TwoTwo Tiyatro tarafından sahnelenen “Mutluyduk Belki Bugüne Kadar” 2016 İtalyan yapımı, Paole Genovese’nin yönettiği “Perfetti Sconosciuti/Muhteşem Yabancılar” filminden uyarlanmış. Kerem Pilavcı’nın uyarladığı oyunu Ahmet Sami Özbudak yönetmiş, Canan Atalay, Başak Kıvılcım Ertanoğlu, Gökçe Eyüboğlu, Giray Altınok, Faruk Barman, Fehmi Karaarslan ve Deniz Karaoğlu oynamışlar.
Arkadaştık belki bugüne kadar
Bir oturma odası, misafirlerini bekleyen bir çift. Biri psikolog, diğeri estetik cerrah bir kadın, bir erkek. Konuşmalarından anlaşılan ergen yaşlarda kızları ile anne arasında bir gerginlik var.
Birazdan arka arkaya iki çift ve bir erkek arkadaşları gelir. İlk çift belli ki uzun zamandır birliktelerdir, iki de çocukları vardır. Diğer çift henüz yeni evli, hala tutkuludurlar. Buluşma nedenlerinden biri de tek gelen erkek arkadaşlarının yeni kız arkadaşıyla tanışacak olmalıdır. Ancak anlaşılan grubun yeni üyesi rahatsızlanmıştır ve gelememiştir, en azından Peppe öyle demiştir.
Uzun zamandır arkadaş olan ekip, şarap eşliğinde sohbete başlarlar. Hayatımızın “gizli kutusu” telefonlar üzerine başlayan sohbet, ‘benim sizden sakladığım hiçbir şey yok’la devam edince ev sahibi kadının, herkesin telefonlarını sehpanın üzerine koyması ve o gece gelecek tüm aramaların, sms’lerin, mesajların herkesin dinleyebileceği, görebileceği şekilde okunması, yanıtlanması “oyununu” teklif etmesi dile devam eder. Az önceki rahatlık yerini gerginliğe bırakır ancak bu “blöfü görmemek” neredeyse imkânsızdır. Herkesin, ‘herkes tamam deyince tamam dediği’ oyun başlar.
Sırlar ve yalanlar
İçerik hakkında daha fazla bilgi vermek oyunun hikâyesini ve sürprizini ortaya dökmek olacağı için burada duralım. Ama hepimiz biliyoruz ki herkesin epeyce sırrı vardır. Ve günümüzde telefonlar sırlarımızın, hatta hayatımızın kara kutusu gibidir. Ayrıca zaten hiç sırrın olmadığı bir hayat biraz da olsa sıkıcı olmaz mı?
“Bizim aramızda hiçbir sır yok ki” diye başlayan gecenin ilerleyen dakikalarında beyaz sanılan yalanların, siyah yalanlara dönüşünü, küçük, zararsız(!) kaçamakların, sadece çiftleri değil, arkadaşlıkları da parçalamasına ve en önemlisi ne kadar “okumuş”, “entelektüel”, “modern” olunursa olunsun, bazı önyargıların hazırlıksız yakalanıldığında toplumun ötekileştiriciliğinin neredeyse kendisi olunduğuna şahitlik ederiz. Ya da belki etmeyiz.
Dijital dünyanın bize sunduğunu sandığımız gizlilik, mahremiyet, kısa bir süre için de olsa ortadan kalktığında dünyamızın, oyun kartlarından oluşmuşçasına saniyeler içinde yıkılabileceğini sahnede görüyoruz. Ya da belki de görmüyoruz.
Başak Kıvılcım Ertanoğlu yine çok başarılı
Sinemadan tiyatroya uyarlama fikri, her ne kadar ilk anda sanki kolaylaştırıcı bir durummuş gibi gelse de, sinemanın kendine has büyüsüyle karşılaştırma riskini de beraberinde getiriyor. Ancak ben, filmin hareketli, kısmen efektli; baskın görsel yapısına karşın tiyatrodaki sadeliğini çok daha fazla beğendim. Bilineni göze sokmadan, yer yer izleyicinin hayal gücüne, ipuçlarını birleştirmesine bırakan halini.
Ayrıca filmin Türkiye uyarlamasının geçen yıl vizyona giren “Cebimdeki Yabancı” olduğunu da belirtelim.
Hikâyedeki çabalayan koca, anlayışlı baba olarak en sempatik karakter sayılabilecek Faruk Barman başta olmak üzere tüm oyunculuklar çok başarılı. Ama geçen sezon izlediğim “Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin”deki anne rolüyle zaten çokça beğendiğim ve 22. Sadri Alışık En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü alan Başak Kıvılcım Ertanoğlu yine muhteşemdi. “Mutluyduk Belki Bugüne Kadar”ın iç acıtıcı cümlesi de onun canlandırdığı karakterden geldi; “insanlar ayrılmayı öğrenmeli” (BY/HK)
Künye
Yapım: TwoTwo Prodüksiyon
Uyarlama: Kerem Pilavcı
Yönetmen: Ahmet Sami Özbudak
Işık Tasarımı: Cem Yılmazer
Kostüm-Styling: Ceylan Atınç
Sahne Tasarımı: Hande Göksan
Hareket Tasarımı: Dicle Doğan
Yemek Stilisti: İnci Bak
Müzik: Burçak Çöllü
Fotoğraflar: Hande Göksan
Asistanlar: Cansu Atılmış
Oyuncular: Canan Atalay, Başak Kıvılcım Ertanoğlu, Gökçe Eyüboğlu, Giray Altınok, Faruk Barman, Fehmi Karaarslan, Deniz Karaoğlu