Kürtler Leyla ismini içleri titreyerek ve sevgiyle telaffuz ederler. Melodik tınısının yanı sıra adı, ezilen halkının mücadele tarihi ile özdeşleşmiş direnişçi kadınlar vardır bu sevginin gerisinde. Bu kadınlardan biri, Filistin direnişinin sembollerinden Leyla Halid’dir. Bir diğeri ise hüzün ve hayranlıkla anılan Leyla Qasım’dır. Irak BAAS rejiminin uyguladığı ağır işkencelere karşı direnişinin yanı sıra idam sehpasına marş okuyarak çıkışıyla Ozan Cigerxwin ’e
“(…)
Şe’r şe’r e çi jin e çi mer e
Leyla kiye?
Leyla jin e
Leyla min e, Leyla min e
(…)”[1]
dizelerini yazdıran; üniversite öğrencisi, genç Kürt kadını.
Leyla Zana, Mecliste sarf ettiği tek bir Kürtçe cümle karşılığında on yılı aşkın cezaevine kapatıldığında, Leylalara yazılan şarkılara, şiirlere yenileri eklendi.
HDP yüzde on barajını yıktığında, Meclise bu kez üç Leyla birden girecek. HDP’nin Şırnak adayı Leyla Birlik, Ağrı adayı Leyla Zana ve Urfa adayı Leyla Güven.
Aşağıdaki izlenimler, Leyla Güven’in Urfa’daki seçim çalışmalarına dair.
Konya Cihanbeyli’den Urfa’ya
Konya Cihanbeylili Leyla Güven’i Urfa’ya getiren yolun taşları, Kürt ve kadın olmanın yaşamındaki zorlu izdüşümleri ile döşenmiş. Hiç Türkçe bilmeden başladığı okul yaşamının travmalarını atlatmadan, daha 16 yaşındayken evlenmesine karar verilmiş: “Ablam bir gün elinde bir yüzükle gelip hele bunu parmağına dene dedi. Neden diye sorduğumda önce söylemedi, sonra, ısrar edince seni teyzemizin oğluna verdik dedi”. Erken yaşta evliliğe karşın evliliği başlangıçta kötü gitmemiş ama iki çocuklu genç bir kadınken, eşinin hayatına ikinci eş girdiğinde, bu durumu kabul etmektense, her türlü ekonomik güçlüğü göze alıp çocuklarıyla yeni bir hayat kurmayı tercih etmiş.
Konya’da bir yandan çocuklarıyla geçim mücadelesi yürütürken diğer yandan DEHAP’ın kadın çalışmalarında yer almaya başlamasını, Kürt ve kadın olarak önüne çıkan zorluklara karşı direnme iradesi ile açıklıyor. DEHAP’ın ardılı partilerde de kadın çalışmalarında yer almayı sürdürmüş.
2004 yılında partisinin kadın kollarının öneri ve desteği ile Adana’nın Küçükdikili Beldesinin belediye başkanı seçilmiş. 2009 Mart’ında ise yine aynı şekilde DTP’den Viranşehir Belediye Başkanı seçilmiş. Bir yılını bile doldurmadan, KCK operasyonlarından biri ile tutuklanmış. “Daha Viranşehirlilere yaptığım teşekkür ziyaretlerini bile bitirememiştim.”
Diyarbakır ve Urfa cezaevlerinde tutuklu olarak geçirdiği beş yılın ardından şimdi Urfa’yı, en çok da Urfalı kadınları temsil etmek üzere kente dönmüş Leyla Güven. Viranşehirliler seçtikleri belediye başkanının, daha yılını doldurmadan cezaevine konmasını içlerine sindiremediklerinden ona halen Başkan diyorlar.
Zenginliğin ve yoksulluğun kenti Urfa’da kadınlar
Urfa, altında binlerce yıllık tarihin izlerini barındıran verimli toprakların göz alabildiğine uzandığı uçsuz bucaksız bir ova. Merkeze 17 km uzaklıktaki Göbekli Tepe, arkeolog K. Schmidt sayesinde artık herkesçe biliniyor ama Viranşehir’in Kela Çimdin köyündeki kemerli kapısı ve surlarının bir kısmı büyük ölçüde yerinde duran kale kalıntıları gibi onlarca tarihi kalıntı, henüz doğru düzgün bir araştırmaya konu dahi olmamış ve korumasız vaziyette. Günümüzdeki durum, binlerce yıl öncesinden tarım yapıldığına ve kadınların toplumda saygın bir konuma sahip olduğuna dair kalıntıların bulunduğu bu toprakların geçmişiyle tezat içinde.
