Değişiklik önerilerinin bir bölümü temel hak ve özgürlüklerle ilgili. Temel hak ve özgürlükleri ilgilendirmeyen değişikleri de temel devlet organlarının düzenlenmesiyle ilişkilendirmek yanlış olmaz.
Temel Değişiklik Önerileri
Bu grupta yer alan değişiklik önerileri de, kişinin hakları ve ödevleri, sosyal ve ekonomik haklar ve ödevler ile siyasal haklar ve ödevler alt başlıkları altında toplanabilir.
Kişinin Hakları ve Ödevleri
1982 Anayasası'nın Temel Haklar ve Ödevleri düzenleyen 2. Kısmının Genel Hükümler başlığını taşıyan 1. bölümünde yer alan 13. madde ile 14. maddede; Kişinin Hakları ve Ödevleri başlığını taşıyan 2 bölümünde yer alan 19., 20., 21., 22., 23., 26., 28., 31., 33., 34., 36., 38. ve 40. maddelerde değişiklikler önerilmektedir. Başlangıç bölümünde önerilen değişiklik de düşüncenin ifadesi özgürlüğüyle ilgilidir.
Anayasanın 13. maddesi, var olan haliyle hem bir güvence maddesi ham de genel sınırlama nedenlerini öngören bir maddedir. Değişiklik önerisiyle, hep eleştirilen genel sınırlama nedenleri maddeden çıkartılmakta, sınırlamanın sınırlarına yer verilmektedir. Bu açıdan, maddenin yeni düzenlenmesi olumludur.
Bu maddeyle ilgili olarak, Silahlı Kuvvetlerin, "Bu sınırlamalar Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz" ifadesine, " ve laik" ifadesinin "demokratik" sözcüğünün ardına gelmek üzere eklenmesini istediği belirtiliyor. Demokratiklik laikliği doğal olarak gerektirse de, ille de isteniyorsa böyle bir eklemede sakınca olmasa gerektir.
Ancak, bu maddede halen var olan genel sınırlama nedenlerinin cömertçe haklarla ilgili maddelerin içine taşınması, yapılması önerilen değişikliklerin demokratikleşme bakımından değerini azaltmaktadır.
14. maddede öngörülen değişiklik tartışma yaratmakta, özellikle de Silahlı Kuvvetler ile, çok açıktan olmasa da, MHP tarafından "kaygıyla" karşılanmaktadır. Ancak, bu konuda, düşünce özgürlüğünün Avrupa standartlarında güvenceye alınması zorunluluğu da açıktır.
Bu madde, temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamaması ile, bir başka deyişle rejimin kendisini savunmasıyla ilgilidir. Devletin bölünmezliği ve laikliğin güvence altına alınması için düşünce de yasaklansın mı yoksa eylemi yasaklamak yeterli midir? Değişiklik, haklı olarak, bu değerlere eylemli saldırıyı yasaklamayı, düşüncenin ifadesi üzerindeki yasakları kaldırmayı amaçlıyor.
Kişi hak ve özgürlüklerinde önerilen değişikliklerle, bu hakların daha güvenceli hale getirilmek ve kullanım alanlarının genişletilmek istendiği görülmektedir. Örneğin, gözaltı süresi kısaltılmakta, özel hayatın gizliliği ve konut dokunulmazlığı daha güçlü kılınmakta, dernek kurma ve gösteri ve toplantı yapma özgürlüğü genişletilmekte, dil yasağı anayasal olmaktan çıkarılmakta, adil yargılanma hakkı tanınmakta, kanuna aykırı elde edilen bulguların delil olarak kullanılması yasaklanmaktadır. Bu değişiklik önerilerinin yanında, ölüm cezası daraltılmakta (savaş, yakın savaş ve terör suçları ile sınırlanmakta) ve devlete, vatandaşa kanun yollarını ve başvurulacak mercileri gösterme yükümlülüğü getirilmekte, yurt dışına çıkma özgürlüğü genişletilmektedir.
Bu konularda itirazlar, dil yasağı'nın (bunu bazıları doğrudan Kürtçe yasağı olarak algılıyor) kaldırılmasına yönelik. Bu konuda, hem 26. hem de 28. maddelerin yeni düzenlemesine hem Silahlı Kuvvetlerden hem de MHP'den bir karşı çıkış olduğu anlaşılıyor.
