Gezegen çapında çevre krizinin yaşandığı bir anda Kuzey Ege'nin özellikle yaz aylarında tatilciler tarafından işgal edilen beldesine yunusların sokulmuş olması bir mucize olsa gerek. Bir süre önce görüntülenen yunusların cesaret edip kirli sulara "Eyvallah" demesi, körfezin kuzeyindeki köprünün marifeti mi, o tam olarak belli değil. Fakat bir önceki belediye başkanının döneminde büyük tantanayla hizmete açılan köprü sayesinde körfez sularının nispeten berrak olduğu artık Ayvalık'ta sık sık dillendiriliyor. Geçtiğimiz yıllarda eski Rum evlerinin usulüne uygun biçimde restorasyonuna girişenlere çıkarılan binbir zorluğun aksine bazı binaların bir ucubeye dönüşecek şekilde yenilenebildiği de bu arada akıllardan çıkmış değil. Artık coğrfayamıza sık sık uğrar hale gelen kasırga ve hortumlar yüzünden fallik ihtişamlarını çoktan yitirmiş, bir zamanlar Ayvalık'ın sembollerinden fabrika bacalarının daha fazla kastrasyona tahammülü kalmamış gibi duruyor!
Bu arada yeni belediye başkanının elinin değmesiyle Ayvalık'ın artık daha temiz olduğu, çöplerin düzenli olarak toplandığı, maaşların zamanında verildiği, faydalı bazı trafik düzenlemelerinin yürürlüğe konduğu, hatta otopark mafyasının dizginlendiği de söyleniyor. Tabii bazı kadroların kronikleşmiş alışkanlıklarından sıyrılmasının epey vakit alacağı tahmin edilse de Ayvalık ahalisi gidişattan şimdilik memnun ve istikballe ilgili olarak da epeyce iyimser.
Başka Sinema tarafından düzenlenen Ayvalık Film Festivalinin sembolü yunus değil de körfezin eski sakini, deniz kabuklusu kidonya olmasına rağmen, etkinliğin organizatörleri de festivalin geleceğinden gayet umutlu.
Geçen sene ilkini düzenledikleri etkinliğin beklenenin çok üstünde ilgi görmesi onları kesinlikle motive etmiş vaziyette. Aslında çok dar bir bütçeyle bir anda Türkiye çapında konuşulan bir etkinlik düzenlemiş olmanın haklı gururu içinde harıl harıl çalışıp bu sene organizasyonun ikincisine hazırlanıyorlar.
Üstelik festivalin yan etkinliklerinden biri olarak Türkiye ile Yunanistan'ı yakından ilgilendiren, Ege denizinin başrolde olduğu bir çevre paneli düzenleniyor; konuşmacılardan biri bu hususta yıllardan beri uzmanlaşmış Ömer Madra.
Festivalde Yunanistan yapımı filmlerden oluşan geniş kapsamlı seçki de komşuyla ilişkileri pekiştirecek gibi.
Üst seviyede bir festival
Ayvalık'a üst seviyedeki bir sinema etkinliğiyle kazandırdıkları prestij, festival münasebetiyle kasabaya özel olarak gelen sinemaseverler, film dünyasından yerli ve yabancı misafirler, saygın gazeteci ve eleştirmenler gözönünde tutulursa, festivalcilerin gönülden desteklenmesi işten bile değil. Ayvalık esnafı şimdiden paçaları sıvamış olsa da bazı kurumların bu hususta daha girişken olması umuluyor. Ağustos ayında Başka Sinema çatısı altında gerçekleşen açık hava film gösterimlerine, yine beklenenin üzerinde ilgi gösterilmesi bölgenin potansiyelini teyit ettiği gibi organizatörlerin bölgede ne kadar istikrarlı ve kalıcı olduklarının da kanıtı ne de olsa.
Zaten Başka Sinema geçen seneki festivalde 40 olan film sayısını 2019 yılında 58'e çıkarmış. Açık havadaki yine çok özel gösterimler dışında kapalı salonlardaki seanslar bu sene dörtten beşe yükseltilmiş. İlk defa kısa filmler programa dahil edildiği gibi belgesellere daha da geniş bir alan açıldığı da gözden kaçmıyor.
Çeşitli başlıklar altında toplanan filmler seyirciyi birçok açıdan tatmin edecek seviyede. Mesela günümüz teknolojileri ve sosyal medya ağlarındaki görüntü kullanımı sinefillik konseptini çağımızda nasıl etkiliyor?
Veya 60'lı yılların müzik devriminin günümüzde hâlâ konuşulmasının sebepleri nelerdir? (Bu meseleyi tartışmak üzere Naim Dilmener ve Derya Bengi'den daha donanımlı panelciler bulmak mümkün müdür?)
Türkiye'nin altı üniversitesinden öğrencilerin festivale iştiraki sağlanarak atölyeler aracılığıyla bilgilerinin pekişmesini sağlamak gayet değerli bir faaliyet değil midir?
Bu sene yitirdiğimiz sinema eleştirmeni Cüneyt Cebenoyan'ın Ayvalık Film Festivali tarafından saygıyla anıldığına da şahit oluyoruz bu arada.
Azize Tan'dan
2.Ayvalık Film Festivali öncesinde görüştüğümüz, etkinliğin direktörü Azize Tan en başta Ergun Melin olmak üzere, Ayvalık'ta katkılarını kendilerinden esirgemeyenlere müteşşekir olduğu belirtti. Geçen sene oluşan samimi atmosferden kesinlikle feragat etmeye niyetleri olmadığını belirten Tan yine de Ayvalık'ın geniş bir kapalı salona muhtaç olduğunu, çok amaçlı bir kültür merkezinin bu tip organizasyonlar için biçilmiş kaftan olacağını ifade etti.
Dünyanın çeşitli köşelerinden gelen filmcilerin bilhassa üniversite öğrencileriyle yakın temasta olup sinema hakkında koyu sohbetlere dalabilmesinin organizatörler açısından ne kadar mühim olduğunun altını çizdi.
Bu arada 80'li yılların kült grubu Mozaik'in değerli elemanlarından Serdar Ateşer ile Emin Alper'in ödüllü Kızkardeşler filminin, yine ödüllü müziklerine imzasını atan Nikos ve Yorghos Papaiannou'nun festival sırasında beraberce bir performans gerçekleştirecekleri de söyleniyor. Bundan iyisi can sağlığı!
Film festivali Ayvalık'ı kesinlikle şenlendirecek; şehirlerde çok daha fazla hissedilen kış kasvetine dalmadan Ege'nin güneşinden son bir kez yararlanmak hepimizin elinde.
Bu gidişle yalnız yunuslar değil, kidonyalar ve daha birçok yaratık körfeze akacak gibi görünüyor... (RL/DB)
* Festival hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız.