Gazeteci, yazar ve yönetmen Yuval Abraham tarafından kaleme alınan ve +972 Magazine’de yayımlanan bu makaleyi Diyar Saraçoğlu, bianet için çevirdi. Yazının ilk bölümünü yayımlıyoruz.
İsrail ordusunun tüm orduya veri işleme hizmeti veren Bilgi İşlem ve Bilgi Sistemleri Merkezi biriminin komutanı, 10 Temmuz günü Tel Aviv yakınlarındaki Rishon Lezion’da “İsrail Savunma Güçleri İçin Bilgi Teknolojileri” başlıklı bir konferansta konuştu. Albay Racheli Dembinsky, +972 Magazine ve Local Call’un kaydını elde ettiği, yaklaşık 100 asker ve endüstri personelinden oluşan bir dinleyici kitlesine yaptığı konuşmada, İsrail ordusunun Gazze Şeridi’ne yönelik devam eden saldırılarında sivil teknoloji devleri tarafından sağlanan bulut depolama ve yapay zekâ hizmetlerini kullandığını ilk kez kamuoyu önünde doğruladı.
Dembinsky’nin ders slaytlarında Amazon Web Services (AWS), Google Cloud ve Microsoft Azure logoları iki kez yer aldı.
Bulut depolama, büyük miktardaki dijital verinin tesis dışında, genellikle üçüncü taraf bir sağlayıcı tarafından yönetilen sunucularda muhafaza edilmesini sağlayan bir araç. Dembinsky başlangıçta, İbranice kısaltması Mamram olarak bilinen ordu biriminin, sivil şirketler tarafından işletilen genel bulutlar yerine, dahili askeri sunucularda barındırılan bir “operasyonel bulut” kullandığını açıkladı. Dembinsky bu dahili bulutu, bombardıman hedeflerinin işaretlenmesine yönelik uygulamalar, Gazze semalarındaki İHA’lardan alınan canlı görüntülerin izlenmesine yönelik bir portal ile ateş, komuta ve kontrol sistemlerini içeren bir “silah platformu” olarak tanımladı.
Bulut şirketlerinin avantajı
Ancak Ekim 2023’ün sonlarında İsrail ordusunun Gazze’ye kara harekâtının başlamasıyla birlikte, platforma kullanıcı olarak eklenen çok sayıda asker ve ordu personeli nedeniyle dahili askeri sistemler hızla aşırı yüklendi ve İsrail’in askeri işlevlerini yavaşlatmakla tehdit eden teknik sorunlara neden oldu.
Dembinsky, sorunu çözmek için yapılan ilk girişimin, ordunun depolarındaki mevcut tüm yedek sunucuları etkinleştirmek ve başka bir veri merkezi kurmak olduğunu, ancak bunun yeterli olmadığını açıkladı. “Dışarıya, sivil dünyaya” gitmeleri gerektiğine karar verdiler. Ona göre, büyük teknoloji firmaları tarafından sunulan bulut hizmetleri, ordunun sunucuları fiziksel olarak ordunun bilgisayar merkezlerinde depolama zorunluluğu olmadan, bir düğmeye tıklayarak sınırsız depolama ve işleme sunucuları satın almasına olanak sağladı.
Ancak Dembinsky, bulut şirketlerinin sağladığı “en önemli” avantajın yapay zekâ alanındaki gelişmiş yetenekleri olduğunu söyledi. “Hizmetlerin, büyük verilerin ve yapay zekânın çılgın zenginliği... Sistemlerimizin buna gerçekten ihtiyaç duyduğu bir noktaya çoktan ulaştık,” dedi gülümseyerek. Bu şirketlerle çalışmanın orduya Gazze Şeridi’nde “çok önemli bir operasyonel etkinlik” sağladığını da sözlerine ekledi.
Dembinsky bulut şirketlerinden hangi hizmetlerin satın alındığını ya da bunların orduya nasıl yardımcı olduğunu belirtmedi. İsrail ordusu +972 ve Local Call’a yaptığı açıklamada, iç bulutta depolanan gizli bilgilerin ve saldırı sistemlerinin teknoloji firmaları tarafından sağlanan genel bulutlara taşınmadığını vurguladı.
Ancak +972 ve Local Call tarafından yapılan yeni bir araştırma, İsrail ordusunun Gazze nüfusunun kitlesel gözetimi yoluyla topladığı bazı istihbarat bilgilerini Amazon’un AWS tarafından yönetilen sunucularında depoladığını ortaya çıkarabilir. Araştırma ayrıca, bazı bulut sağlayıcılarının Gazze savaşının başlamasından bu yana İsrail ordu birimlerine çok sayıda yapay zekâ yeteneği ve hizmeti sağladığını da ortaya koyuyor.
İsrail Savunma Bakanlığı, İsrail silah endüstrisi ve üç bulut şirketindeki kaynaklar ve Ekim ayında kara harekâtının başlamasından bu yana operasyonda yer alan yedi İsrailli istihbarat yetkilisi, +972 ve Local Call’a ordunun savaş zamanı teknolojik kapasitelerini geliştirmek için özel sektör kaynaklarını nasıl tedarik ettiğini anlattı. Üç istihbarat kaynağına göre ordunun AWS ile işbirliği özellikle yakın: Bulut devi, İsrail Askeri İstihbarat Direktörlüğü’ne savaşta orduya yardımcı olan çok sayıda istihbarat bilgisini depolamak için kullanılan bir sunucu çiftliği sağlıyor.
“Sonsuz depolama alanı”
Çok sayıda kaynağa göre AWS genel bulut sisteminin üstel kapasitesi ordunun Gazze’deki neredeyse “herkes” hakkında istihbarat tutmak için “sonsuz depolama alanına” sahip olmasını sağlıyor. Mevcut savaş sırasında bulut tabanlı sistemi kullanan bir kaynak, operasyonel görevlerini yerine getirirken bilgi için “Amazon’dan sipariş” verdiklerini ve biri ordunun özel sistemlerine, diğeri AWS’ye bağlı iki ekranla çalıştıklarını anlattı.
Askeri kaynaklar +972 ve Local Call’a Gazze’de yaşayan tüm Filistinlilerin gözetlenmesinden elde edilen istihbaratın kapsamının tek başına askeri sunucularda saklanamayacak kadar büyük olduğunu vurguladı. Özellikle istihbarat kaynaklarına göre, sadece metinsel bilgi veya meta verilerin aksine milyarlarca ses dosyasını saklamak için çok daha kapsamlı depolama kapasiteleri ve işlem gücü gerekiyordu, bu da orduyu teknoloji şirketleri tarafından sunulan bulut hizmetlerine yönelmeye zorladı.
Askeri kaynakların ifadesine göre Amazon’un bulutunda depolanan büyük miktardaki bilgi, nadiren de olsa Gazze’de Filistinli sivilleri de öldürecek ve zarar verecek hava saldırılarının doğrulanmasına yardımcı oldu. Bir bütün olarak ele alındığında, araştırmamız, büyük teknoloji şirketlerinin İsrail’in devam eden savaşına -yasadışı olarak işgal edilmiş topraklarda şüpheli savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle uluslararası mahkemeler tarafından işaretlenmiş bir savaşa- katkıda bulunma yollarından bazılarını daha da açığa çıkarıyor.
“Bir milyon dolar öderseniz bin tane daha sunucunuz olur”
İsrail, 2021 yılında Google ve Amazon ile Project Nimbus adlı ortak bir sözleşme imzaladı. 1,2 milyar dolar değerindeki ihalenin belirtilen hedefi, hükümet bakanlıklarını bilgi sistemlerini kazanan şirketlerin genel bulut sunucularına aktarmaya ve onlardan gelişmiş hizmetler almaya teşvik etmekti.
