Erkene alınmazsa en geç 18 Haziran 2023’te yapılacak Cumhurbaşkanı seçimi yaklaştıkça mevcut Cumhurbaşkanının tekrar aday olup olamayacağı tartışmaları hız kazanacağa benziyor.
İktidar kanadı, yandaş basın ve yazar çizer takımı Recep Tayyip Erdoğan’ın tekrar aday olması önünde anayasal bir engel bulunmadığı tezini -muktedir olmanın sevimsiz özgüveniyle- yüksek perdeden dillendirmekte.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop da 27 Aralık 2022 günü yazılı ve görsel medyada yer alan demecinde, “Sayın Cumhurbaşkanımızın tekrar aday olması konusunda herhangi bir hukuki engel yok, bu çok açık” açıklamasında bulundu. Peki, bu tezin anayasal dayanağı var mı? Gelin birlikte bakalım.
Bilindiği üzere Cumhurbaşkanı seçimi Anayasanın 101.maddesinde düzenleniyor. Bugüne dek iki kez değişikliğe uğrayan maddenin Cumhurbaşkanının “A.Nitelikleri ve tarafsızlığı” kenar başlıklı ilk hali;
Madde 101- Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisince kırk yaşını doldurmuş ve yükseköğrenim yapmış kendi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından yedi yıllık bir süre için seçilir.
Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeleri dışından aday gösterilebilmesi, Meclis üye tam sayısının en az beşte birinin yazılı önerisiyle olur.
Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.” şeklinde iken,
16/06/2007 tarih ve 26654 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 31/05/2007 tarih ve 5678 sayılı kanunun 4.maddesi ile;
MADDE 101 – Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından, halk tarafından seçilir.
Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.
Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri içinden veya Meclis dışından aday gösterilebilmesi yirmi milletvekilinin yazılı teklifi ile mümkündür. Ayrıca, en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında yüzde onu geçen siyasi partiler ortak aday gösterebilir.
Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer." şeklinde değiştirilmiştir.
2007 yılında yapılan bu değişiklikle Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi sistemine geçilmiş, görev süresi yedi yıldan beş yıla indirilmiş ve bir kimsenin en fazla iki kere(toplamda on yıl) Cumhurbaşkanı seçilebileceği düzenlenmiştir.
Mevcut Cumhurbaşkanı bu düzenleme yürürlükte iken Abdullah Gül’ün görev süresinin dolmasıyla 2014 yılında halk tarafından 12.Cumhurbaşkanı seçildi.
11 Şubat 2017 tarih ve 29976 sayılı Resmî Gazete yayımlanan 6771 sayılı kanunun 7.maddesi yapılan son değişiklikle ise 101.maddenin kenar başlığı Cumhurbaşkanının “A. Adaylık ve Seçimi” şeklinde değiştirilmiş ve madde şu şekilde düzenlenmiştir:
MADDE 101- Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçilir.
Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.
Cumhurbaşkanlığına, siyasi parti grupları, en son yapılan genel seçimlerde toplam geçerli oyların tek başına veya birlikte en az yüzde beşini almış olan siyasi partiler ile en az yüzbin seçmen aday gösterebilir.
Cumhurbaşkanı seçilen milletvekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer.
Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday, Cumhurbaşkanı seçilir. İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk oylamada en çok oy almış iki aday katılır ve geçerli oyların çoğunluğunu alan aday, Cumhurbaşkanı seçilir.
İkinci oylamaya katılmaya hak kazanan adaylardan birinin herhangi bir nedenle seçime katılmaması halinde; ikinci oylama, boşalan adaylığın birinci oylamadaki sıraya göre ikame edilmesi suretiyle yapılır. İkinci oylamaya tek adayın kalması halinde, bu oylama referandum şeklinde yapılır. Aday, geçerli oyların salt çoğunluğunu aldığı takdirde Cumhurbaşkanı seçilir. Oylamada, adayın geçerli oyların çoğunluğunu alamaması halinde, sadece Cumhurbaşkanı seçimi yenilenir.
