Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun yazdığı, Berfin Zenderlioğlu’nun yönettiği, Hamdi Alp, İbrahim Halaçoğlu, Meltem Yılmazkaya, Onur Berk Arslanoğlu ve Pınar Yıldırım’ın oynadığı “Sevmekten Öldü Desinler” Kadıköy Emek Sahnesi tarafından sahneleniyor.
Yeşilçam filmlerine selam
İstanbul’un bir kenar mahallesi, hani şu İstanbul olduğu halde İstanbul kabul edilmeyen yerlerinden.
Gönül Işıklı; mahallenin kızı, Mustafa’yı seviyor, Mustafa da onu. Fakir çiftin günleri kaçamak buluşmalarla geçiyor. Etrafta hep bir Sevda var. Hem sadece hissedilen değil, gerçek olan da; komşu kızı zengin Sevda.
Gönül’ün sesi güzel, yanık yanık; Sibel Can olmak istiyor. Zaten okul sonrası tekstilde çalışan Gönül, okulu bırakıyor, sonra evden kaçıp Hidayet Abla’nın uzun zaman önce bahsettiği Neon Pavyon’a gidiyor.
Mustafa geride kalıyor, Gönül’ün de yüreği. Elbette bu senaryoda bir de pavyon sahibi olmalı; Hamdi abi. Onun da gönlü Gönül’e kayıyor haliyle. Ve genelde bu senaryolarda olmayan; kalıbına, kabuğuna sığmayan Ahmet’in Leyla’ya dönüşü…
Masal gibi anlatılan anti-melodram
Sahnede “kenar mahalle güzeli” Gönül Işıklı’nın mahalleden başlayıp, Neon Pavyon’a, oradan Işıklı Pavyon’a giden ünlü olamama hikâyesini izliyoruz. Onunla beraber çevresinden dört karakteri de. Oyun Yeşilçam filmlerini aratmayacak arabesk tarzı ile başlayıp, dram desen dram değil, komedi desen tam değil, başka türlü bir şey; anti-melodram ve kendi dedikleri gibi arabesk müzikli oyun!
Bir arabesk filminin tüm unsurları var; ünlü olmak/ şarkıcı olmak için evden kaçan fakir genç kız, onu seven fakir delikanlı, fakir delikanlıyı seven zengin kız. Fakir şarkıcı kızı seven pavyon sahibi. Hepsi de çok bildik bir hikâyenin parçaları.
Oyundaki şarkı oyunun da ruhunu anlatıyor, ne de olsa arabesk; “Çözmeye talip değiliz, gel beraber ağlayalım”. Oyun 1970 ve 1980’lerin yanık arabesk müziklerine kimi zaman alıntılar, kimi zaman göndermekler yaparak, doğrudan Müslüm, Orhan, Ferdi babaların adını da anarak saygısını sunuyor.
Oyuncuların oyuncu olduklarını anımsatarak, doğrudan seyirciyle konuşarak, rolleri, hikâye ve hikâyedeki kimi “yanlışlar” üzerine de seyirciyle sohbet ederek kendi özgün biçimini yaratan bir oyun “Sevmekten Öldü Desinler”. Kimi zaman sahneyi tekrar ederek, dert yanarak, söylenerek oynadıkları bir oyun. Hele ki o flashbackler, gerçekten çok eğlenceliydi.
Ekip başarısı
“Sevmekten Öldü Desinler”in yazarı Murat Mahmutyazıcıoğlu’nu “Sen İstanbul’dan Daha Güzelsin”den tanıyoruz. Kendine özgü, dramı mizaha çevirebilme, ağlarken güldürebilme yeteneğini zaten biliyoruz. Yönetmen Berfin Zenderlioğlu ise oyuna kendi rengini vermeyi başarıp, büyük bir enerji katmış. Pınar Yıldırım gönlü şarkıcılıkta Gönül’de, Onur Berk Arslanoğlu kendini jön sanan Mustafa’da, Hamdi Alp Anadolu’nun bağrından kopup gelmiş pavyon sahibi Hamdi’de, İbrahim Halaçoğlu, kabuğunu değiştirip, Ahmet olmaktan vazgeçen Leyla’da ve elbette Meltem Yılmazkaya Mustafa’ya âşık, kendine âşık ettirmeye çalışan mahallenin zengini Sevda’da çok etkileyici bir performans sergiliyorlar. Hepsinin sesleri çok iyi, şarkılara kendilerini de katarak yorumluyorlar.
Çok keyifli, enerjik, içinizi ısıtan bir oyun “Sevmekten Öldü Desinler”...
Hala içimden Sevda’nın şarkısı geçiyor:
“Sevda, Sevda, Sevda,
Sevda, Sevda, Sevda,
Ağzına yakışacak alışacan, acımıcak” (BY/HK)
Künye
Yazan: Murat Mahmutyazıcıoğlu
Yöneten: Berfin Zenderlioğlu
Dramaturg: Nesrin Karadağ
Müzik: Burçak Çöllü
Koreografi: Senem Oluz
Kostüm Tasarımı: Çağla Yıldırım
Dekor Tasarımı: Berfin Zenderlioğlu
Işık Tasarımı: Alev Topal
Dekor Uygulama: Serkan Kavurt
Reji Asistanları: Ali Doğan, Anıl Can Beydilli, Dilan Başarır, Zeynep Şişmanoğlu
Oynayanlar: Hamdi Alp, İbrahim Halaçoğlu, Meltem Yılmazkaya, Onur Berk Arslanoğlu, Pınar Yıldırım