Anlaşma son derece tartışmalı olmuş, her iki şirkette çalışan yüzlerce kişi aylar içinde İsrail ordusuyla ilişkilerin kesilmesi çağrısında bulunan açık bir mektup imzalamıştı. Amazon ve Google çalışanlarının 7 Ekim’den bu yana No Tech For Apartheid (Apartheid İçin Teknolojiye Hayır) adı altında düzenledikleri protestolar giderek büyüdü. Nisan ayında, Dembinsky’nin konuşma yaptığı İsrail Savunma Güçleri İçin Bilgi Teknolojileri konferansında, logosu kaldırılmadan önce kısa bir süre sponsorlar arasında yer alan Google, şirketin New York’taki ofislerinde düzenlenen bir protestoya katıldıkları gerekçesiyle 50 çalışanını işten çıkardı.
Basında yer alan haberlerde İsrail ordusu ve Savunma Bakanlığı’nın Nimbus Projesi çerçevesinde genel buluta yalnızca sınıflandırılmamış materyalleri yükleyeceği belirtiliyordu. Ancak yaptığımız araştırma, en azından Ekim 2023’ten bu yana, büyük bulut şirketlerinin gizli bilgilerle ilgilenen ordu birimlerine veri depolama ve yapay zekâ hizmetleri sağladığını ortaya koyuyor. Birden fazla güvenlik kaynağı +972 ve Local Call’a Ekim ayından bu yana İsrail ordusu üzerindeki baskının Google Cloud, Amazon AWS ve Microsoft Azure’dan hizmet alımında dramatik bir artışa yol açtığını ve ilk iki şirketten yapılan alımların çoğunun Nimbus sözleşmesi aracılığıyla gerçekleştiğini söyledi.
Bir güvenlik kaynağı, savaşın başlarında İsrail ordusunun sistemlerinin aşırı yüklendiğini, Gazze’deki birçok saldırının temelini oluşturan istihbarat sistemini genel bulut sunucularına aktarmayı düşündüklerini açıkladı. Kaynak, sistemle ilgili olarak “30 kat daha fazla kullanıcı vardı, bu yüzden çöktü” dedi.
Kaynak sözlerine şöyle devam etti: “[Genel] bulutta olan şey, bir düğmeye basmanız, o ay bin dolar daha ödemeniz ve 10 sunucuya sahip olmanızdır. Bir savaş mı başladı? Bir milyon dolar ödersiniz bin sunucunuz daha olur. İşte bulutun gücü bu. İşte bu yüzden [savaş sırasında] İsrail Savunma Güçleri’ndeki insanlar bulutla çalışmak için gerçekten bastırdılar. Bu bir ikilemdi.”
“Hassas bilgiler”
Nimbus Projesi bu ikilemi hafifletti. İhale şartlarının bir parçası olarak kazanan iki şirket, Google ve Amazon, sırasıyla 2022 ve 2023 yıllarında İsrail’de veri merkezleri kurdu. Ekim ayından bu yana askeri birimlerin buluta geçişine yardımcı olan İsrailli teknoloji firması Comm-IT’nin kurucu ortağı Anatoly Kushnir, +972 ve Local Call’a yaptığı açıklamada Nimbus’un İsrail yetkisi altında gelişmiş bilgisayar merkezlerinden oluşan bir “altyapı yarattığını” söyledi.
Bu düzenlemenin, “güvenlik kuruluşlarının, hatta daha hassas olanların bile” savaş sırasında, muhtemelen İsrail’e karşı bir dava açılması durumunda bilgileri talep edebilecek olan denizaşırı mahkemelerden korkmadan bulutta bilgi depolamasını kolaylaştırdığını söyledi.
Kushnir sözlerine şöyle devam etti: “Savaş sırasında [orduda] [daha önce] var olmayan ihtiyaçlar yaratıldı ve bunları [bu altyapıyı kullanarak] uygulamak çok daha kolay oldu, çünkü bu, en basitinden en karmaşığına kadar hizmet getirebilen küresel bir mal sahibinin altyapısı.” Bu şirketlerin İsrail ordusuna mevcut “en gelişmiş hizmetleri” sağladığını ve bunların şu anda Gazze savaşında kullanıldığını da sözlerine ekledi.
