Avrupa Parlamentosu’nda 10 - 11 Aralık tarihleri arasında düzenlenen “Avrupa Birliği, Türkiye, Ortadoğu ve Kürtler”, “Ortadoğu’da Kaos ve Kriz, Yeni Bölgesel Düzen ve Kürtler” başlıklı ve iki gün süren Kürt Konferansı’nın 11.’si Brüksel’de yapıldı.
Davetliler arasında Güney Afrika’dan Desmond Tutu, İran’dan Şirin Ebadi, Birleşik Krallıktan Bianca Jagger, Amerika’dan Naom Chomsky, Türkiye’den Yaşar Kemal, Vedat Türkali ve Leyla Zana bulunuyordu.
Zimmer: Kürt halkı kendi geleceğini belirlemeli
9 Aralık 2014 günü Nelson Mandela için yapılan saygı duruşuyla başlayan Konferans’ın açılış sunumunu Avrupa Parlamentosu’ndan Avrupa Birleşik Sol-İskandinav Yeşil Sol Grup Başkanı Gaby Zimmer yaptı; ve özetle “Konferansın tarihsel bir anlamı olduğunu, 11. Kez Kürtler, Kürt sivil toplum örgütleri, akademisyenler, yazarlar çizerler, gazeteciler ve diğer katılımcılarla birlikte, Kürt halkının kendi geleceğini kendisinin belirlemesini sağlamaya çalışıyoruz” dedi.
Tartışmaların her zaman özünde saygı temelinde yapıldığını ve Desmont Tutu ve Vedat Türkali’nin sağlık nedeniyle, Şirin Ebadi ve davetli diğer bazı konukların işleri nedeniyle Konferans’ta yer alamayacaklarını belirterek, Kobani’den gelen haberlere dikkat çekti. Avrupa Parlamentosu sol fraksiyonu olarak bölgede yaşananları protesto ettiklerini ve kaosa çare bulunması gerektiğini söyledi. PKK’nin terörist örgütler listesinden çıkarılması gerektiğini vurgulayan Zimmer, sonuç olarak çok hızlı bir uluslararası çözüm gerektiğinin altını özel olarak çizdi.
Öcalan’dan mesaj
Konferans İmralı F Tipi Hapishane’den Abdullah Öcalan’ın gönderdiği mesajın okunmasıyla devam etti. Mesajı İngilizce olarak emekli savcı ve Nelson Mandela’nın avukatı okudu.
Mesajında; “İki yıla yakın bir süredir büyük bir umut ve kararlılıkla yürütmüş olduğumuz demokratik çözüm ve barış sürecinin müzakere aşamasına geldiği son derece tarihsel bir süreci yaşıyoruz. Bu demokratik müzakere süreci yüzyıllık bir sorunu adil ve kalıcı bir çözüme kavuşturmakla kalmayacak aynı zamanda ortaya çıkaracağı demokratik siyasal sonuçlar itibariyle Ortadoğu barışına ve halkların demokratik ortak geleceğine büyük ir katkıyı da beraberinde getirecektir. Böylesine önemli ve anlamlı bir süreçte çözümden ve barıştan yana olan tüm demokratik kurum ve kuruluşların, demokratik sivil toplum örgütlerinin, siyasal kurumların gerek Türkiye de, gerekse de Avrupa merkezleri başta olmak üzere uluslararası alanlarda yürüteceği çalışmalar, tartışmalar, demokratik müzakere sürecine ivme kazandıracaktır” diyen Öcalan, Avrupa Parlamentosu’nda gerçekleşen bu konferansın anlamına dikkat çekti.
Öcalan mesajında şu noktalara değindi:
* Yeni dünya düzeninin başkentlerinden bakıldığında “kaos ve istikrarsızlık” olarak görünen “alt üst oluşların, mezhep ve din savaşlarının, esasen bölge halklarına dışarıdan dayatılmış düzenlemelerin tarihsel talepleri karşılamaktan uzaklaşarak tükeniyor.
* Bu alt üst oluşların halkların ortak kurucu iradesiyle yeni bir düzene doğru dönüştürülmesi söz konusu olmadıkça, kıyasıya sürüp giden mezhep ve din karşıtlıklarının müzminleşmesi ve dıştan gelen müdahalelerle derinleşebilir.
* İnsanlar ve toplumlar arası ilişkilerin dönüşmesi mutlaka bilinçli insan iradesinin örgütlü bir biçimde işlediği bir eylemsellik gerektirir
Öcalan mesajının sonunda Kobane ve Şengal’de yaşananlara dikkat çekerek Avrupa’dan beklentilerini dile getirdi: “Biz bir özgürlük ve demokrasi mücadelesi veriyoruz. İçinden geçmekte olduğumuz müzakere sürecini vardırmak istediğimiz noktanın ruhu bizatihi geliştirdiğimiz mücadelenin niteliğinde saklıdır.”
