Ernesto Laclau'nun "hakiki sol bu" diyerek "kutsadığı" Kirchner iktidarının heybesinden çıka çıka ilkel bir "anti-terör" yasası çıktı. Geçtiğimiz yılın son günlerinde hızla onaylanan yeni yasa gerekçesi çok açık olmamakla birlikte, diğer ülkelerdeki muadilleri gibi her tür anti demokratik uygulamaya müsait bir zemin sunuyor. Yasa hükümet taraftarı olan "sol" kesimlerde dahil olmak üzere demokrat kamu oyunda tepkiyle karşılandı.
Bir süredir hükümetin yan kuruluşu gibi faaliyet gösteren Plaza de Mayo Anneleri de bunların arasında yer alıyor. Oldubittiye getirilen yasanın, Başkan Cristina Kirchner tarafından veto edilmesi isteğiyle, Casa Rosada önünde bir protesto gösterisi gerçekleştirildi. Fakat Kirchner oralı dahi olmadı.
Yeni yasayı henüz kamuoyu önünde savunan olmasa da eleştiriler bol. Eyalet parlamenteri Alicia Gutierrez, yasayı Arjantin'de 1902 de çıkarılan "Cane Yasası"na benzetiyor.
Cane Yasası 1910'da yapılan "Direniş Yasası"yla tamamlanmış. Her iki kanun da o dönem anarşist ve sosyalist işçilerin toplu tutuklanmalarına ve katledilmelerine yol açmış. Gutierrez yine çeşitli örnekler vererek yasayı, son diktatörlük döneminde (1976-1983) devlet terörünü meşrulaştırmak için çıkarılan çeşitli yasalara benzetiyor.
Bu eleştirilere Yargıtay üyesi Raul Zafforani de "Bu yasayla herhangi bir protesto, gazetecilik faaliyeti de pekâlâ 'terör' kapsamına alınabilir" diyerek destek çıkıyor.
"Ulusal egemenliğe zarar verme" ve "başka kişilerin haklarını ihlal" gibi muğlâk tanımlamalara yaslanmak olsa olsa her şeyi kolayca "terör" torbasına doldurmaya yol açar diyor. Ayrıca yasayı toplumsal muhalefete dönük bir tehdit ve şantaj olarak yorumluyor.
Son bir iki yıl içerisinde Arjantin'de hayat pahalılığı ve enflasyon oranları bir hayli yükseldi. Hükümetin sosyal yardım politikalarının bu işe ilaç olma olasılığı yok. Her gün onlarca gösteriye sahne olan özellikle Buenos Aires sokakları çatışmalara gebe. Polisin farklı eyaletlerde direnişçilere dönük eylemlerinde öldürmeye kadar varan tavır sergiliyor.
Ulusal hükümet bir süredir özellikle sendikal hareketi kriminalize etme eğiliminde. Bu doğrultuda tanınmış bazı solcu sendikacıları hapse göndermekten de yüksünmüyor. Devlet bu yeni yasayla baskıcı faşizan uygulamalarına meşru zemin bulma arayışında.
Cuntacılarını yargılama konusunda hani neredeyse dünyaya örnek olan Kirchner hükümetinin, cuntacıların yasalarına sarılması ise tarihin ayrı bir cilvesi olsa gerek.
Rosario'da Üç Devrimci Öldürüldü
Rosario kentinde, yılın ilk günü Dario Santillan Halk Cephesi (FPDS) üyesi Jonathan Brasante (17), Claudio Suarez (19), Adrian Leonel Rodriguez (21) kimliği belirsiz kişiler tarafından öldürüldü. Saldırının mafya tarafından gerçekleştirildiği öne sürülüyor. Yine tetikçilerin ve azmettiricilerin karanlıkta kalacağı türden bir katliama benziyor.
Dario Santillan Halk Cephesi adını 2002 de devlet tarafından öldürülen bir militandan alıyor. 2004 te kurulan Cephe, Arjantin'deki yaygın halk hareketlerinden biri. Birçok yaklaşımın sentezinden oluşan anlayışlarını, anti-emperyalist, anti-kapitalist ve erkek egemenliği karşıtı olarak tanımlıyorlar. (AS/HK)