Fotoğraf: Özge Elif Kızı - AA
Depremin en çok etkilediği ilçelerden biri de Hatay'ın Samandağ ilçesi oldu. Farklı kültürden ve inançtan halkların barış içinde yaşadığı ilçede yüzlerce bina yıkıldı. İlçeye bağlı Ataköy'de yaşayan Kiraz Ailesi depremde en az sekiz canını kaybetti. Defne'de ikamet eden annesi ile teyzesini, halasını, eniştesini toprağa veren sosyal bilgiler ve çocuk gelişim öğretmeni Hüda Kiraz, "Sürekli artçılar oluyor. Eve girmemiz imkânsız" diyor.
İskenderun'daki çadır kentten çıktıktan sonra Samandağ'a doğru hareket ediyoruz. Yaklaşık bir saatlik yolculuktan sonra Defne ilçesinin girişindeki bir marketin orada kısa bir yemek molası veriyoruz. Sigara almak için uğradığımız marketin yanındaki, arkasındaki binalarda depremin derin izleri var. Markette duvar çatlakları dışında görünürde fazla bir hasar yok ama raflar devrilmiş, ürünlerin çoğu yerde.
Ayaküstü karnımızı doyurduktan sonra Antakya-Samandağ yolu üzerinden devam ediyoruz. Yol boyunca her yer yıkıntıyla dolu. Yolun bazı noktaları göçmüş, yüksek gerilim hatlarını taşıyan direkler yıkılmış. Cadde üzerindeki dört beş katlı evlerin pek çoğu yana, arkaya doğru yatmış. Kimisi tamamen çökmüş. Antakya-Samandağ arasındaki çeşitli mevkilerde anayolun iç kısmına kurdukları çadırlarda insanlar yaşama mücadelesi veriyor.
Nihayet Ataköy'den Samandağ'a giriyoruz. Akdeniz'in kıyısında uzun bir sahili olan 124 bin nüfuslu Samandağ; Hatay'da çeşitli kültürlerin yaşadığı önemli ilçelerden biri. Arap Alevileri, Ortodoks ve Katolik Hristiyanlar, Ermeniler, Sünnîler kendi inançlarıyla, dilleriyle, kültürleriyle yüz yıllar boyu barış içinde yaşıyor bu ilçede. Türkiye'nin tek Ermeni köyü Vakıflı, Samandağ'a bağlı. Farklı köylerdeki, mahallelerdeki insanlardan aldığımız bilgilere göre burada yaşayan halklar birbirlerinin bayramlarında, özel günlerinde hep bir arada.
Ailede en az sekiz can kaybı var
Samandağ'daki ilk durağımız Ataköy'deki Kiraz Ailesinin çadırı oluyor. Büyük bir bahçe içinde bağımsız birimlerde kayınvalide, elti, görümce; bir arada yaşayan Kiraz Ailesi depremde en az sekiz canını kaybetmiş. Aileye ait evlerden biri hasarsız, diğeri ağır hasarlı olarak tespit edilmiş. Yemek pişirmek, tuvalet ve yıkanma gibi zorunlu ihtiyaçlar için evlerine girip çıkan aile tedirgin.
Ailenin ilkokul çağında iki oğlu var. Baba öğretmen. Sosyal Bilgiler ve Çocuk Gelişim öğretmeni anne Hüda Kiraz ise atanmayı bekliyor. Aile aynı zamanda evlerinin bitişiğinde kendilerine ait tarlada çiftçilik yapıyor; zeytin ve sebze yetiştiriyor. Kirazlar, evlerinin bahçesine kurdukları çadırlarda büyükbaba, kayınvalide, elti, görümce; geniş aile olarak 20 kişi kalıyor.
Depremde Hüda Kiraz, Defne'de ikamet eden 60 yaşındaki annesi ile teyzesini, halasını, eniştesini, iki kuzenini ve babasının kuzenlerini kaybetmiş. Kiraz, "Annemlerin Defne'deki evi üç katlıydı. Birinci kat zemine gömüldü. Daha doğrusu ikinci kat birinci kat hâline geldi. Annemi o evde kaybettik. Depremin olduğu anlar, çocuklarımın çığlığı, annemin ölümü... Yaşadığımız acı, travma dinecek gibi değil" diyor.
