Kadıköy'ün Kozyatağı semtinin en işlek bölgesinde, E5 karayolunun Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne bağlandığı noktada alışveriş merkezleri, yüksek plazalar ve otellerin arasında adeta görünmez kalan bir yaşam alanı bulunuyor. İstanbul'un neredeyse tüm mutfaklarını besleyen iki büyük halinden birisi olan Kozyatağı Meyve Sebze hali.
Bu alanın etrafı devasa yapılarla öylesine çevrilmiştir ki önünden yanlışlıkla geçmediğiniz sürece halin varlığından bile haberdar olmayabilirsiniz. Ya da sabahın erken saatlerinde, önünde oluşan trafiğin içinde kalmazsanız...
Halin mimari yapısındaki bu durum, ne yazık ki emekçilerinin de kaderi olmuş durumda. Memleketlerindeki terör olaylarından ve ekonomik sıkıntılardan kurtulmak isteyen farklı yaş gruplarındaki insanlar da hal gibi görünmez olmak zorunda kalmışlar.
Her gün binlerce kişinin işbaşı yaptığı meyve sebze halinde, çalışanların büyük çoğunluğunun sosyal güvenliği olmadığı gibi sabit bir geliri de bulunmuyor.
Anadolu'dan ve Akdeniz'den gelen ürünlerin sabahın erken saatlerinde taze olarak piyasaya sürülebilmesi adına, halde, gece 21.00 ile sabah 10.00 saatleri arasında çalışıyor olunması, özellikle kış aylarında emekçilerin işini daha da zorlaştırıyor. Çalışanların bir çoğu bu zorlu duruma memleketteki ailelerine para gönderebilmek için katlanmak zorunda kalıyor.
Bu yüzden masraflarını azaltabilmek için çok sayıda insan, Sultanbeyli, Sancaktepe ve Ümraniye civarlarındaki bekar evlerinde birlikte yaşamayı tercih ediyor.
Bu koşullar söz konusuyken, herkesten daha fazla zorlanan bir grup var ki durum onlar için çok daha zor. Yaş ortalamaları 14-15 olan ve kamyonlardaki malların aşağıya indirilmesi ya da başka kamyonlara taşınması gibi zor ve fiziki dayanıklılık isteyen bir işi üstlenen. ‘’arabacı çocuklar’’ın sayısı burada azımsanmayacak kadar fazla.
Herhangi bir yazıhaneye bağlı olmayan, ortalama 100 TL'ye yaptırabildikleri el arabalarıyla yük çekerek kimi zaman sefer başına kimi zaman kasa başına para kazanmaya çalışan bu çocukların neredeyse hepsi eğitimlerini yarım bırakmış durumda.
Aralarında hiç okula gitmeyen ve Türkçeyi İstanbul'a geldikten sonra öğrenenler de bulunuyor.
Buradaki çocuk işçiler, yoğunluktan dolayı halin içine girmek istemeyen parekendecilerin satın aldığı ürünleri halin içinden dışarıdaki araçlara taşıyarak aile bütçelerine katkı sağlamaya çalışıyorlar.
Kullandıkları el arabalarının çoğu zaman çok fazla yüklenmesi ve ufak bir dikkatsizlikte devrilebilmesi sonucunda yaşanan kazalara da maruz kalabiliyorlar.
Bu tip fiziki zorlukların yanında çocukların içinde bulundukları ortam psikolojik olarak da onlar için uygun şartları barındırmıyor.
Çoğunluğunun yetişkinlerin oluşturduğu iş ortamında çocuklar, yaşlarının gerektirdiği gibi yaşayamıyorlar. Üstelik zaman zaman kötü muameleye maruz kalıp, kötü sözler işitebiliyorlar. Hal dışındaki yaşamlarını ise, çalışmak üzere daha önce gelen bir akrabaları veya aile fertleriyle, bir çocuk için hiç uygun olmayan bekar evlerinde geçirmek zorunda kalıyorlar.
Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeye göre, tüm çocukların temel ihtiyaçlarının karşılanmasına ilişkin yaşama, korunma, sağlık hizmetleri, gıda ve su gibi hakları ve ayrıca tam potansiyellerine erişmelerine yardımcı olacak fırsatlara erişme hakları bulunuyor.
Ancak burada herhangi bir güvenceye sahip olmadan çalışan çocuk işçilerin korunma haklarının yanı sıra beslenme, barınma, yeterli bir yaşam standartı ve sağlık hizmetlerine erişim gibi en temel hakları da ihlal ediliyor. Aynı zamanda eğitim haklarından da yoksun kalıyorlar.
Görünmez olmak
Türkiye’de 1 milyondan fazla çocuk işçi bulunduğunu göz önüne aldığımızda bu durumun pek çok çocuk için çok da farklı olmadığını görüyoruz.
Kozyatağı halinin etrafındaki plazalarda ve lüks otellerde kentin elitist yaşamı yükselirken, haldeki yaşamlar daha da görünmez hale geliyor.
Öyle ki, bir günlük oda kirasına neredeyse 20 hal emekçisinin bir günlük kazancını ödeyenlerin, otellerinin üst katlarından manzara diye bu yaşamlara bakıyor olması ve yaşamlarını bu zorlu şartlarda sürdürmeye çalışan emekçilerin bu insanlar için bir görüntü kirliliğinin ötesine geçememesi nedeniyle halin şehir dışına taşınması gündeme gelmiş durumda.
Böylece toplum huzuruna rahatsızlık verici bir unsur daha göz önünden kaldırılmış olacak!
Bu yüzden Kozyatağı sebze ve meyve halindeki çocuk işçilere, içinde bulundukları ortam daha da görünmez hale gelmeden yardım edilmesi gerekiyor.
Onları çalışmaya zorlayan şartların iyileştirilmesi ve eğitimlerine devam edebilmeleri için şu an içinde bulundukları ortamın gözler önüne serilmesi, durumlarının çeşitli mecralarda anlatılması ve kamuoyu nezdinde görünürlüklerinin sağlanması zorunlu gözüküyor. (CY/EA/YY)
Arabacı Çocuklar fotoğraf galerisine buradan ulaşabilirsiniz.