Başlığı gördünüz, Avataria’ya dair bir şeyler okumak amacıyla buraya geldiniz biliyorum. Ama biraz sabredin, derdimi iki küçük paragrafta anlatıp beklediğiniz yere geleceğim. Ama eminim, benimle bu yolu yürüdüğünüzde beklediğiniz noktada algınız bir miktar da olsa değişecektir.
İstanbul’da, Göksu Evleri adında bir sitede çalışıyorum. Anadoluhisarı’nda, villaların çoğunlukta olduğu bir yer burası. Etrafta sürekli topluca köpekleri gezdiren, onların ihtiyaçlarını halletmesi için tutulan görevlilere rastlıyorum burada. Bana hep ters gelmiştir bu.
Köpekleri, daha doğrusu evcil hayvanları çok sevmeme rağmen evime hiç almadım yalnız yaşadığım bunca zaman boyunca. Çünkü kendim gezdiremeyeceğim, evde olmadığımda bakımıyla ilgilenemeyeceğim için hep mesafeli durmuşumdur. O da can, evde yapayalnız kalması ya da dergi bitirmek için iki gün eve uğramadığımda can çekişmesi hiç de kabul edilebilir bir şey değil.
Çocuk yetiştirmek, köpek gezdirmekten çok daha karmaşık ve meşakkatli bir iş elbet. Ölçeğini tahmin bile edemem şu anda. Ama sadece kolaylık ve güzelliklerinde yanında olup zorluklarını başkasının (ya da başka bir şeyin) kollarına bırakarak çözmeye çalışan ebeveynleri de anlamıyorum.
Çocuk sahibi olamadan atıp tutması daha da kolaydır elbet. Ama yine de çocuğun sorusuyla, merakıyla, akşam masalıyla, derdiyle, gününü anlatma isteğiyle ilgilenmek bir ebeveynlin görevi değildir de nedir?
Bu görev, ne zamandan beri parlak bir ekranın, oradaki Avataria gibi platformların ve o platformun ötesindeki tehlikelerin görevi oldu ki?
Gelelim Avataria’ya, yani şu dönemin popüler korku platformuna. Bilmiyor olmanız mümkün bu arada, bianet’ten bana seslenilmeden önce ben de olayın ortasında değildim.
Avataria, Facebook’ta oynanan bir oyun. Ama ejderhalara karşı savaşıp büyülerle ortalığı yıktığınız oyunların aksine arkadaşlıkla, partiyle, birlikte vakit geçirmekle, chat yapmakla seviye atlanılan bir oyun.
Bir “prestij” oyunu, bizlerin MMO oyun kültüründe “kozmetik” olarak nitelendirdiği şeylere odaklanan bir oyun. Eve özel partilere gidildiği, orada bir anda işin sanal seks ve çocuk istismarına döndüğü bir platform.
Konu çocuk istismarı oldu mu konunun çok boyutlu ve farklı katmanlardan oluşan bir bubi tuzağı olduğunu hatırlamak lazım aslında. Bu kademelerin hepsini birden derlemeye burada yerim olmadığından benim amacım mümkün olduğunca çocuğu bu dünyaya hazırlayan ve dünyadan aldığı uyarıcılarla geri dönüşü sunduğunda doğruyla yanlışı ayırt ettiren “ebeveyn”ler kısmını incelemek olacak.
Evet, Avataria’yı korkutucu kılan şey alenen çocuk istismarı. Ama acıyla karışık belirtmem lazım, bu istismar kapısını sonuna dek açanların başında o çocukların ebeveynleri geliyor. Sinirlenmeyin hemen, kavga çıkarmak değil niyetim. İzin verin, açıklayayım.
Facebook’un üyelik yaşı 13’tür. “Kim dikkat ediyor ki?” demeyin. Bunu diyemezsiniz, aynı önermeyi alkole, sigaraya, cinsel birlikteliğe, cana kastetmeye, zenginden çalmaya, hiçbir şeye uygulamıyorken burada kaçamak bir tavır sergileyemezsiniz.
Bu, bir kural.
Oradaki “Kabul Ediyorum” butonu, bu konudaki teminatınız. Nasıl ki sinema filmlerinin yaşı var, alkol içmenin yaşı var, sigara satın almanın yaşı var, internette bir şeyler yapmanın da yaşı var.
Çocuğunuz bunların ne demek olduğunu bilmiyor mu? O zaman üzgünüm, pek işe yarar bir ebeveyn değilsiniz. Çünkü 13 yaşına kadar bir çocuğun dilekçe yazmayı, ufaktan hukuk lisanına aşina olması gerekli.
Kanıtı? Ben biliyordum, hem de köhne bir devlet okulunda okurken. Özel hiçbir muameleye sahip olmadan, sadece düzgün ebeveynler tarafından yetiştirilmenin lütfu herhalde bu.
Sanal dünyanın denetimlerinin otokontrole bağlı olması kimilerini rahatsız ediyor herhalde. Ama sanal dünyanın üretim ve tüketiminin kişinin özel alanına girdiği de bir gerçek. Yani orada, normal dünyada olduğu kadar yalnızsınız.