Ağır hasarlı raporu sorunlu
Deprem, çadırda yaşamanın yarattığı güçlükler, çocukların içinde bulunduğu psikoloji aileyi derinden sarsmış. Geleceğe dair şu an hiçbir şeyin belli olmadığını, yaşamlarına nasıl devam edeceklerini bilmediklerini belirten Kiraz, yıkımın yarattığı travma, artçıların verdiği korku nedeniyle evde yaşamalarının mümkün olmadığını söylüyor. "Kahramanmaraş ve Defne depremlerinden sonra kayınvalidemin iki katlı evine ağır hasarlı raporu verildi. Ancak görünürde evin sadece bir kısmı hasarlı" diyen Hüda Kiraz, hasar tespiti için resmî kurumlardan gelen mühendislerin kayınvalidesinin evi için yazdığı ağır hasarlı raporunun kendilerinde büyük bir soru işareti yarattığını ifade ediyor:
"Tekrar bir ev yapmak kolay değil. Evlerimizin doğru dürüst kontrol edilmeden yıkılmasını istemeyiz, ama bir yandan da resmiyette ağır hasarlı tespit edildiği için güvenli olmadığına dair endişemiz var. Arada kaldık... O yüzden eşim annesinin evine verilen ağır hasarlı raporuna itiraz etti. Evin tekrar kontrol edilmesini istiyoruz. İmkânlarımız elverirse sağlam veya oturulabilir olup olmadığına kendimiz de baktıracağız. Çünkü resmî kurumlardan gelen mühendisler hızlı bir şekilde dışarıdan bakarak rapor yazıyor. Ama kendimiz kontrol ettirirsek en azından binadan karot örneği alınıp incelenecek. Ancak bundan sonra evin durumu hakkında emin olabiliriz."
*Hüda Kiraz'ın kayınvalidesinin evi.
Hatay'ın Samandağ ilçesine bağlı Ataköy'de resmî kayıtlara göre bin 196 kişi yaşıyordu. Köydeki iki ya da üç katlı evler büyük bahçeler içinde. Depremin yaşandığı diğer illerde olduğu gibi Ataköy Mahallesi'nde de zarurî ihtiyaçların karşılanamaması nedeniyle depremin ilk günlerinde başka illere gidenler olmuş ancak çadır bularak geçici barınma sorununu çözenler geri dönmeye başlamış.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremin etkilediği 13 ilde evi ağır ve orta hasar alan depremzedeler için dağın eteklerinde yeni yerleşim alanları açarak bir yıl içinde iki yıl ön ödemesiz, 20 yıl borçlanma "yoluyla" konut yapılacağını açıklamıştı. Bu konutlardan ve verilecek krediden ise sadece tapusu bulunan ve depremden önce Doğal Afet Sigortalar Kurumu (DASK) sigortasını yaptırmış olan depremzedeler yararlanabilecek.
"Buradan gitmek istemiyoruz"
Kiraz'a yaşadıkları "Ataköy'den gitmeyi hiç düşündünüz mü?" diye soruyorum. Kendinden emin bir ses tonuyla "Toprağımızı bırakmak istemiyoruz. Annemi, teyzemi, halamı kaybettim ben. Onların mezarları burada. Yasımızı bile tutamadık daha. Burayı nasıl bırakıp gidelim? Bizler bırakıp gidersek burada kim kalacak? Buranın toprağına, havasına alışmışız. Ne apartmanda ne de TOKİ konutlarında yaşayabiliriz" diyor.
Kiraz, devlet yetkililerinin kuracağı yeni yerleşim yerlerinden bir konut istemediklerini, kendi tapulu yerlerindeki hasar alan veya yıkılan binalarını yeniden yapmak veya güçlendirmek için devletten destek beklediklerini söylerken şu notu düşüyor:
"Şu an zaten evlerimizin yıkılıp yeniden yapılması mümkün değil. Çünkü hâlâ büyük artçılar oluyor. Kardeşim jeoloji mühendisi. Hem o hem de uzmanlar artçıların en az bir yıl süreceğini söylüyor. Artçılar durmadan devam ederken nasıl sağlam bir bina yapılabilir? Kayınvalidemin evi ağır hasarlı gösterildiği için 'Bugün binanızı yıkıyoruz' deseler, eşyalarımızı koyacak yerimiz yok. Öyle görünüyor ki birkaç yıl bu şekilde yaşayacağız. Bunun için de acilen konteyner eve ihtiyacımız var."
Depremzede Kiraz, Defne'deki evi çökünce babasını yanına almış. Çöken evin çatı malzemesinden babaları için konteyner benzeri bir yaşam alanı yapmaya çalışıyorlar. Çünkü diyor, Kiraz, "Çadır koşulları çok zor. Hem babamın orada hayvanları var. Ekip biçiyor. Evi, yaşamı, her şeyi Defne'de... Her gün Ataköy'e gelip gitmek zorunda kalıyor. Artık mazot yetişmiyor."
*Hüda Kiraz'ın babasının evi.
