Fotoğraf: Anneannemin Sesi belgeselinden
Makalenin İngilizcesi için tıklayın
“Erken büyümeye zorlanan bir çocuktum ben. 12 yaşıma kadar sokakta oynadım herkesi de yenerdim.. 12 yaşından sonra da aile içinde ergenliğe adım atmış bir kadın-kız olarak davranıldı. Artık ev kızı olarak yetiştirilmeye başlandık.
“Bana hiç danışmadan bununla evleneceksin dediler. Aileyi de çok iyi tanıdığım için ben aileme geri dönemem çocuklarım olunca da zaten eve dönemem... 14 yaşında evlendiğim güne kadar kafandaki bütün düşüncem oydu.
“Bir eş deyince anadır babadır sırtını dayadığı bir güçtür ben hiç bunu yapamadım hayatta en büyük eksikliğim yalnızlığım bu.
“Evlilik benim için görevdi. Benim dört çocuğum oldu tüm hayatımı çocuklarıma adadım. Çocuklarımı okutmak için dikiş de diktim deden de bunu bilmez. Ay sonu dolmuşa verecek param kalmazdı.
“Okuyup meslek sahibi olmayı çok isterdim. İyi bir öğretme olurdum çocukları çok severdim çünkü. İyi bir psikolog olurdum insanları dinlemeyi seviyorum. Çok başarılı olurdum. Sıkıntılı insanları dinlemeyi çok severim hayatım boyunca dinledim. Araba kullanmayı çok isterim…
“Kadın evde şimdi bulaşıkçı, aşçı, temizlikçi, şimdi evde her şey oldum. Kaç mesleği birden bir günün içinde yapıyor kadınlar. Karşılığı var mı?”
Cümleler Koç Üniversitesi Medya ve Görsel Sanatlar bölümü son sınıf öğrencisi Barış Özcan’ın “Anneannemin Sesi” belgeselinden. Özcan’ın anneannesi Ayten Hatunoğlu, erken yaşta kendisinden altı yaş büyük dayısının oğlu ile evlendiriliyor. Aslında erkek de aile büyüklerinin kararıyla evleniyor. Yani, ailede sevilen bir büyüğün vasiyeti üzerine bir dayı oğlu ile hala kızı istemsizce evleniyor.
Hatunoğlu’nun çocukluğunu yaşayamaması, çocuk yaşta evlendirilmesi, buna karşı duramaması, bugün Türkiye toplumun çok gerisinde kalmış hakikatler arasında olmalıydı.
Ne yazık ki değil...
Dün 12 yaşında Ayten ve onun gibi binlerce kız çocuğunu evlendirenler aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen televizyon ekranlarından çocuk evliliklerini, istismarını savunabiliyor; bunun “normal” olarak karşılanmasını bekleyebiliyorlar.
Uluslararası sözleşmelere ve Türkiye iç hukukuna göre 18 yaşından küçük herkesin çocuk olduğunu ve çocuk evliliklerinin suç olduğunu hatırlatanlar da “aile bozguncusu, düzen yıkıcı” ilan ediliyor.
Rakamlar
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye’de 2018’de 11 bin 803 çocuk doğum yaptı. Sayı 18 yaşındakilerle birlikte son 18 yılda 2 milyona yaklaşıyor. TÜİK’in web sayfasında detaylı bir tarama yaptım ancak 2019’a dair verilere ulaşamadım.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü’ye sordum ve 2019 rakamlarının önümüzdeki aylarda açıklanabileceğini söyledi. Türkiye'de ergenlik evreleri üçe ayrılıyor. Erken Ergenlik 10-15 yaş arası, Orta Ergenlik Evresi 16-18 yaş ve Geç Ergenlik Evresi 18-20’li yaşları.
Güllü, “Bugün Türkiye’de 10-15 yaş evresi dini evlilik çok feci şekilde yaygınlaşıyor ve bu yaygınlaşmaya devlet neredeyse önderlik yapıyor. Ayrıca, birçok çocuğun evde doğum yaptığını düşündüğümüzde elimizde doğru veri olmadığını hepimiz biliyoruz. Ki hatırlarsanız müftüye nikâh yetkisinde beyana dayalı kimlik edinme diye bir madde geçirilmeye çalışılmıştı. Buna da karşı çıkmıştık..” diyor.
Uzmanlar
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) dünyada 700 milyon çocuğun zorla evlendirildiğini duyurdu. Ayrıca dernek, erken yaşta evlendirilen çocukların fizyolojik ve psikolojik olarak evlilik yaşantısına uygun olmadığını tıbben de açıkladı.
Türkiye’de son dönemlerde bazı kesimler, çocukların erken yaşta evlendirilmesini yani çocuk istismarını savunuyor. Hatta iddialara göre bayramdan sonra Meclis’e gelecek düzenleme ile erken yaşta evliliklerin ve çocukların kendilerini istismar eden erkeklerce evlendirilmesinin de yolu açılacak.
O zaman şu bilgiyi hatırlatmakta fayda var. Türkiye çocuk yaşta erken evlilikler konusunda mücadele edeceğini deklare etmiş bir ülke.
Bu mücadele “Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve tüm kadın ve kız çocuklarının güçlenmesi” kapsamında yer alıyor. Yani, Birleşmiş Milletler’in 2030 yılına kadar “kimse geride kalmasın” sloganıyla tanımladığı, Türkiye’nin de Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından takip ettiği Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nin beşincisi.
Türkiye toplumunun büyük bir kısmının inanışına göre bugün Şeker Bayramı. Anneanneler, babaanneneler aile büyükleri aranıyor, uzaktan da olsa bayram kutlanıyor sohbetler ediliyor.
Bugün daha önce belki de yapmadığınız bir şey yapın; anneannelerinize babaannelerinize nasıl evlendiklerini sorun...
Kim bilir kaç çocuğun öğretmen, psikolog olma hayali evlendirildiği için yarım kaldı?
***
Gülistan Doku nerede?
Ayrıca bayramda yakınları ile olamayanlar arasında kadın hakları için mücadele eden Diyarbakır’daki kadın hakları savunucuları da var.. Önceki gün evlerine yapılan polis operasyonuyla gözaltına alındılar. Yazının yazıldığı saatlerde gözaltında ve adliyedeki işlemleri sürüyordu.
Gözaltındaki kadınlara, “Neden Gülistan Doku Nerede? diyorsunuz.” diye sormuşlar…
Sorunun kendisi ne çok şey söylüyor. Sahi. Gülistan Doku Nerede? (EMK)