Sokağa çıktığınızı düşünün, kafanıza esip birkaç sokak yürüdüğünüzü. Yanınızda her daim gezen birisini ve onun gözlerini mi ensenizde hissetmek istersiniz? Hayır tabii ki, o nedenle sanal dünyada da denetim kişinin kontrolündedir, böyle de olmalıdır zaten. Yanınızda birinin kontrolüyle ya da açılan webcam’in yaşınızı teyit etmesiyle çözülecek problemler değil bunlar.
İnsanın özeline, kişisel alanına yapılan tacizin daniskasıdır bu da nihayetinde. Yaşamın “sanal”lığı onu daha az değerli ya da umursanmaz yapmaz. Daha hafif ya da değersiz değildir, daha farklıdır sadece.
Ama aynı hak ve özgürlüklere sahip olmalıdır birey. Tam da bu nedenle ebeveyn hem en büyük sorumlulardan biri, hem de kol mesafesinde duran kontrol mekanizması olmalıdır.
Çocuğun bu dünyayı tüketirken sahip olması gereken bir koruma seviyesi vardır ve bunu hazır edip etmediğini anlamak hayatındaki uzmanlar kadar ebeveynlerin de sorumluluğudur.
Gerekirse bu çaprazlamaları yapmak, doğru kişilerden doğru eğitimleri talep etmek, çocuğunun cinsel eğitim ya da medya tüketimi konusunda yeterli olgunluğa erişip erişmediğini kontrol etmek ailenin değil de kimin görevidir ki?
Bianet’te dijital medya tüketimine dair yazdığım her yazıda az çok aynı şeylerden bahsediyorum. Kendimi tekrar ediyor gibi görünüyorsam affola.
Oyunların birer araç olduğunu, onu kullanan kişilerin çirkinliğinin ve denetimden yoksun ebeveynlerin asıl problem olduğunu 2012’de dillendirdim ve benzer bir örnekle karşınıza çıkacağım izninizle.
Evet, parkta çocuğunun kiminle konuştuğunu takip eden ebeveynin eve geldiğinde internette de çocuğunun kiminle neyi ve nasıl konuştuğunu bir şekilde takip etmesi gerekli. Çocuğu bilgisayarın başına oturtup sonrasında onları unutmaya hakkı yok hiçbir ebeveynin.
Çünkü internet ya da sanal dünya aynı gerçek dünya gibi: Sınırları geniş, orada ne döndüğünü bilmiyorsanız korkutucu, yanlış yola sapması çok kolay. Tabii başında durarak, yasaklar tanıyarak, onu ve yaşadıklarını dinlerken onu tersleyerek kontrol etmemelisiniz çocuğunuzu.
Onun açılmasını bekleyerek, doğruyu ve yanlışı deneyimler üzerinden anlatarak, heyecanını onunla paylaşarak, yaşına uygun ve anlaşılabilir benzetmelerle hem onun ufkunu açıp hem de konuyu anlamasını sağlayarak.
Kısacası doğru bir iletişim kanalı oluşturarak çocuğunuzu bu dünyada sadece bir miktar yönlendirebilirsiniz. Çünkü sanal dünya da gerçeği gibi, sizin zorla kontrol edemeyeceğiniz ve çocuğunuzun bir şekilde kendi yolunu bulacağı bir toprak. Onu ne kadar korumak isteseniz de düşecek, dizini yaracak, kavga edecek, kırılacak, üzülecektir.
Gerçeğinde nasıl yanındaysanız, sanalında da öyle olmalısınız ve en önemlisi bunu tek başınıza değil de uzmanların, okul eğitiminin, erken yaşta alınan cinsellik dersinin de yanınızda olduğunu bilerek yapmalısınız.
Avataria tehlikeli bir platform, evet. Dokuz yaşındaki yeğeni üzerinden konuyu anlatan Ekşi Sözlük yazısı oldukça dramatik ve gerçekten çok da uzak değil.
Ama neyi, yabancılarla ne kadar konuşacağını bir çocuğa öğretmek ebeveynlerinin görevi. Çocuğunun odasında ne yaptığını az çok takip etmek ebeveynin görevi.
Çocuk yetiştirmek gelmiş geçmiş en önemli sorumluluk kalemlerinden biridir bana kalırsa. Bir insana, kendince şekillenirken maksimum katkıyı yapabilmek hem ulvi, hem de değerli bir süreç.
Bu süreci evcil hayvan yetiştirmekle eş tutmayı da aklımdan bile geçirmem. Benim içerlediğim şey, bunu yapan ve çocuk yetiştirmeyi hayatını tıkayan bir tıkaç olarak gören insanlar.
Malumunuz, çocuklarını bilgisayar başına oturtup hayatını yaşamayı tercih eden ne komşular, ne teyzeler, ne kuzenler gelip geçmiştir hayatınızdan kim bilir.
Böyle zamanlarda sorumlunun kim olduğunu, daha doğrusu bu kadar geniş perspektifli bir konuda sorumlunun sadece kim “olmadığını” hatırlamak önemli diyebilirim.
Hayatının bir kısmını başkalarına emanet edip sonrasında sual sormamak ancak evcil hayvanlara yapılır. İş geleceğimiz oldu mu, biraz daha hassas olsak doğru bir adım atmış oluruz işte. (SK/HK)