Aile çocuklar için psikolojik destek talep ediyor
Kiraz, en çok da çocuklarından endişeli. Hem kendi hem de eltisi ve görümcesinin çocuklarıyla birlikte Kiraz Ailesinin bahçesindeki çadırlarda altı çocuk yaşıyor. "Depremde çocuklarımızın psikolojisi bozuldu" diyen Kiraz şunları söylüyor:
"Çocuklarımız artçılar olduğunda hemen yanımıza koşarak bizi koruyacaklarını düşünüyor. Bu duygularının olması iyi belki ama her biri daha ilkokul, ortaokul çağında. Depremi unutmak mümkün olmasa da travmayı dindirecek bir psikolojik desteğe ihtiyaç var. Mesela okulun ne zaman açılacağını soruyorlar. Eğer mahallemizde bir psikolojik destek merkezi ve bir sahra okulu olsa belki toparlanabilirler. Zaten eşim de öğretmen ben de öğretmenim. Biz eğitime sadece ders açısından bakmıyoruz. Çocukların bir arada olması, sosyalleşmeleri çok önemli."
Samandağ'da bir öğle vakti uğradığımız Kiraz Ailesinin yanından ayrıldıktan sonra yol güzergâhında seraların içinde yaşayan ailelere rastlıyoruz...
Depremden sonra yapılan hasar tespitleri yetersizDeprem bölgesinde binalara yapılan hasar tespitlerine insanlar güvenmiyor. Bu yüzden itiraz seçeneği bulunanlar e-devlet üzerinden, e-devlet uygulamasında itiraz butonunu göremeyenler ise kaymakamlıklara itiraz dilekçesi vererek binalarının tekrar kontrol edilmesini talep ediyor. Hasar tespitine itiraz süresi ise tespit raporu düzenlemesinden sonraki 30 günle sınırlı. Depremin başından beri İskenderun, Samandağ, Pazarcık, İslâhiye gibi ilçelerde bulunan avukat Yağız Timoçin, depremzedelerin hasar tespitine itirazının arttığını söylüyor. Normal süreçte bir bina ağır hasarlı bile olsa binadan karot örneği alınması gerekiyor. Binanın fotoğrafları da çekilip binadan alınan karot örnekleri laboratuvara gönderilerek yapılan incelemeden sonra bina hakkında nihai karara varılıyor. Depremin etkilediği illerde ise hasar tespit süreci bu aşamalardan geçmeden yürüyor. Hasar tespitlerinin hıza kurban edilerek hatalı yapıldığını, binaların sadece gözle kontrol edildiğini vurgulayan Timoçin, konuyu şu örnekle açıklıyor: "Diyelim 130 haneli bir köy... Büyük bir çoğunluğu ağır hasarlı, sekiz ev de az hasarlı. Ama o evlere de ağır hasarlı raporu verme eğilimi var. Bir bina gerçekten ağır hasarlıysa, o binanın az hasarlı tespit edilmesi bir istisnayken, az ya da orta hasarlı binaların ağır hasarlı tespit edilmesi genel bir durum hâline geldi. Bir evin yanındaki evlerin durumu neyse genelde o binaya da aynı tespit yapılıyor." Karot alınmaması delilin olmaması demekPazarcık, Elbistan ve Defne merkezli depremlerde on binlerce insan öldü, on binlerce insan yaralandı. Depremde kedi, köpek gibi kaç hayvanın öldüğüne ilişkin bir veri bulunmazken; milyonlarca insan da evini barkını, eşyasını, arabasını kaybetti.
"Ölümlerin, yaralanmaların olduğu binalar için savcılık süreci daha da kritik. Belki müteahhitler, projede imzası olanlar, kontrol edenler, oturma ruhsatı verenler hakkında olası kastla insan öldürme suçu çıkacak oradan. Bu kadar ağır bir suçtan bahsederken çoğu noktada moloz kaldırma işleminin doğrudan yapılması büyük bir sorun. Normalde resen soruşturması başlatması gereken savcılık diyelim ki bir suç duyurusunu kabul ederek soruşturma açacak ama o aşama gelene kadar yıkılan binadan karot örneği alınmamış ya da binaya ağır hasarlı raporu verilmişse bina çoktan yıkılmış olacak. Yargı süreci ancak bu deliller toplanabilirse doğru bir şekilde ilerler." | |
TIKLAYIN - "Kızını, torunlarını, damadını kaybeden annem artık konuşamıyor"
TIKLAYIN - İskenderunlu depremzede: İhtiyaçlarımızı artık devlet karşılamalı
YARIN: Depremzede ailelerin serada yaşam mücadelesi
(SE/AÖ)