AKP'nin talebi üzerine Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığında bir heyet tarafından hazırlanan Anayasa taslağı kamuoyuna açıklandı. "Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Önerisi" başlıklı metin sendikal hakları da yeniden düzenliyor.
Taslak 1982 Anayasasında yer alan sendikal hak kısıtlamalarının bir bölümünü ortadan kaldırmakla birlikte önemli kısıtlamalar ve engeller varlığını sürdürüyor. Taslağın sendikal haklara ilişkin hükümleri uluslararası standartların çok uzağında. Sendika hakkına "milli güvenlik ve kamu düzeni" tehdidi devam ediyor. Kamu çalışanlarının toplu sözleşme ve grev hakkı tanınmıyor. Anayasa taslağındaki sendikal haklar 1982 Anayasasının biraz ilerisinde, ancak 1961 Anayasasının çok gerisinde.
Sendika hakkına "milli güvenlik ve kamu düzeni" engeli
Taslağın 47. maddesiyle sendikalaşma hakkı bütün çalışanlara tanınıyor. Madde, 1961 Anayasasına benzer biçimde "Çalışanlar ve işverenler, önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten çekilme haklarına sahiptir" ifadesine yer veriyor. Ancak taslak 1961 Anayasasında yer almayan iki önemli sınırlamaya, engele yer veriyor. Bunlardan birincisi "aynı zamanda ve aynı iş veya hizmet kolunda birden fazla sendikaya üye olunamaz" şeklindeki yasak. Bu hüküm Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 87 ve 98 sayılı sözleşmelerine aykırıdır ve sendikalaşma hakkını sınırlamaktadır.
Anayasa taslağı, 1982 Anayasasında da yer alan önemli bir sınırlamayı koruyor. Taslak, sendika kurma hakkının, milli güvenlik, kamu düzeni, başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması ile suç işlenmesinin önlenmesi sebepleriyle sınırlanmasına imkan tanıyor. 1961 Anayasasında yer almayan bu hüküm sendikalaşma hakkının özünü tehdit edebilecek geniş bir yetkinin kanun koyucuya ve hükümete tanınması anlamına geliyor. "Milli güvenlik" ve "kamu düzeni" gibi muğlak ve uygulamada kötüye kullanılan sınırlamalara Anayasada yer verilmesi temel hak ve özgürlüklerin ayrılmaz bir parçası plan sendikalaşma hakkının özünü zedeleyici nitelikte. Bilindiği gibi, geçtiğimiz yıllar boyunca grev hakkı "milli güvenlik" gerekçesiyle sık sık ihlal edildi. Öte yandan suç işlenmesini önlemek ibaresi de sendikal haklar üzerinde bir başka tehdit oluşturabilir.
Kamu çalışanına toplu sözleşme ve grev hakkı yok
Taslağın toplu iş sözleşmesi ve grev haklarıyla ilgili hükümleri 1982 Anayasasına göre kimi ilerlemeler içermesine karşın bu maddede de önemli kısıtlamalara yer veriliyor. Madde toplu iş sözleşmesi ve grev hakkını sadece işçiler için güvence altına alıyor. Anayasa taslağı kamu çalışanlarının toplu iş sözleşmesi ve grev hakkına yer vermiyor. Taslak halen 1982 Anayasasında yer alan ve hiçbir pratik sonucu olmayan göstermelik "toplu görüşme" hükmünü tekrarlıyor. Taslağın kamu çalışanlarına toplu iş sözleşmesi ve grev hakkı tanımayan bu hükmü Türkiye'nin onayladığı ILO sözleşmelerine esaslı biçimde aykırı. Kamu çalışanlarına toplu iş sözleşmesi ve grev hakkı tanınmaması Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (İHAS) de aykırı.
Taslak mevcut Anayasada yer alan siyasi amaçlı grev, dayanışma grevi, genel grev, işyeri işgali, işi yavaşlatma, verimi düşürme gibi grev yasaklarını anayasadan çıkarmakla birlikte toplu iş sözleşmesi ve grev hakkının milli güvenlik, kamu düzeni ve genel sağlık gibi nedenlerle sınırlanabileceğini öngörüyor. Böylece Anayasadan çıkarılan pek çok grev yasağı, yasa ve uygulamayla geri dönebilecektir.
Anayasa taslağı mevcut Anayasada yer alan "aynı işyerinde aynı dönem için birden fazla toplu iş sözleşmesi yapılamaz" yasağını da koruyor. Bu yasak da sendikal hak ihlali niteliğinde olup ILO normlarına ve içtihatlarına açıkça aykırılık oluşturmaktadır. ILO'ya göre bir işyerinde üyesi bulunan her sendikanın kendi üyeleri için toplu iş sözleşmesi yapma hakkı vardır.
Anayasa taslağı, 1982 Anayasasında da yer alan lokavt kurumuna yer vermekte ve işverenlerin hakları ve lokavtın kanunla düzenlenmesini öngörmektedir. Böylece 1961 Anayasasında ve hiçbir uluslararası sözleşmede yer almayan ve bir hak olarak kabul görmeyen lokavt AKP'nin taslağında korunmuş oluyor.
Uluslararası sözleşmelerle uyumsuz
AKP için hazırlanan Anayasa taslağı görünüşte 1982 Anayasasında var olan bazı sınırlamaları kaldırırken "milli güvenlik" ve "kamu düzeni" gibi muğlak gerekçelerle sendikal haklarının sınırlanabileceğini öngörmekte ve kamu çalışanlarının grevli toplu sözleşmeli sendikal haklarına yer vermemektedir. Bu durum taslağı kendi içinde de tartışmalı hale getiriyor. Çünkü taslağın 67. maddesinde "usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Kanunlar, usulüne uygun olarak yürürlüğe konulmuş temel hak ve hürriyetlere ilişkin milletlerarası antlaşmalara aykırı olamaz" hükümleri yer almaktadır. Oysa bizzat Anayasa taslağı uluslararası sözleşmelere aykırılık taşımaktadır.
Taslak bu haliyle ILO, BM ve Avrupa Konseyi sözleşme ve belgelerinde yer alan sendikal hakları karşılamaktan uzak, sadece kısmi iyileştirmelerle yetinen ve bu iyileştirmeleri de "milli güvenlik" ve "kamu düzeni" gibi muğlak ve kötüye kullanabilecek gerekçelerinin gölgesinde bırakan bir metindir. (AÇ/TK)