Denizli Acıpayam'a bağlı 350 nüfuslu Yeniköy bir Alevi köyü. Köylüler taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle 10 yıl önce kapatılan ilkokulun cemevine dönüştürülmesi için kaymakamlık ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne başvurmuşlar. Parasını da ceplerinden ödeyerek tek katlı ilköğretim okulunu tekrar kullanılabilir hale getirmişler. Muhtar Ali Say, ''Cemevi olmadığı için ibadet yapamıyoruz. Okulumuzun cemevine dönüştürülmesini talep ettik, yanıt bekliyoruz'' demiş basına.
Kayseri Sivas yolu üzerinde bir başka Alevi köyü. Orada da toplam nüfus ikiyüz küsur. Yerlilerin çoğu Almanya'ya göçmüş, geriye toprağına kıyamayıp gitmeyenler kalmış. Yaşlısı fazla, genci az. Gerçi nüfus yazları üçyüzü buluyormuş. Bastonunu kapan Sivas asıllı Köln'lü Alevi temiz hava almak için geri geliyormuş. O yüzden köyün toprak yollarında koyu kahverengi ceketinin yıpranmış uçları içe doğru kıvrılmış amcaların arasında, haki renk fitilli kadife pantolonunun üzerine giydiği açık mavi gömlek ve Lacoste yeleğiyle dolaşan bir başka grup amca görmek de mümkün.
Köydeki toplam dört yolun birleştiği meydanda, evden küçük, kulübeden hallice iki yapı var. Birisi köyün ilköğretim okulu, diğeri de muhtarın ofisi. Köydeki en büyük hareketlilik sabah muhtarın ofisinin gölgesinde çay içmeye başlayan yaşlılar heyetinin, öğleden sonra yükselen güneşten kaçmak için yer değiştirip yolun karşısındaki okulun gölgesine geçmesi.
Bizi karşılayan muhtar, biraz gazetecilere köyün ve köylünün dertlerini anlatacak olmanın heyecanı, biraz da "Bakın muhtarınız köye kimleri getirebiliyor"u seçmenlerine gösterebilmek amacıyla kızını yollayıp köye haber saldı. Yaklaşık on dakika içinde muhtarın ofisindeki iki sandalye ve kapının dışındaki üç tabureye haki renkli fitilli kadife pantolonlu köylüler oturmuş, duvar diplerine de uçları içeri kıvrık ceketli hemşehrileri çömelmişlerdi.
İlk çayla birlikte sadede gelindi ve Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) Alevi açılımıyla ilgili düşünceler ortalığa saçıldı. Zaten açılım maçılım beklemiyorlardı. Sünni bir parti ne zaman Aleviler için bir şey yapmıştı da şimdi yapacaktı? Tarihte görülmüş şey miydi? Ama Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) sanki bir şeyler yapıyor muydu? Resmen cepte kekliktiler. Yine de mecburen oylar Baykal'aydı. Köylülerden birisi ateşli bir şekilde en azından CHP'nin cemevi yapmalarına izin vereceğini savunurken ortam gerildi. Muhtar yaşından umulmayacak bir çeviklikle makam koltuğundan fırlayıp raftan kaptığı dosyayı masaya çarparak "Yapacaktık cemevi, engel oldunuz. Bulmuştuk çözüm, bitirdiniz. Yok size cemevi memevi," diye gürledi.
Kısa ve gergin bir sessizlikten sonra köylünün muhtara gıcık olup muhtemelen bir daha seçilmemesine neden olacak olan cemevi inşaatının inanılmaz hikâyesi önümüze dökülüverdi.