Bir kere tüm ülkeyi besleyebilecek zenginlikteki bu topraklar, kent halkını doyurmuyor. Çünkü Türkiye’de toprak dağılımının en adaletsiz olduğu yer Urfa. Binlerce dönüm arazi, cumhuriyet tarihi boyunca Urfa’dan meclise giden parlamenterleri de içinden çıkarmış olan birkaç ailenin elinde. Binlerce dönüm araziye sahip bu ailelere karşılık, ekecek bir avuç toprakları olmadığı için yaşamlarını yılın altı ayını gezici mevsimlik tarım işçiliği ile geçiren yüzbinlerce yoksul Urfalı. Urfa’da seçim çalışmaları bütün hızıyla devam ederken onlar çoktan Konya’nın, Yorgat’ın, Adana’nın, İzmir’in yolunu tutmuş bulunuyorlar. Yaşadıkları barınma, hijyen, dışlanma, temiz içme suyu vb. sorunları, ancak kaza yapan kamyon kasalarından yollara döküldüklerinde gündeme gelen tarım işçileri arasında, kadın olmak ikinci bir mağduriyet konumu. Çünkü diyor Leyla Güven; “tarım işçisi kadın olmak uzun iş günü bittiğinde çadırda ekmek-yemek yapmak, çocuklara bakmak, çamaşır yıkamak demek. Çadırdan uzaklaşırsa tacize uğrama riski demek. Bu riskin doğmaması için ailenin erkeklerinde çadırdan uzaklaşmanın engellenmesi demek.”
Seçim tarım mevsimine denk geldiği için sayıları yüzbinleri bulan Urfalı seçmen şu an oy vereceği yerden kilometrelerce uzakta bulunuyor. Sadece Viranşehir’den yaklaşık on beş bin seçmenin bu şekilde kent dışında olduğu tahmin ediliyor. Aileleri ile birlikte sayıları kırk bine yaklaşıyor. İl merkezinde sırf bu seçmenlere ulaşmak ve onları seçim günü getirebilmek için komisyonlar oluşturulmuş. Viranşehir BDP’den Ali, seçime altı gün kala, ancak yaklaşık 4000 tarım işçisine ulaşabildiklerini söylüyor. Yarısını bile getirebilirlerse büyük başarı sayılmalı.
Tabi Urfalı kadınların oy kullanmaları önündeki tek engel mevsimlik işçilik değil. Parti çalışanı ve gönüllü kadın arkadaşlarıyla birlikte köylere yaptığı ziyaretlerde Leyla Güven ısrarla kadınlardan oylarını kendilerini kullanmalarını istiyor. Israrının nedeni eşlerinin, kadınların yerine de oy kullanmaları. Hatta kimi köylerde tek bir kişi, muhtar ya da köyün otorite sahibi başka bir kişi bütün seçmenlerin yerine oy kullanıyor. Geçmişten beri tek tek seçmenlerle uğraşmaktansa otorite sahibi ile işi bağlamayı daha kolay bulan partiler, bu davranışın süreklileşmesinde rol oynamışlar. BDP bu durumu değiştirmeye çalışıyor.
Urfalı kadınların sorunlarından konuşurken Suriye’de yaşanan savaşın etkilerinden, mültecilerden söz etmek kaçınılmaz. Suriyeli savaş mültecisi kadınlar, ikinci, üçüncü eş olarak alınıp satılmaya başlanmış. Bu işin simsarları var. Urfalı kadınlar kendilerini şimdiye değin hiç olmadığı kadar kuma tehdidi altında hissediyorlar. Bu tehdit genel olarak kadınların erkeklere karşı daha itaatkar hale gelmelerine yol açmış. Kuma gelenler de savaşın ve güvencesizliğin mağdurları. Kuma konusunda ayrı bir duyarlılığa sahip olan Leyla Güven kadınlarla yapılan mahalle toplantılarında, savaş ile erkek egemenliği üzerine konuşuyor. Mülteci kadınları suçlamanın çözüm olmadığını dile getirmeye çalışıyor.
Üzerine konuştuğu konular, çözümü hiç de kolay olmayan türden sorunlar. Öyle görünüyor ki 2009’da belediye başkanı olarak yerelde kadınlarla birlikte çözüm üretmeye çalıştığı sorunları 7 Haziran’dan sonra Meclise taşıyacak. (HÇ/HK)