Ekonomik ve Sosyal Hak ve Ödevler
Bu bölümde, kadın erkek eşitliğini sağlamaya, kamulaştırma sonucunda malı kamulaştırılanın Devlet tarafından mağdur edilmesini önlemeye, işsizlerin korunmasına, memurların sendika hakkının tanınmasına ve genelde sendika hakkının bir miktar genişletilmesine, asgari ücretin tespitinde geçim şartlarının da dikkate alınmasının sağlanmasına yönelik, tümü de olumlu değişiklikler önerilmektedir.
Ekonomik ve sosyal haklarla ilgili sorun, Anayasa'da, bu hakların kullanılabilmesi için Devlet'in yükümlülüklerini, mali kaynakların yeterliliği ölçüsünde ve ekonomik istikrarın korunmasını gözeterek yerine getireceğinin öngörülmüş olmasıdır. Teklifte yer alan öneride, Devlet, görevlerini yine mali kaynakların yeterliliği ölçüsünde yerine getirecektir ama dikkate alması, gözetmesi gereken husus artık ekonomik istikrarı korumak değil, görevlerin yöneldiği amaçlara uygun öncelikler olacak. Bu düzenleme, hükümetlere, vatandaşın önceliklerini dikkate alma zorunluluğu getirecektir. Vatandaşlar, hükümetlerin uyguladığı ekonomik ve sosyal politikalara, bu maddeye dayanarak karşı çıkabilecekler, hak iddia edebileceklerdir.
Siyasal Haklar ve Ödevler
Bu alanda ilk değişiklik, vatandaşlığın kazanılmasında ana ile babanın durumlarının eşit kılınmasına yönelik. Artık, Türk anadan da Türk babadan da doğan çocuk Türk kabul edilecektir. Kadın-erkek eşitliği, bu konuda da sağlanmak isteniyor.
Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkını düzenleyen 67. maddede önerilen değişiklikler de olumlu: Seçme hakkı "taksirli suçlardan hüküm giyenler"e genişletiliyor, seçim kanunlarında seçime bir yıl kala yapılacak değişiklerin o seçimde uygulanması yasaklanarak "iktidarların kendilerine uygun" seçim yasası yapması engelleniyor. Öte yandan, seçim kanunlarının temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştırmasını gerektiren fıkra yürürlükten kaldırılmakla, seçim barajlarının gözden geçirilmesi olanağı yaratılıyor.
69. maddeye getirilen değişiklik önerileri, siyasal partilerin kapatılması ile ilgili: Bir siyasi partinin yasaklanan fiillerin hangi durumlarda odağı haline gelmis sayılacağı Anayasa'da tanımlanıyor.
Temelli kapatma cezasından önce, Devlet yardımının kısmen veya tamamen kesilmesi cezasının verilebilmesi olanaklı kılınıyor.
Siyasi partilerin ve adayların seçim harcamalarının denetlenmesi anayasal buyruk olarak düzenleniyor.
Siyasi partilerle ilgili bu düzenlemede itiraz edilen nokta, siyasi partilerin kapatılmasının zorlaştırılıyor olması. Bu konuda, Anayasa'nın 149. maddesine getirilen değişikliği burada hemen anmak yerinde olur: siyasi partilerin kapatılmasına karar verilebilmesi için Anayasa Mahkemesi üyelerinin beşte üçünün oyu gerekli kılınıyor.
Siyasi partilerin kapatılmasıyla ilgili düzenlemede 69. madde değişikliği yeterli sayılabilir. 149. maddede nitelikli çoğunluk öngörülmesine gerek yoktur.
Dilekçe hakkı da siyasal haklardandır. Bu hak, yalnızca vatandaşlar için tanınmıştı. Değişiklik önerisiyle, karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla Türkiye'de ikamet eden yabancılara da tanınmaktadır ve olumlu bir değişiklik sayılmalıdır. Aynı şekilde, cevabın "gecikmeksizin" verilmesi gereğinin Anayasa'da yer alması, bu hakkın kullanılmasını daha etkili kılacaktır.
Devletin Organlarına İlişkin Değişiklik Önerileri
Devletin organlarına ilişkin değişiklik önerilerini, yasama, yürütme ve yargı organları bakımından ele almakta yarar olabilir.