Seçimlerin tamamlanamaması halinde, yenisi göreve başlayıncaya kadar mevcut Cumhurbaşkanının görevi devam eder.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin diğer usul ve esaslar kanunla düzenlenir.”
Görüldüğü üzere, 2017 değişikliği ile Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine uygun yeni birtakım düzenlemeler getirilmiş olsa da 31.05.2007 tarihli 5678 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle getirilen bir kimse en fazla iki kere Cumhurbaşkanı seçilebilir hükmü aynen korunmuştur.
Bu itibarla, Anayasanın 116/3. maddesi uyarınca seçimlerin TBMM tarafından erkene alınması(erken seçim) hali hariç, bir kimsenin iki kereden fazla Cumhurbaşkanı seçilmesine cevaz veren bir Anayasa hükmü bulunmuyor. Bu çok net. Aksi bir yorum ve uygulamanın açık anayasa ihlali oluşturacağı da bir o kadar net!
Anayasa lağvedilip yeni bir Anayasa yazılmış değildir. 2709 sayılı Anayasa yürürlüktedir. Kimi maddeleri değiştirilmiş, değiştirilmeyenler aynen geçerliğini korumaktadır. Bunlardan biri de bir kimsenin en fazla iki kere Cumhurbaşkanı seçilebileceğine dair madde 101/2 hükmüdür. Recep Tayyip Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. ve 13. Cumhurbaşkanıdır. Tekrar aday olup seçilirse 14. Cumhurbaşkanı olacaktır.
Buna Anayasamız zinhar cevaz vermiyor. Hal böyle iken iki dönemdir görevde olan sayın Erdoğan’ın üçüncü kez aday olabileceği tezini ileri sürmek Anayasanın açık hükmünü yok saymaktır. Böylesi zorlama yorumlar yeni bir meşruiyet tartışmasına yol açacaktır.
Herkes Anayasa hükümleri ile bağlıdır
Aynı zamanda anayasa hukuku profesörü olan TBMM Başkanı sayın Mustafa Şentop’a hukuk tahsil etmiş bir yurttaş olarak sesleniyorum: Siyasi çıkarlarınız uğruna açık anayasa kurallarını bu kadar eğip bükmeyin! Bu iş, asistanlık sınavı koşullarının kıymetli mahdumunuzun özel durumuna uyarlanıp, kamuoyu oluşunca değiştirilmesine benzemiyor.
Bu iş memleket işi! 86 milyon yurttaşın hakkını hukukunu doğrudan ilgilendiren bu meselede Anayasanın ayan beyan ihlaline cevaz veren fetvalardan kaçının! Aksi halde bunun tarihi vebali üzerinizde olacaktır. Ola ki Yüksek Seçim Kurulu böyle bir hukuksuzluğa yol verirse ilerde bunun hukuki sonuçlarından hiçbir bahaneye sığınarak kurtulamaz!
Yeri gelmişken muhalefete de bir çift sözüm olacak!
Efendim, anayasal gerekçelere sığınıp mağduriyet propagandası yapılmasına fırsat vermeyelim! Ee, ne yapalım? Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Anayasaya aykırı şekilde bir kere daha aday olmasına ses çıkarmayalım!
Bakın, varsa böyle düşünen muhalefet kesimi, sahibine ziyan bu retorikten bir an önce vazgeçmelidir. Anayasal gerekçelere sığınmak bir tercih değil mecburiyettir! Herkes Anayasa hükümleri ile bağlıdır. Kendini bağlı hissetmeyenlere çanak tutmak muhalefetin işi değildir.
“Demokrasi, seçimle gelmek değil seçimle gitmektir!” Hukuk hilelerine, garabet yorumlara tenezzül ve tevessül etmeden gitmeyi bilmektir!
Gitmeyi bilmeyenlerle hukuk zemininde meşru yollarla mücadele etmek muhalefetin tarihi, siyasi, hukuki ve ahlaki görevidir. Kimse bu görevden kaçma lüksüne sahip değil!
TIKLAYIN-Erdoğan: 2023 seçim tarihini öne çekeceğiz
Şunu kimse aklından çıkarmasın, köprüden önceki son çıkıştayız...! (SA/EMK)