Gezi Dönemi’nde polisin attığı gaz fişeği sonucu yaşamını yitiren 14 yaşındaki Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan’ın miting alanlarında yuhalatılması.
bbc muhabiri gazeteci Selin Girit’in canlı yayında hedef gösterilmesi.
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun, HDP Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Pervin Buldan’a yönelik ayrımcı nefret içeren söylemler ve hatta “militan” ilan edilmeleri. Başak Demirtaş'a yaşatılanlar...
İtibarsızlaştırma çabalarınız boşa
Toplumsal barışa hizmet etmeyen kutuplaştırıcı dilin yükseldiği böylesi dönemlerde, ilk olarak hakikat ortadan kaldırılıyor veya manipüle ediliyor. Sonrasında ise kadınlar hedefe konuyor. Kadınlar, itibarsızlaştırılmak isteniyor, kadınlar değersizleştirilmek isteniyor.
Bugünlerde siyasetin hedefindeki isim, Emeritus Prof. Dr. Ayşe Buğra.
Buğra’yı itibarsızlaştırma, hedefleştirme, nefret objesi haline getirme çabalarınız da öncekiler gibi. Nafile!
Şaşırmıyoruz
Bu arada, emeritus, emeklilik yaşına gelmiş ancak bilgisi, birikimi, uluslararası saygınlığı ve ilişkileriyle daha çok uzun yıllar hem akademisyen, hem de öğrencilere yol göstermesi bir kazanım olarak akademisyenlere verilen bir statü. Yani “hocaların hocasının hocası gibi kıymetli” bir unvan.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylesi bir isimden, kadından, Buğra’dan söz ederken “Osman Kavala denilen bu ülkede Soros adeta ofisi olan temsilcisi olan kişinin karısı da yine aynı şekilde Boğaziçi Üniversitesi'nde bu provokatörlerin içerisinde yer alan bir kadındır” diyebiliyor.
Cümleyi duyanlar büyük ihtimalle artık şaşırmıyor, anlamaya çalışmıyor, üzerine düşünmüyor!
Saldırılar son bulsun
Bu cümleyi duyanların büyük bir kısmı, Buğra’nın kim olduğunu hatırlatıyor. Herkesin de hatırlamasını istiyor.
Öğrencileri, “Ayşe Buğra iyi kalpli, nazik, sağduyulu ve tevazu sahibi bir insandır. Bunu, yaşamının en zor yıllarında dahi üretmekten, öğrenmekten ve biz öğrencilerine dokunmaktan vazgeçmemesinden biliyoruz. Biz Ayşe Buğra’ya şahidiz. Hocamızın hedef gösterilmesinden duyduğumuz üzüntü ve rahatsızlığı yineliyoruz. Bu saldırılar bir an önce dursun istiyoruz” diyor.
Öğrencileri, akademisyen meslektaşları gibi kitaplarını yayınlayan yayınevleri ona kefil.
Mesela İletişim Yayınları, “Ayşe Buğra’nın bilimsel çalışmaları, ülkemizde iktisadi düşünce ve sosyal politika alanının temel kaynaklarıdır. Buğra’nın eserlerini yayımlamaktan gurur duyuyoruz” açıklaması yapıyor.
Yolu güzelleştirenlerden
Belki birçoğumuzun kendisi ile direkt bir bağı, tanışıklığı yok ve fakat kısa bir sosyal medya taraması yaptığınızda, sadece önemi bir sosyal bilimler insanıyla değil, yoluna kim çıksa o yolu güzelleştirmiş bir kadınla karşılaştığınızı anlıyorsunuz.
3 yıldır, nezaketle direniyor
Ayşe Buğra, iş insanı, hak savunucusu Osman Kavala ilk tutuklandığında, haberleştirmek üzere aradığımda “Bir yanlışlık olduğunu düşünüyorum. Hukuk bunu düzeltecektir” diyen bir kadın. Yani, umutla bekleyenlerden, kalbi hep çiçek açanlardan.
Onun karşısında ise 3 yıldır AİHM kararlarını, uluslararası sözleşmeleri, anayasamızdaki hakları yok sayan bir zihniyet var. Yani, “örgütlü kötülük."
3 yıldır düzelmeyen bir hukuk sisteminde, nezaketle, zarafetini kaybetmeden direnen Ayşe Buğra, Kadıköy sokaklarındaki bir duvar yazısı gibi:
“En güzel direniş kalbi temiz tutmaktır…”
Buğra’nın kalbiyle, aklıyla, vicdanıyla, sabrıyla, direndiğine, ülkenin kadınları olarak kefiliz, tanığız!
Çünkü biz biliyoruz beyler, siyasiler söylemleri ile birlikte geçicidir, akademiler, akademisyenler, bilim ve elbette demokrasi mücadelesi baki.
Ayşe Buğra hakkındaYüksek öğrenimini Kanada’da tamamladı ve McGill Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden doktora aldı. Halen Boğaziçi Üniversitesi Atatürk Enstitüsü’nde öğretim üyesi ve Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu merkezinin kurucu başkanlarından biri. Uzmanlık alanları: iktisadi düşünce tarihi ve iktisat metodolojisi, karşılaştırmalı sosyal politika, gelişme iktisadı. Yazdığı kitaplar: İktisatçılar ve İnsanlar (Remzi Kitabevi, 1989; İletişim Yayınları, 1995), State and Businessmen in Modern Turkey (State University of New York Press, 1994; Türkçesi: Devlet ve İşadamları, İletişim Yayınları, 1995), Islam in Economic Organizations (TESEV/Friedrich Ebert Vakfı, 1999), Devlet-Piyasa Karşıtlığının Ötesinde (İletişim Yayınları, 2000), New Capitalism in Turkey The Relationship between Politics, Religion and Business (2014, Türkçesi: Türkiye'de Yeni Kapitalizm: Siyaset, Din ve İş Dünyası, İletişim Yayınları, 2014). Derlediği kitaplar: State, Market, and Organizational Form (Behlül Üsdiken ile birlikte derleme, Walter de Gruyter, 1997), Sosyal Politika Yazıları (Çağlar Keyder ile birlikte derleme, İletişim Yayınları, 2006), Bir Temel Hak Olarak Vatandaşlık Gelirine Doğru (Çağlar Keyder ile birlikte derleme, İletişim Yayınları, 2007), Reading Karl Polanyi for the 21st Century: Market Economy as a Political Project (Kaan Ağartan ile birlikte derleme, Palgrave Macmillan, 2007; Türkçesi: 21. Yüzyılda Karl Polanyi’yi Okumak: Bir Siyasi Proje Olarak Piyasa Ekonomisi, İletişim Yayınları, 2009). Ayrıca akademik dergilerde ve derleme kitaplarda yayımlanmış çeşitli makaleleri bulunuyor. Ayşe Buğra, Karl Polanyi’nin Büyük Dönüşüm adlı eserini Türkçe’ye çevirmiştir (Alan Yayıncılık, 1986; İletişim Yayınları, 2000).rk Enstitüsü’nde öğretim üyesi ve Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu merkezinin kurucu başkanlarından biri. Uzmanlık alanları: iktisadi düşünce tarihi ve iktisat metodolojisi, karşılaştırmalı sosyal politika, gelişme iktisadı. |
(EMK)
Fotoğraf: habertürk/Kübra Par söyleşisi