Ordunun prosedürlerindeki bu dramatik değişim savaşın başlamasından bu yana önemli ölçüde hızlandı. Kushnir, geçmişte ordunun çoğunlukla kendi geliştirdiği, “yerinde” (on premises, kısaltması on-prem) sistemlere güvendiğini söyledi. Ancak bu, eksikliğini duyduğu yeni hizmetleri oluşturmak için yıllarca olmasa da aylarca beklemesi gerektiği anlamına geliyordu. Öte yandan genel bulutta yapay zekâ, depolama ve işleme yetenekleri “çok daha erişilebilir”.
Kushnir, yorumlarını değerlendirerek, “Gerçekten hassas bilgiler, en gizli şeyler [sivil bulutta] yok. Operasyonel taraf kesinlikle orada değil. Ancak kısmen orada tutulan istihbarat şeyleri var.” dedi.
Ancak ordu içinde bile bazıları veri ihlali potansiyeline ilişkin endişelerini dile getirdi. Bir istihbarat kaynağı, “Bizimle bulut hakkında konuşmaya başladıklarında ve bilgilerimizi üçüncü taraf bir şirkete göndermenin bir bilgi güvenliği sorunu olup olmadığını sorduğumuzda, bunun [riskin] onu kullanmanın değeri yanında güdük kaldığı söylendi” dedi.
“Bulutta herkes hakkında bilgi var”
Kaynaklar +972 ve Local Call’a İsrail ordusunun Filistinli askeri görevliler hakkındaki istihbarat bilgilerinin çoğunun internete bağlı olan genel bulut yerine ordunun iç bilgisayarlarında saklandığını söyledi. Ancak üç güvenlik kaynağına göre İsrail Askeri İstihbarat Direktörlüğü tarafından kullanılan veri sistemlerinden biri Amazon’un genel bulutu AWS’de saklanıyor.
Ordu bu sistemi Gazze’de en azından 2022’nin sonundan beri kitlesel gözetim için kullanıyor, ancak mevcut savaştan önce özellikle operasyonel olduğu düşünülmüyordu. Şimdi ise bu kaynaklara göre Amazon sistemi ordunun kullanabileceği “sonsuz bir bilgi deposu” içeriyor.
Savunma kaynakları AWS’de tutulan istihbarat bilgilerinin, ordunun iç sistemlerinde tutulanlara kıyasla, operasyonel kullanım açısından hâlâ “ihmal edilebilir” düzeyde olduğunu teyit etti. Ancak ordunun saldırılarına katılmış üç kaynak, AWS’nin bazı durumlarda şüpheli askeri unsurlara karşı düzenlenen ve bazıları çok sayıda sivilin ölümüne yol açan hava saldırıları öncesinde “tamamlayıcı bilgi” sağlamak için kullanıldığını söyledi.
+972 ve Local Call’un daha önce yaptığı bir araştırmada ortaya koyduğu gibi, İsrail ordusu Hamas’ın tugay komutanı ve hatta bazen tabur komutanı düzeyindeki üst düzey komutanlarına yönelik saldırılarda “yüzlerce sivilin” öldürülmesine izin verdi. Güvenlik kaynakları bu vakaların bazılarında Amazon’un bulutunun kullanıldığını açıkladı.
Kaynaklar AWS tabanlı sistemin İsrail istihbaratı için özellikle yararlı olduğunu çünkü depolama sınırlaması olmaksızın “herkes hakkında” bilgi tutabildiğini söyledi. Bu bazen operasyonel avantajlar da sağlıyordu: Bir istihbarat kaynağı savaşta ordunun Hamas’ın askeri kanadının üst düzey bir üyesini yüzlerce mülteci ve hastayla dolu büyük, çok katlı bir binanın içinde tespit ettiği “gerçekten hayati bir önem taşıyan” bir andan söz etti. Kaynak, binada kimlerin bulunduğuna dair bilgi toplamak için AWS kullanıldığını anlattı. Kaynağa göre saldırı nihayetinde iptal edildi çünkü üst düzey yetkilinin tam olarak nerede saklandığı belli değildi ve ordu saldırıya devam etmenin İsrail’in imajına daha fazla zarar vereceğinden korkuyordu.
