Barış eğitiminin başarıya ulaşması için ayrımcılığa karşı bir farkındalık yaratılması ve bunun için gerekli olan becerilerin kazandırılması gerekiyor. Bu nedenle, böyle bir düşünce ile yazılmış ders kitaplarına ve ders izlencelerine gereksinim duyuluyor. Kenan Çayır ile Ayşe Alan’ın derlediği örnek ders uygulamaları (Ayrımcılık: Örnek Ders Uygulamaları, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2012), bu eksikliği doldurmak açısından oldukça yararlı.
Kitapta, ayrımcılığa karşı 10 ders örneği sunuluyor. Örnek derslerin herbirinde, ders sonucu öğrencide beklenen değişiklikler anlamında kazanımlar, süre, malzemeler, dersten önce öğretmenin yapması gereken ön hazırlık ve bu dersle ilgili dersler gibi gerekli bilgiler sunuluyor. Bu örnek derslerin başlıkları şöyle:
Ders 1. Gruplararası İlişkiler ve Yeni Toplumsal Talepler Bağlamında Ayrımcılık
Ders 2. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Ayrımcılığın Tarihsel Boyutu
Ders 3. “Bingolaşmak”: Etnik ve Dinsel Temelli Ayrımcılık
Ders 4. “Irk Yoktur, Irkçılık Vardır”
Ders 5. “Biz Kimiz?”: Kimliklerimizi Konuşmak
Ders 6. Milliyetçi Kalıpyargılar, Önyargılar ve Edebiyat
Ders 7. Cinsiyetçi İşbölümü, Cinsiyetçi Kalıpyargılar ve Ayrımcılık
Ders 8. Farklı Yaklaşımlar Temelinde Engellilik ve Ayrımcılık
Ders 9. Ayrımcılıkla Mücadele: Hukuksal Düzlemde Hak Arama
Ders 10. Ayrımcılıkla Mücadele: Sivil Alanda Hak Arama
Birinci derste, boşluk doldurma, beyin fırtınası ve genel tartışma gibi yöntemler kullanılarak, ayrımcılıkla ilgili bir gazete haberi üzerinden, sorular çerçevesinde tartışma yapılıyor. Bu derste kullanılan metinler, Selendi’de Romanlara yönelik saldırıları ve Romanların, Çerkeslerin, Mıhellemilerin ve Lazların taleplerini anlatan haberler. Ders için kullanılan son metin ise, Roman açılımı toplantısında yapılan konuşmadan bir bölüm.
İkinci derste, Türkiye Cumhuriyeti ve Osmanlı dönemlerindeki ayrımcı uygulamalarla ilgili olarak bir bilinç kazandırılmaya çalışılıyor ve hoşgörü kavramına sorgulayıcı bir bakış atılıyor. Bu, bir gazete çıkarma alıştırması üzerinden gerçekleştiriliyor. Böylece, iki farklı görüşün ve bir orta görüşün gazeteleri çıkmış oluyor. Öğrencilere, bu gazeteleri oluşturmak için çeşitli belgeler veriliyor: Osmanlı dönemi için, Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı, Ebussuud’un Fetvası ve Osmanlı tarihiyle ilgili ders kitaplarından ve diğer kitaplardan alıntılar ve Türkiye Cumhuriyeti dönemi içinse, çeşitli kesimlerin gözünden izlenimler, yine ders kitaplarından ve kitaplardan alıntılar ve Varlık Vergisi, 6-7 Eylül saldırıları vb. ile ilgili bilgiler veriliyor. Bu gazete çıkarma etkinliğinden sonra, öğrenciler, çeşitli sorular üzerinden, bu konuları bireysel yaşantılar düzleminde tartışıyorlar. Bu derste kullanılan belgelerin çok geniş bir kapsamı olduğu görülüyor.
Üçüncü ders, daha çok, çeşitli videolar üstünden tartışmalara dayanıyor. Bu derste, kimliklerin insanlara dayatılması sorgulanıyor. Bu açıdan, videolarda anlatılanlar, anlatım yöntemleri, duygu, amaç ve haklılık gibi öğeler masaya yatırılıyor. Videolar, hem Türkiye’den, hem ABD’den hem de Avustralya’dan seçildiği için, daha evrensel bir bakış açısı sunuyor. Bu videolar, bir televizyon kanalı alıştırması ile bütünlenip öğrencilere eleştirel bir bakış açısı kazandırıyor. Ders, bir gazetecinin konuyla ilgili kişisel bir yazısının ileride tartışılmak üzere dağıtılmasıyla sonlanıyor.
