaş, en sevdiklerimden birini “Bir Garip Yılbaşı Gecesi” adlı öyküsü için eşleştirmiş.
Bu satırlarla fotoğraf daha da güzelleşiyor. Şöyle yazmış 1948 yılında, daha 20 yaşında olan Ara Güler:
“Köşe başındaki fenerin altında uyuklayan gece bekçisi, bir sigara yaktıktan sonra yerinden doğruldu, ağır adımlarla ağır adımlarla uzaklaşarak koyu karanlıkta kayboldu.
“Yakındaki genelevin gürültüsü uzaktan uzağa duyuluyordu. Biraz sonra o yandan gelen göbekli bir gölge, küfürler savurarak meyhanenin köşesindeki fenere kadar geldi, ışığın altında sızıp kaldı. Görenler, “sarhoş” dediler, geçip gittiler.”
“Babil’den Sonra Yaşayacağız” bir öykücünün nasıl fotoğrafçı olduğunu; bir fotoğrafçının öykülerini yıllar içinde nasıl tekrar tekrar kurguladığını gösteren güzel bir çalışma. (HK)
* Babil'den Sonra Yaşayacağız, Ara Güler, Aras Yayıncılık, Ağustos 2018, 140 sayfa.