Tutu: Öcalan da Mandela gibi...
Konferans’ın programına göre Desmont Tutu bir basın açıklaması yapacaktı. Ancak, sağlık sorunları nedeniyle Konferans’a katılamadığı ve mesaj gönderdi.
Tutu katılımcılardan özür dileyerek Konferans’ı selamladı. Mesajında özetle, ırkçılığa karşı mücadelede uluslararası toplumdan çok destek gördüklerini ve bu yüzden farklı ülkelerde yürütülen mücadelelere destek vermenin, onlarla dayanışmanın ne kadar önemli olduğunun farkında olduğunu belirtti. Türkiye’deki Kürt sorunun çözümüne yardımcı olması için Tanrı’ya dua ettiğini ve başarı dilekleriyle, yakında Öcalan’ın Mandela gibi normal koşullarda görüşmelere katılmasını dilediğini belirtti.
Uzun: Bir insanlık direnişi
Konferans Oslo barış görüşmelerine katılan Kürt Ulusal Kongresi (KNK) Yürütme Konsey Üyesi Adem Uzun’un yaptığı açılış konuşmasıyla devam etti.
Uzun, bugüne kadar yapılan Kürt Konferanslarında Kürt sorunun çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi ve buna AB ülkelerinin sunabileceği katkının tartışıldığını söyledi ve devam etti: “Ancak ne yazık ki, bugüne kadar ciddi bir ilerleme kaydedilemedi. Bazı iyi gelişmeler yaşansa da, umut edilen kalıcı ve barışçıl bir çözüme hala ulaşılamadı. Yine AB ve ABD’nin yanlış yaklaşımları ve çözümsüzlük politikasına onay vermesi sonucu, Türk hükümeti radikal demokratik adımlar atma ve Kürtler ile yasal müzakereleri başlatma baskısı görmedi.”
Buldan'ın sunumu gerçekleşemedi
Programda HDP milletvekili ve İmralı heyetinde yeralan Pervin Buldan Konferans’a görüşmelerle ilgili bir rapor sunacağı belirtiliyordu. Ancak bu sunum Buldan’ın Türkiye’de hükümetle olan görüşmeleri nedeniyle gerçekleşemedi.
Konferans’ın ilk paneli Avrupa Parlamentosu Danimarka milletvekili Rina Ronja Kari’nin “Avrupa da Kürtlere yönelik politikalar” başlıklı sunumuyla devam etti.
Konuşmacıların neredeyse tümünün dile getirdiği PKK’nin terörist örgütler listesinden çıkarılması, Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması talebi öne çıktı. Ayrıca IŞİD’e karşı mücadele ve Avrupa’nın tutumu eleştirildi.
İlk oturumda Türkiye’den Vatan Gazetesi Yazarı Hüseyin Yayman “Toplum Çözüm Sürecinin Neresinde” başlıklı sunumuyla yer alırken...
Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Arzu Yılmaz da; “Ortadoğu’da Yeni Gelişmeler ve Çözüm Süreci” başlıklı sunumu yaptı.
Konferansın ilk günü ve ilk paneli soru-cevap bölümüyle sona erdi.
Bengio: Değişim barışçı değil, çatışmalarla olacak
İkinci gün iki oturuma, iki panel olarak devam eden Konferans’ın ilk panelinin moderatörlüğünü Amerika’dan ETUCC Genel Sekreteri Prof. Michael Gunter ile Türkiye’den Osman Kavala yaptı.
Panel Tel Aviv Üniversitesi’nden Prof. Ofra Bengio’nun “Ortadoğu’da Değişen Paradigmalar” başlıklı sunumuyla başladı.
Konuşmasında Bengio özetle Ortadoğu’da değişen parametrelerin başında IŞİD’in gelişi olduğunu belirtti. Libya gibi ulus devletlerin yavaş yavaş ortadan kaybolduğu bir süreç yaşandığı ve bu durumun birçok devlet dışı güçleri ortaya çıkardığını belirtti. Bölgedeki yeni aktörlerin başında da Kürtlerin ve IŞİD’in geldiğini, dünya bakımından geçmişte temel sorunun Filistin sorunu olduğunu, ancak gelinen aşamada bunun Kürt sorunuyla yer değiştirdiğini vurguladı. Ortadoğu’daki değişimin Çekoslavakya’daki gibi barışçıl olmayacağını, bir takım çatışmalarla yaşanacağını belirterek konuşmasını bitirdi.
“Batı Kürdistan, ISİS ve Esad Rejimi” başlıklı sunumuyla Ankara Üniversitesi’nden Bahar Şimşek konuşmasını Kürtçe yapacaktı ancak Avrupa Parlamentosu’nda henüz Kürtçe simültane çeviri sistemi olmadığı için Türkçe sunum yaptı.
Ceballos: Ortadoğu'da güvenlik, istikrar ve refah olmalı
Panelistin üçüncü konuşmacısı, Bodil Ceballos Avrupa Parlamentosu adına “Ortadoğu ve Kürdistan da Avrupa Politikaları” başlıklı sunumu yaptı.