Açılımla birlikte umutlanan köylüler yıllar sonra inşaat işini tekrar gündeme almışlar. Araziyi de bulmuşlar. Köyün hemen arkasındaki tepelik. Ama köylüde cemevini yapacak para yok. Bağlı oldukları Kayseri Müftülüğü'ne de, Diyanet İşleri Başkanlığı'na da başvurmuşlar. Talepleri geri çevrilmiş. Sonunda yardımlarına Almanya'daki hemşehrileri yetişmiş. "Cemevinin bütün masrafı bizden, siz yeter ki araziye inşaat iznini alın" demişler. Köylü bir umutla başvurusunu tekrarlamış. Cevap yine olumsuz. Tam bu sırada muhtarın aklına bir fikir gelmiş. "Anadolumuz kültürlerin, dinlerin, erenlerin, peygamberlerin yaşayıp, yüz sürdüğü bir yerdir. Bu eşsiz mozayiği yaşatabilmemiz için bize yakışan bütün dinlere mensup insanların ibadet edebileceği bir kültür merkezidir," deyip 200 nüfuslu Alevi köyüne içinde cemevi, camii, kilise ve sinagog olan bir mekan tasarlamış.
Ancak, çizimleri kendisine ait olan merkez fikrini gururla seçmenleriyle paylaştığında ummadığı bir muhalefetle karşılaşmış. Köylü "Köyde değil Hıristiyan, Sünni bile yok, kiliseyi n'apalım?" diye muhtara itiraz etmiş. Son noktayı ise Almanya'daki hemşehriler koymuş. "Biz parayı cemevi için veririz, öyle merkez filan olmaz, gerekirse araziyi de devletten istemeyiz, kendimiz satın alırız." Aylarca süren pazarlıklar sonucu kimse kimseyi ikna edememiş. Muhtar köylüye, köylü muhtara gıcık.
Sonunda manevi talebin maddi değerini katladığı araziyi muhalefete yedirmemek için köylünün ''Cin beyinli bu'' diye sataştığı muhtar bir çözüm bulmuş. Nüfus dairesinden geçmiş kayıtları alıp taramış. Kore savaşı sırasında şehit olan bir askerin nüfusunun köye bağlı olduğunu fark edip Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bir şehitlerinin olduğunu ama bir şehitliklerinin olmamasından dolayı duydukları üzüntüyü yazmış. Köyün arkasındaki tepelik artık çitle çevrili, ortasında Türk bayrağının dalgalandığı bir şehitlik. Köylünün gıcığı ise şehitliğe değil, muhtarın hepsini katakulliye getirmesine.
Denizli Acıpayam'a bağlı Yeniköylüler eski ilköğretim okulunu cemevine çevirebilmek için gerekli izni alabilirler mi bilmiyorum. Ama dünkü Taraf gazetesinde Kasaba dizisinin Alevi kültürüne yer verdiği için çeşitli baskılar sonucu yayından kaldırıldığı iddia ediliyordu. Bütün gün bu baskının nasıl dillenebileceğini, ağızdan hangi kelimelerle çıkabileceğini düşündüm. Aklıma gelen cümlelerden ben utandım.(ZE/BÇ)
ZEYNEP ERDİM'DEN
Alternatif Bir Alevi Açılımı
Köylülerden birisi ateşli bir şekilde en azından CHP'nin cemevi yapmalarına izin vereceğini savunurken ortam gerildi. Muhtar yaşından umulmayacak bir çeviklikle makam koltuğundan fırlayıp raftan kaptığı dosyayı masaya çarparak "Yapacaktık cemevi, engel oldunuz. Bulmuştuk çözüm, bitirdiniz. Yok size cemevi, memevi," diye gürledi
ilgili haberler
Hak odaklı, çok sesli, bağımsız gazeteciliği güçlendirmek için bianet desteğinizi bekliyor.
ilgili haberler
diğer yazıları
90'LARIN HAK MÜCADELELERİ/ ZEYNEP ERDİM
Merve Kavakçı Meclise Başörtüsüyle Girince...
16 Aralık 2014
MÜLTECİ KAMPINDAN
Hatay'ın İstenmeyen 'Misafir'leri
3 Temmuz 2011
ZEYNEP ERDİM'DEN
Erkeğin Artık "Gerçek"leşmesinin Zamanı Gelmedi mi?
13 Ağustos 2010
ZEYNEP ERDİM'DEN
Geriye Muhatap Olunacak Kim Kaldı?
9 Temmuz 2010
ZEYNEP ERDİM'DEN
Geriye Nefret Kaldı
11 Haziran 2010