Ayşe Bilge Dicleli Boğaziçi Üniversitesi’nde Anıldı
İnsan ancak unutulduğu zaman ölür demiş ya bir Kızılderili, doğru demiş. Bilge’yi unutmadığımız için henüz ölmediğini de düşünebiliriz. Ben öyle düşünmek istiyorum.
Bilge’yi KA.DER’de tanıdım ve bunun gerçekten kader olduğunu düşünüyorum. KA.DER bini aşkın üyesi olan bir dernek, onlarca etkinlikte yüzlerce kadınla birlikte çalıştığımız, ürettiğimiz, düşündüğümüz bir yer.
O zaman neden 20 yıl sonra hala birkaç kadınla dostluğumuz, kaderdaşlığımız sürüyor da diğerleriyle sürmüyor? Çünkü bir dava arkadaşlığı, sıradan bir arkadaşlıktan başka şeyler de istiyor. Bilge’de de bunlar vardı, dava ve yol arkadaşlığının gerektirdiği herşey.
Sizi ilk uçurumdan aşağı iteklemeyeceğini bilirdiniz mesela. Yorulup, artık yeter dediğinizde kendi yorgunluğuna bakmadan sizi ayağa kaldıracağını, gerekirse sırtında taşıyacağını bilirdiniz. İyi , önemli ve değerli bulduğu herşeyi paylaşacağını da bilirdiniz.
Size gözleriyle bakmakla yetinmediğini, duygu ve düşüncelerinizi de “gördüğünü” bilirdiniz. Anlamlı ve hedefi tam 12'den vuran sorular sorardı. Retorik değil, gerçekten sorardı ve cevap isterdi. O cevapları vermek bile insanı geliştiren bir şey. Çevresindekilere böyle görünmez katkılar yapmakta ustaydı.
KA.DER’de siyaset ve siyasetçiler asıl çalışma alanımızdı ve bilirsiniz siyaset ciddi iştir. Asık suratlıdır, bıyıklıdır, takım elbiselidir, iri iri laflarla çok önemli şeyler konuşulan bir alandır.
Bilge bu alana renkli, çiçekli ceketleri, kahkahası ve neşesiyle, net ve anlaşılır sözcükleriyle, akılda kalan sloganlarıyla tertemiz, solunabilir bir hava getirdi.
Onun başkanlığında KA.DER’in birkaç basamak birden atladığını, yükselip geliştiğini söylememiz bundan. Enerjik ama sakin, cesur ama kibar, bilge ama neşeli bir liderlik gördük. Lider böyle de olunurmuş dedik.
Bir çok şey yaşadık birlikte, çok şey öğrendim ondan. Bir çoğunu da Bilge kitabında anlattım. Şimdi bütün bunların üstünden zaman geçti, ama bir şey hiç değişmedi; ne zaman Bilge’yi düşünsem aklıma ilk gelen şey, onun iyiliğe duyduğu inanç oluyor. Sakinliğini ve gücünü buradan aldığını düşünüyorum.
İnsanların iyi olduğuna, geleceğin güzel şeyler, iyi şeyler getireceğine, çok sıkıntılı bir işin sonunda mutlaka iyiliğe varacağına dair güçlü bir inancı vardı. Ama bu pasif bir beklenti değildi, iyilik için uğraşır, çabalar ve çevresine de umut ve enerji vermeye çalışırdı.
Hala gülerek hatırladığım bir olay var. Bilge başkan, ben başkan yardımcısı, Selen’de genel sekreterimiz. Büyük bir kargo şirketine, Kadınlar Bilgisayar başına projemiz için, bilgisayarları bedava taşısınlar diye görüşmeye gittik. Kapıda kimliklerimizi bıraktık, ziyaretçi kartlarımızı alıp genel müdüre çıktık.
Görüşmemiz bitti. Aşağı indik, resepsiyonda görevlisi değişmiş. Bizim kimlikleri alan molaya çıkmış. Yerine gelene adlarımızı söyledik, Bilge, Çiğdem ve Selen. Aradı, taradı, kimlikleri bulamadı.
Moladaki arkadaşına telefon etti, acaba kimlikleri ayrı bir yere mi koydu diye sordu. Koymamış, bekledik. Moladaki geldi, bir süre de o arandı. Biz artık iyice gerildik.
Birbirimize bakıp “böyle de aptallık olur mu” gibisinden göz deviriyoruz filan. Derken resepsiyondaki genç kadın bize tekrar bakıp şöyle dedi, isimleriniz Ayşe, Fatma ve Zeynep olmasın? Birbirimize baktık, Bilge bastı kahkahayı.
Biz de gülmeye başladık. Benim önadım Fatma. Selen’inki de Zeynep’miş meğer. Kimlikleri aldık, dışarı çıktık. Bilge dedi ki “Bizim sosyetik isimlerimiz buraya kadarmış. Ayşe, Fatma ve Zeynep olduğumuzu hiç unutmayalım”.
Bilge’yi kaybetmek, benim gibi arkadaşları için, Türkiye’deki kadın hareketi için bir lider ve dost kaybetmek anlamına geliyor.
Adını ve anısını yaşatmak için, kurucusu da olduğu SODA Derneği [Sosyal Dayanışma Ağı Derneği] olarak bir yarışma, bir ödül düşündük.Henüz nasıl realize edeceğimizi bilmesek de ödülü çevre ve kadın konularının kesişim noktalarını odak alan araştırma, makale, inceleme gibi alanı genişletecek kazanımlara vermeyi düşündük. Ailesi ve dostları olarak bu çabamızda bizi yalnız bırakmayacağınızı umuyoruz.Son söz olarak tüm kalbimle şunu söylemek istiyorum: İyi ki Bilge’yi tanıdım, iyi ki arkadaşım, liderim, başkanım oldu. Özel bir insandı, aklımda, yüreğimde her zaman ayrı bir yerde, özel olarak kalacak. (ÇA/APA)
* Bu metin Çiğdem Aydın'ın Ayşe Bilge Dicleli anısına 10 Mayıs 2019'da Boğaziçi Üniversitesi Demir Demirgil Salonu'nda düzenlenen toplantıdaki konuşmasıdır.
Fotoğraf: Müjgan Arpat