Konuşmasında özetle; barışın kendi kendine gelmeyeceğini, dünyada yaşanan örneklere bakıldığında bu işin ne kadar zor ve çetrefilli olduğunu, barış mücadelesinde kadınların rolüne özel bir vurgu yaparak Ortadoğu da yaşananlara dikkat çekti. Barışın teşhisi için 2013’de AB’nin yüzde 22’lik bir fon ayırdığını ve bunun daha fazla arttırılabileceğini belirterek sözlerini bitirdi.
Geerdink: Avrupa’nın güven verme sorumluluğu
Hollandalı gazeteci Freederike Geerdink, Diyarbakır’da gazetecilik yaptığını belirterek sözlerine başladı. Bölgede yaşananlardan bir tablo çizdi. Avrupa’nın bir güven vermek gibi sorumluluğu olduğunu, bunu da öncelikle PKK’yi terör örgütleri listesinden çıkarması gerektiğini belirttiği konuşmasında Türkiye’de tüm gazeteciler gibi basın özgürlüğünden muzdarip olduğunu söyledi.
Panel Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Abbas Vali’nin “Irak Krizi, IŞİD ve Kürdistan Bölgesi” başlıklı sunumuyla devam etti.
Muslim: Zafer insani değerlerin olacaktır!
İlk panelin son konuşmacısı ise PYD Eş Başkanı Salih Muslim oldu. Muslim “Kürt Milleti ve Etnik, Mezhepçi Çözümler” başlıklı bir konuşma yaptı. Tüm özgürlük ve insan hakları savunucularını selamlayarak ve Avrupa Parlamentosu’na böyle bir Konferans’a ev sahipliği yaptığı için teşekkür ederek konuşmasına başladı. Mezopotamya da Süryaniler, Ermeniler, Araplar ve Kürtlerin binlerce yıldır kardeşçe yaşadığını. Bunun bir demokrasi olduğunu, hiç bir zaman kendi aralarında bir soykırım yaşanmadığını her şeyin Osmanlının istilasıyla ve 20. Yüzyılda Avrupa’da ulus devlet anlayışının ortaya çıkmasıyla başladığını belirtti. Tarihi bir özetin ardından bölgede yaşanan IŞİD katliamları ve direnişlerini anlatan Muslim, dayanışmanın önemini ve Avrupa toplumundan beklentilerini dile getirdi. IŞİD’in elinde ağır silahların olması ve yürüyen savaşta kendilerinin sadece ve sadece Kürt halkının olanaklarıyla direndiklerini, bu savaşı kendi olanaklarıyla yürüttüklerini belirten Muslim, uluslararası toplumun sadece Bağdadi ve Şişhani’yi cezalandırılmasını istemesinin eksik olacağını, bu savaşta insanlık suçu işleyen tüm kişi ve devletlerin uluslararası bir mahkeme ya da komisyon kurularak yargılanıp hapsedilmeleri gerektiğini belirtti. Ve sözlerini 1 Ekim direnişinin uluslararası direniş günü olarak ilan edilmesini önererek bitirdi.
Bölüm sonunda katılımcıların sorularına yer verildi. Sorular genellikle Salih Muslim ve Türkiye’den katılımcılara yöneltildi. Ve barış annesi Sultan ana, bu bölümde duygularını ifade eden kısa bir konuşma yaptı.
Konferansın öğlenden sonraki ikinci panelinin moderatörlüğünü Türkiye’den Gazeteci Aslı Aydıntaşbaş ve Almanya’dan Jürgen Klute yaptı.
Almanya Siyasal Bilimler Vakfından Dr. Phil. Günter Seufert “Türkiye-AB İlişkileri ve Kürt Meselesi”; Fransa’dan Paris Davası Avukatlarından Mc Antoine Comte, “İki Yıl Önce, Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez: Paris Cinayeti”; Türkiye’den Şirin Payzın “Radikal İslam ve Orta Doğu”; Kürt Kadın Hareketinden Gönül Kaya “Kadın Bakış Açısıyla Krizin Çözümü ve Perspektifler”; Amerikan Kuruluş Enstitüsü'nden Dr. Michael Rubin “Batının Yaklaşımı ve Güçlükler”; ve son olarak HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın “Birbirine Bağlı Yeni bir Demokratik Türkiye’ye Kürtlerin Katkısı” sunumlarıyla Konferans sona erdi.
Küçük bir not: Brüksel’e gitmişken meşhur Büyük Pazar Meydanı’na bakan ve Karl Marx’ın Bürüksel’e ilk geldiğinde kaldığı oteli görmek istedim. Otelin cafe olarak kullanılan bölümde izin alarak Marx için ayrılan bölümün fotoğrafını çektim.
* Füsun Erdoğan, Brüksel, 12 Aralık 2014