Kendini dağ sanan çakıl taşı Petra, püsküllü bela timsah Çipiti, herkesten farklı Anna ve ejderhasını ateşlemeye çalışan bir çocuk... Nesin Yayınevi, İş Bankası Kültür Yayınları ve Çınar Yayınları'ndan çıkan çocuk kitapları maceralarla dolu.
Kalabalık bir günde, pazar yerinde...
Kalabalık bir gün, etrafta bir telaş, çöpçü yerleri süpürüyor, tezgahın başındaki satıcı bağırarak elma satıyor, köşede iki kişi sohbet ediyor. Yani bol heyecan, bol ses ve bol koşturma... Çocukken pazarda kaybolmak hepimizin başına gelmiştir. Annesinin yanından bir anda ayrılan Anna da güzel bir günde pazarda ortadan yok oluyor. Annesi telaşla, "Anna'yı gören var mı?" diye soruyor elmalar, mandalinaların da olduğu meyve ve sebze tezgahlarının arasındaki kalabalığa. Postacı, polis, kahveci ve manav, herkes Anna'yı aramaya başlıyor. Peki, ama nasıl biri şu Anna? Saçı iki yandan örgülü ve beyaz bir eteği var. Şuradaki kız gibi mi, yoksa ilerideki gibi mi? Hayır, Anna kimseye benzemiyor. O, hepsinden farklı ve bir sürü çocuğun arasında da onun gibi olan sadece kendisi.
Yani Anna tıpkı diğer kız çocukları gibi görünebilir ama aynı zamanda tıpkı diğer tüm kız çocukları gibi o da özel ve biricik.
Çınar Yayınları'ndan çıkan Susanna Mattiangeli'nin yazdığı "Anna'yı Gören Var mı?"yı Bahar Ulukan çevirdi. Birbirine benzeyen ama farklı olan renk renk tiplerin olduğu kitabı ise Chiara Carrer farklı bir yöntemle, ispirtolu- gazlı boya kalemleriyle resimledi.
Mattiangeli'nin kalemi ve Carrer'in çizmleriyle kitap, herkesin biricik olduğunu vurgularken aynı zamanda kimsenin de siyah ya da beyaz çizgilerle çizilmediğini anlatıyor okura. Çünkü Anna'nın da herkes gibi duruma göre farklılaşan pek çok özelliği var; bazen sakin, bazen sert, buğday tenlidir ama hastalanırsa hafifçe yeşerir, bazen gürültücü bazen sessiz. Yani her şey değişebilir; havası, düşünceleri, ruh hali.
Püsküllü bela Çipiti
Doğada sakin bir sabah. Tatlı bir meltem esiyor ılık ılık, nehir kenarındaki canlılar huzurlu ve mutlu. Biri dışında! Komik, yaramaz bir yavru timsah Çipiti. Biraz da püsküllü bela. Hiç yerinde durmuyor, kıpır kıpır... Tıpkı her canlının yavrusu gibi. Çünkü her zaman oyun zamanı olabilir. Çamurun içindeki kurbağaları, sazlıkların arasındaki yusufçukları, otların içindeki leylekleri... Etrafta kızdıracak, korkutacak bir sürü canlı var. Hepsi Çipiti'den nasibini alıyor, biri dışında; en büyük su aygırı.
Çocukları neşelendirip güldürecek bir karakter Çipiti. İş Bankası Yayınları'ndan çıkan "Yavru Timsah Çipiti"yi Catherine Rayner yazıp resimledi. Metni çeviren ise Ali Berktay.
Ya ejderhan bir daha hiç ateş püskürtmezse?
Ateş püskürtmekten vazgeçmiş bir ejderha ve onu tekrar ikna etmeye çalışan bir çocuk. Pek çok şey deniyor kahramanımız. Çok uğraşıyor, didiniyor. Ayaklarını, burnunu, koltukaltlarını gıdıklıyor. Göbeğinin üzerinde zıplıyor. Kırmızı ve sarı kağıtlardan alevler yapıp burnuna yapıştırıyor. Ama hiçbiri işe yaramıyor. "Belki ateşleme sisteminde bir sorun vardır" diyor çocuk ve farklı yöntemler deniyor. Yine de fayda etmiyor. Ama tüm bu çabalarının sonunda bir şeyi fark ediyor: "Her şeye rağmen benim biricik, sevgili ejderham o."
"Ejderhan hiç ateş püskürtmese bile yine de sever misin onu?" sorusuna güzel bir yanıt bu kitap. "Ejderhanı nasıl ateşlersin" Nesin Yayınevi tarafından okurla buluştu. Didier Levy'nin yazdığı kitabı, Fred Benaglia resimledi. Melisa Kesmez ise Türkçeleştirdi.
Büyük resimlere tipografi yazılar eşlik ediyor. Kitap, mizah yoluyla koşulsuz sevginin ve yürekten kopup gelen kocaman bir öpücüğün çoğu şeye bedel olduğunu anlatıyor minik okurlara.
Bir yuvarlanma hikâyesi
Yine Nesin Yayınevi'nden çıkan az metinli, çok düşündürücü bir kitap.
İçinde sonsuz olasılık taşıyan minik bir çakıl taşı Petra. Ama kendini kocaman, korkusuz bir dağ sanıyor. Bir köpeğin tekmesiyle kuş yuvasına savruluyor ve tüm düşünceleri birden değişiyor. Petra bir yumurta oluyor, sonra bir ada... Petra yarın ne olacak hiç bilmiyor?
Bir savrulma hikayesi "Petra." O bir taş ve bu da onun yuvarlanışı, yarın ne olacağı pek de mühim değil. Değişim, bakış açısı ve hayatın iyi kötü sürprizleriyle dolu kitabı yazan ve resimleyen Marianna Coppo. Türkçeleştiren ise Esin Pervane.
Coppo'nun fikri kadar çizimleri de güçlü. Gücünü sadeliğinden alan çizimlerinde Coppo, basit ve hareketsiz gibi duran bir çakıl taşıyla kolayca empati kurmamızı sağlıyor.
Yarın ne olacağını bilemeden savrulan bizleri anlatıyor "Petra.".Kendimizi tanıma ve büyüme hikayesi biraz da...
(AÖ)