“İnsana annesini ağlarken görmek çok fena dokunuyormuş; mutlaka yasaklanmalı.”
2008 Mortgage Krizi, çoğumuzun hafızasında tazeliğini koruyor. ABD’de başlayan ve kısa süre içinde Avrupa ülkelerine de yayılan ekonomik kriz, hemen her sektörü vurmuş ve pek çok insanın hayatında telafi edilmesi güç yaralar açmıştı. Yoksullaşma, işsizlik ve evsizliği beraberinde getirmiş, küçük dayanışma çabalarına rağmen kısa süre içinde toparlanmak pek mümkün olmamıştı.
Günışığı Kitaplığı tarafından yayımlanan Hayatımın Rolü, 2008 Krizi’nin İspanya’daki yansımalarını bir çocuğun gözünden anlatıyor. Ana akımda iyi işler yapan bir oyuncuyken gündelik işleri bile bulamayan bir hale gelen anne Ingrid, ne çocuklarının okul masraflarını ne de ev kredisini veya faturaları ödeyebiliyor. Ağır bir depresyon geçiren ve global düzeydeki kriz yüzünden sıkışan Ingrid’in yükünü Olivia alıyor.
Açıkçası Olivia’yı okumak bana biraz Hayat Güzeldir (La Vita E Belle, 1997) filmini anımsattı. Bu İtalyan yapımı kült filmde, II. Dünya Savaşı yıllarında henüz beş yaşında olan oğluyla birlikte toplama kampına gitmek zorunda kalan bir baba anlatılır. Roberto Benigni'nin hayat verdiği Guido, oğluna toplama kampında gördüğü her şeyin bir oyun olduğunu söyler ve onu bu oyun boyunca eğer uslu durursa çok istediği oyuncakları alacağına inandırır. Film, bir babanın oğlunu tüm bu karmaşadan ve o yaşta tanışmak zorunda kaldığı acımasızlıktan korumak için yaptıklarına odaklanır.
Bir ebeveynin karşılaştığı durumlar karşısında çocuklarını koruması zor fakat bir o kadar da olağan bir durum; olağanın dışında kalansa kendisi de çocuk olan birinin, annesini ve küçük kardeşini hayatın acımasızlığından korumak için yapabildikleri olsa gerek. İşte, Hayatımın Rolü bu olağandışı durumun üzerine kuruluyor. Olivia, ekonomik kriz yüzünden evlerini, eşyalarını kaybettiklerini ve hatta annesinin ruh sağlığının kötüye gittiğini anlamasın diye, küçük kardeşi Tim’e bir “film” içinde olduklarını söylüyor. Bu sayede hiç alışkın olmadıkları bir mahalleyi, parasızlığı, akran zulmünü… ve daha nice durumu Tim’e açıklayabiliyor.
Hayatımın Rolü bu “film” içinde sadece zorluklar ve olumsuzluklarla değil, beklenmedik dostluklarla da karşılaşan Olivia ve ailesinin “rollerini” naif bir üslupla anlatıyor.
Maite Carranza (Mayte Karranza), gerçek hayatlardan ilhamla yazdığı bu romanda, komedi ve dram ögelerini yaratıcılıkla harmanlıyor. Yazar, henüz ilk eserleriyle nitelikli edebiyat ödüllerine layık görülüyor. Daha çok Katalanca yazmayı tercih eden Carranza’nın pek çok eseri çeşitli dillere çevriliyor. Bizse onu “Cadılar Savaşı” üçlemesiyle tanıyoruz.
Hayatımın Rolü’nü bu kadar keyifle okumamızda elbette çevirmenin de büyük payı var. Zaten hayli akıcı bir dile sahip Maite Carranza, kendisi gibi yazar olan Saliha Nilüfer tarafından Türkçeleştirilerek okur karşısına çıkıyor. Nilüfer, yalnızca Carranza’nın değil; Alberto Manguel, Jorge Luis Borges, Mario Vargas Llosa, Javier Marias gibi yazarların da çok sayıda eserinin çevirmeni olarak tanınıyor. Başarılı çevirmenin, Günışığı Kitaplığı tarafından yayımlanan Gümuşsu Zamanı adlı çocuk romanı da bulunuyor.
Hayatımın Rolü, tarihi ekonomik krizlerle geçen ve yoksullaşmanın her geçen gün arttığı ülkemizde maalesef oldukça tanıdık bulacağımız bir hikâye. Bir yandan gün gün kötüye giden yaşam koşulları ve keskinleşen sınıfsal farklar üzerine düşündürürken diğer yandan da ne olursa olsun hayata karşı direngenlik kazanmamız gerektiğini anlatan bir çocuk romanı.
* Hayatımın Rolü, Maite Carranza, Çev. Saliha Nilüfer, Günışığı Kitaplığı, 2021.
(GAB/AS)