Özgür Gündem Gazetesi'nin Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği kampanyasına katılan avukat Ayşe Batumlu’nun bugün verdiği savunma.
Bu iddianamenin bu şekilde kabul edilmemesi gerekirdi. Bu iddianamede suçlamanın delilinin ne olduğu açık bir şekilde ifade edilmiş değil. Bir propaganda suçundan bahsedilip iki yazı başlığı verilmiş ancak bu yazı içeriklerinde nasıl bir biçimde örgütün şiddet içeren eylemlerini övecek ibareler yer aldığı gösterilmiş değil.
Yine Ceza Muhakemesi Kanunu savcıya lehte delilleri de toplama yükümlülüğü verir. Buna ilişkin bir girişimin varlığı da iddianameden anlaşılmamaktadır. Ancak iddianame kabul edilmiş ve yargılama yapılmış olduğu için ifademi vereceğim. Belirtilen tarihte Özgür Gündem'in bir günlük genel yayın yönetmenliğini yaptım. Sizlerin de çok iyi bileceği gibi bugün, bundan 500 yıl, 300 yıl ya da 100 yıl öncesinden görece daha iyi sahip olduğumuz hak ve özgürlükler o tarihlerde bunun için mücadele eden ve bu uğurda bedel ödemiş ya da bedel ödemeye aday olmuş kişiler sayesindedir.
Hak ve özgürlüklerin gelişmesi için mücadele etmek gerektiği bilincine sahip biri olarak elimden geldiğince özgürlüklerin geliştirilmesine katkı sunmaya çalıştım. Kaldı ki 25 yıl sürdürdüğüm avukatlık mesleğim de bana insan haklarının geliştirilmesi, önündeki engellerin kaldırılması için mücadele etme yükümlülüğü yüklüyor. Özgür Gündem gazetesi başka adlarla kurulduğu ve yayın yapmaya çalıştığı günlerden bu yana siyasi iktidara muhalif olan farklı görüşlerin kendisini ifade edebileceği bir yayın organı olmuştur. Bu nedenle bombalanmak, yakılmak, gazetecilerinin, yazarlarının ya da dağıtımcılarının katledilmesi gibi çok ağır saldırılara maruz kalmıştır. Dolayısıyla bu ülkede insan hakları ve demokrasinin gelişmesinden yana olan herkesin bir biçimde bu gazeteyle ve yazarlarıyla dayanışma göstermesi gerektiğine inanıyorum.
Anılan tarihteki genel yayın yönetmenliğim de küçük de olsa bu yolda bir katkımın olması içindir. Genel yayın yönetmenliğinden çok da fazla anladığımı söyleyemeyeceğim ama söz konusu yazıların da gazetenin içeriğinin de düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında kalması gerektiğini düşünüyorum. Düşünceyi ifade özgürlüğü hem yasalarımızda, hem anayasamızda hem de iç hukukla çelişmesi halinde üstünlük tanınan Uluslararası sözleşmelerde güvence altına alınmış bir haktır. Dolayısıyla yargı kurumlarının da bu hakkın tesisi korunması ve engellenmesinin önüne geçme yükümlülüğü vardır.
Bizlerin dayanışma amacıyla yayın yönetmenliği yaptığımız dönemde yayın hayatına başladığı günden bu yana saldırıya uğramış olan özgür gündem gazetesi açılan yüzlerce dava ile kapatılma tehdidi altındaydı ve yazarlarına yönelik, bizce hukuksuz cezalandırma tehditleri vardı. Bu nedenle dayanışma gösterdik. Ve bu nedenle yargılanıyor oluşumuz düşünceyi ifade özgürlüğünün, basın özgürlüğünün, kişi hak ve hürriyetlerinin çok önemli bir kısmını teşkil eden özgürlüklerin ihlali anlamını taşımaktadır. Hiçbir suç işlediğimi düşünmüyorum. Aksine bu özgürlüklerin bu şekilde kısıtlanmasının ve tehdit altına alınmasının düşünceyi ifade özgürlüğünün ihlali olduğuna inanıyorum.
Ayrıca dikkat çeken bir başka husus da örgütün açıklamasının yayınlanmasının propaganda olarak değerlendirmiş olması. Oysaki her türlü görüş ve açıklamanın yayınlanması ifade özgürlüğünün koruması altındadır. Toplumun bir kısmının yahut siyasi iktidarın beğenmeyeceği, şoke edeceği, aşırı bulabileceği görüşlerin de ifade edilmesi ifade özgürlüğü kapsamı altındadır. Savunmam bundan ibaret. Duruşmalardan bağışık tutulmak istiyorum. (AB/NV)