Yasama Organına İlişkin Değişiklik Önerileri
Anayasanın 76. maddesi'ne getirilen değişiklik önerisiyle, milletvekili adayı olma hakkı genişletiliyor. Terör eylemi sayılmayan ideolojik eylemlerden mahkum olanlara aday olma yolu açılıyor.
83. madde değişikliğinde, dokunulmazlık dosyalarının hızla sonuçlandırılması, konuyla ilgili oylamanın gizli yapılması ve yargılamanın Yargıtay'da yapılması öngörülüyor. Bu konuda, düzenleme çok daha etkili sonuç doğuracak biçimde yapılabilirdi.
Ödenek ve yolluklarla ilgili 86. maddede yapılması önerilen değişiklik, milletvekillerinin çok tartışılan emeklilik sorunlarına anayasal bir çözüm getirmeyi hedefliyor.
87. madde değişikliğiyle, devlete karşı suç işleyenlerin de affedilebilmesi yolu açılırken affın ancak TBMM üye tam sayısının beşte üçünün oyuyla kabul edilmesi öngörülerek af yetkisinin kullanılması zorlaştırılmak istenmektedir.
Cumhurbaşkanına, kanunları kısmen veto etme yetkisinin tanınması, yasama faaliyetini hızlandırmak bakımından etkili olabilecek teknik bir düzenlemedir.
Tartışma yaratacak bir değişiklik önerisi, Anayasa'nın 90. maddesi ile ilgili. Değişiklik, "Kanunlar ile milletlerarası andlaşmaların çatışması halinde milletlerarası andlaşmalar esas alınır" hükmünü öngörüyor. Bu konuda yeni bir düzenleme yapma ihtiyacı açıkça görülüyor. Ancak, değişikliğin ifade edilmesi biçimi, sorun yaratabilir.
Anayasanın 94. maddesi değiştirilerek TBMM Başkanının seçilmesinde zaman kaybı önlenmeye çalışılıyor.
100. maddede öngörülen değişiklik, meclis soruşturması kurumunun etkisini artırmayı amaçlıyor ama düzenlemenin bu alanda karşılaşılan sorunları tam olarak gidermesi beklenmemeli.
Yürütme ve Yargı Organına İlişkin Değişiklik Önerileri
Bu alanda, teklifte çok az düzenleme var. Uzlaşma Komisyonunun bu alanlarda yeterice çalışamadığı, çalışabildiği konularda da uzlaşma sağlayamadığı anlaşılıyor. Oysa, bu iki alan da sorunlarla yüklü.
Yürütme alanıyla ilgili tek düzenleme, Milli Güvenlik Kurulu ile ilgili. MGK'nın hükümet kanadından gelen üyelerinin sayısı artırılıyor ve kararlarının öncelikle dikkate alınması yerine değerlendirilmesi ifadesine yer verilerek rejim içindeki etkisi yumuşatılmaya çalışılıyor.
Yargıya ilişkin tek değişiklik önerisi, yukarıda değindiğim parti kapatma kararıyla ilgili.
Ancak, 12 Eylül'ün getirdiği hukuk düzeni koruyan, yargılanmasını önleyen, bu nedenle de uzun yıllardan beri yoğun olarak eleştirilen Geçici 15. maddenin 3. fıkrasını yürürlükten kaldırmayı öneren maddeyi de burada anabiliriz. Uzlaşma Kurulu, 12 Eylül'ü yapanların değilse de yaptıklarının yargılanmasına olanak sağlayacak bu değişikliği uygun bulmakla, olumlu bir iş yapmıştır.
Sonuç olarak şunlar söylenebilir: Önerilen değişikliklerin gerçekleşmesi, Türkiye'nin anayasa sorununu tüketmiş olmayacaktır. Teklif aynen kabul edilirse, düzeltilen maddelerden bir bölümüyle ilgili değişiklik talepleri devam edecektir. Ayrıca, ele alınmayan maddelerin yarattığı sorunlar varlığını sürdürecektir.
Ama ne yapalım ki, şu anda, daha iyisini yapmanın olanağı görünmüyor. O halde, hiç olmazsa bu değişiklikler gerçekleşsin! (NA)
.