Dördüncü ders, ırk ve ırkçılık kavramlarını eleştirel bir gözle ele alıyor; değişik ülkelerden insanların resimlerinin dağıtılıp tartışılmasıyla açılıyor ve gazete haberleriyle destekleniyor. Daha sonra, ünlü içselleştirilmiş ırkçılık deneyi, kısa video gösterimiyle anlatılıyor ve yorumlanıyor. Derste, ırkçılığın daha güncel bir biçimi olan kültürel ırkçılık da gözden kaçırılmıyor ve bu konu, Semra Somersan’dan alıntılarla geliştiriliyor. Ders, futbolcular Emre Belözoğlu ve Zokora arasındaki ırkçılık tartışmasını alıştırma amaçlı olarak kullanmasıyla, daha güncel bir boyut kazanıyor. Burada, Müge Anlı’nın Van Depremi gafı da var. İnsan Hakları Ortak Platformu’ndan çıkan ve yazılı basındaki ırkçı-ayrımcı söylemleri konu alan ‘Irkçı Değilim Ama...’ (Eser Köker ve Ülkü Doğanay) çalışması da, derste kullanılan malzemeler arasında. Bu derste kullanılan metinler de, geniş kapsamlarıyla dikkat çekiyor.
Beşinci dersin konusu, kimlikler ve çoğulculuk. Derste, bir fotoğraf ve bir tablo tartışılıyor. Daha sonra, kimliklerle ilgili olarak çeşitli kişilerin verdiği yanıtlardan oluşan bir köşe yazısı ele alınıyor. Ders, konuyla ilgili bir poster oluşturulmasıyla tamamlanıyor. Bu ders için kullanılan malzemeler arasında, Yeşim Ustaoğlu’nun ‘Güneşe Yolculuk’ filmi ve Herkül Millas’ın bir yazısı var.
Altıncı derste, yazınsal metinlerde ayrımcılık ve önyargı gibi konular işleniyor. Ders, öğrencilerden, edebiyat ders kitabı hazırlayan bir yayınevi editörü olduklarını varsaymalarını isteyen alıştırma ile son buluyor. Ders malzemesi olarak, romanlarda Rum kişiliklerin gösterilmesindeki ayrımcı ve önyargılı ifadeler anılıyor ve Herkül Millas’ın kitabında yer alan Türk yazarlardan çeşitli ayrımcı ve önyargılı anlatım örnekleri sıralanıyor.
Yedinci dersin konusu, toplumsal cinsiyet. Derste, cinsiyete göre meslek dağılımı ve evde işbölümü konuları işleniyor. Bu dersin malzemesi olarak, bir ders kitabından ve Fatmagül Berktay’dan alıntılar var. Sekizinci derste, çeşitli konulardaki kapsamlı ders malzemeleriyle, engellilere yönelik ayrımcılık işleniyor. Dokuzuncu ders, ayrımcılığa karşı hukuksal mücadele konusuna ayrılıyor. Bu derste, 5 örnekolay inceleniyor ve bunların hukuksal boyutlarına giriliyor; mahkeme türleri hakkında bilgi veriliyor ve yasa metinleri tartışılıyor. Etkinliğin sonunda, öğrencilerin dilekçe yazabilecek bir düzeye geldiği görülüyor. Onuncu ders, bir anlamda, dokuzuncu dersin devamı niteliği taşıyor. Ancak, daha çok, hak arama sürecinde bağlantı kurulabilecek kurumlarla ilgili bilgi edindirme amacına karşılık geliyor. Bu derste de, diğer derslerde olduğu gibi, rol oynama yöntemi kullanılıyor. Öğrenciler, Ayrımcılıkla Mücadele Derneği Yönetim Kurulu üyeleri oluyorlar. Derste, yardım temelli yaklaşım yerine hak temelli yaklaşım ve 5 örnekolay üzerinden, hak arama kültürü verilmeye çalışılıyor. Ders, sivil toplum kuruluşlarının bir dökümüyle son buluyor.
Kitaptaki derslerin dikkate değer bir özelliği, ayrımcı olmayan ve barışçıl ders kitaplarının yokluğunda, gazete haberleri, köşe yazıları vb. gibi ek kaynakları ana kaynak olarak kullanmaları. İkinci bir özellik ise, ders malzemesi olarak kullanılan metinlerin geniş kapsamı. Üçüncü bir özellik, kimi kitapların tersine, bu kitaptaki derslerin beceri kazandırma yerine bilinç ya da farkındalık kazandırmaya ağırlık vermesi. Dördüncü bir özellik, öğretme yerine yaparak öğrenmenin öne çıkması. Diğer bir deyişle, derslerde, öğrenciler, nesne değil, özne konumunda. Beşinci bir özellik ise, bu dersleri hazırlayan eğitimcilerin eğitimdeki ayrımcılıkla, toplumdaki ve medyadaki ayrımcılığın birbirinden kopmaz bir ilişki içinde olduğu yönündeki düşünceleri.
Ayrımcılığı yalnızca eğitime özgüymüş gibi görüp sorunu da tek başına bir eğitim sorununa indirgeyen kimi yaklaşımların tersine, kitabı hazırlayan eğitimcilerin, barışın ve demokrasinin kurumlarının yaratılmasından yana oldukları anlaşılıyor. Kitap, barış eğitiminin yalnızca bir eğitim sorunu olmadığı biçimindeki görüşe destek sunmuş oluyor.
Bu tür değerli katkıların yaygınlaşması dileğiyle... (UBG/HK)
Kaynak: Çayır, K. ve Alan, A. (der.) (2012). Ayrımcılık: Örnek ders uygulamaları. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
Şuradan indirilebilir