Bir başka İsrailli istihbarat kaynağı ise “[Amazon] bulutu sonsuz bir depolama [alanı]” dedi. “Hâlâ oldukça büyük olan normal [ordu] sunucuları var... Ancak istihbarat toplama sırasında bazen ilginizi çeken birini bulursunuz ve şöyle dersiniz: ‘Ne yazık, [gözetim hedefi olarak] dahil edilmemiş, onun hakkında bilgim yok’. Ama bulut size onun hakkında bilgi verir, çünkü bulutta herkes hakkında [bilgi] var.”
“Yeri doldurulamaz”
Daha önce ordu, yeni bilgilere yer açmak için veri tabanlarında biriken gereksiz bilgileri silmeyi adet haline getirmişti. Ancak Dembinsky 10 Temmuz’da verdiği konferansta ordunun Ekim ayından bu yana “tüm savaş malzemelerini korumak, saklamak ve depolamak” için çalıştığını belirtti. Bir güvenlik kaynağı durumun gerçekten de böyle olduğunu doğruladı ve depolama alanındaki artışı genel bulut şirketlerine bağladı.
Bulut devleriyle çalışmak için bir diğer önemli teşvik unsuru da yapay zekâ yetenekleri ve bunları destekleyen grafik işlem birimi (GPU) sunucu çiftlikleridir. Askeri istihbaratın genel buluta kaydırılmasıyla ilgili tartışmalara katılan bir istihbarat kaynağı, üstlerinin “buluta geçerlerse [bulut şirketlerinin] de kendi STT’lerine [konuşmadan metne dönüştürme yetenekleri] sahip olacağından bahsettiklerini” söyledi. “Bunlar iyi; birçok yetenekleri var. Yetenekler zaten mevcutsa neden her şeyi ordu biriminde geliştirsinler ki?”
İstihbarat görevlileri tarafından +972 ve Local Call’a açıklanan iş akışı -verilerin genel AWS bulutundan “sipariş edilmesi” ve ardından kapalı bir askeri ağa gönderilmesi-, İsrail Askeri İstihbarat Direktörlüğü bünyesindeki seçkin bir birim olan Birim 8200’ün mevcut komutanı tarafından 2021 yılında yazılan ve kısa süre önce The Guardian tarafından yazarının Yossi Sariel olduğu ortaya çıkarılan bir kitaptaki ayrıntılarla eşleşiyor.
“Güvenlik kurumları ‘Amazon bulutunu’ nasıl kullanabilir ve kendilerini güvende hissedebilirler?” Sariel, çözüm olarak ordunun iç sistemi ile genel bulutun “birbirleriyle her zaman güvenli bir şekilde iletişim kurabileceği” özel bir ağı savunduğunu yazdı. Sariel, İsrail istihbaratı tarafından toplanan gizli bilgilerin kapsamının “yalnızca Amazon, Google ya da Microsoft gibi şirketlerde” saklanabilecek kadar büyük olduğunu da sözlerine ekledi.
Aynı yıl, bir İsrail istihbarat dergisinde yazan Birim 8200’ün komutan yardımcısı, yapay zekâ yetenekleri “yeri doldurulamaz” ve ordununkinden üstün olduğu için genel bulut sağlayıcılarıyla “yeni ortaklıklar” çağrısında bulundu. Bulut şirketlerinin de ordu ile ortaklıktan kazançlı çıkacağını ima etti: “Aman [Askeri İstihbarat], çok çeşitli sensörlerden elde edilen düşmanlarla ilgili veriler de dahil olmak üzere İsrail Savunma Güçleri’ndeki verilerin çoğunu -sivil şirketlerin erişmek için bir servet ödeyeceği veriler bunlar- elinde tutuyor.” (DS/TY)