Almanya’nın önde gelen araştırma kurumlarından olan EMNID’in son alan araştırması kafaları karıştırmaya devam ediyor.
EMNID araştırmasının Die Zeit gazetesinde yayınlanan sonuçlarına göre, Alman hükümetinin politikası ile toplum çoğunluğunun istemleri arasında ciddi çelişkiler var: Almanların yüzde 72’si Federal Hükümetin sosyal adalet için yeterli adımlar atmadığı görüşünde. Yüzde 68’lik bir kesim yasal asgari ücret uygulamasının hemen yürürlüğe sokulmasını isterken, yüzde 82’lik bir kesim, emekliliğe geçiş yaşının 67’ye çıkarılmasına şiddetle karşı çıkıyor ve emeklilik yaşının yeniden 65’e düşürülmesini talep ediyor.
Sonuçlara ilk bakış, Almanya başta olmak üzere Avrupa’da hüküm süren neoliberal hegemonyanın çatlaklar vermeye başladığı düşüncesine yol açabilir. Ancak detaylı bir bakış, neoliberal düşüncenin sadece piyasa radikali elitler ve sermaye yanlıları arasında yaygın olmakla kalmayıp, toplumun farklı katmanlarını da derinden etkilediğini gösteriyor.
Örneğin yasal asgari ücret uygulamasına en fazla karşı çıkanlar, düşük ücretle çalıştırılan ve eğitim seviyesi düşük olan kesimlerde yer alıyor. Asgari ücret uygulamasından en fazla olumlu sonucu alacak kesimler olmasına rağmen. Veya sosyal demokrat Sozialdemokratische Partei Deutschlands (SPD) seçmenlerinin yüzde 49’u sendikaların "gereğinden fazla güçlü oldukları" görüşünde. Halbuki sendikaların kan kaybederek güçsüzleşmelerinin, reel ücretlerin düşürülmesinin ve çalışma koşullarının kötüleştirilmesinin temel nedenlerinden birisi olduğunu en önce sosyaldemokratların bilmesi gerekmiyor mu?
Aynı şekilde elektrik sektörü ile demiryollarının özel mülkiye geçirilmesini en fazla savunanların Yeşiller partisi seçmenleri arasında olması, sosyopolitik, ekonomik ve ekolojik gerekleri birbirleri ile kopmaz biçimde bağladığını ileri süren Yeşiller hareketinin hangi noktaya geldiğini göstermeye yetiyor.
Köln’de öğretim üyesi olan Prof. Dr. Cristoph Butterwege bu bağlamda "Neoliberalizm günümüzde başka hiç bir dünya görüşünün yapamadığı ölçüde gündelik politikayı, medyayı ve toplumsal bilinci belirler hale geldi" diyor.
Prof. Butterwege, neoliberalizmin bir taraftan özelleştirmeler ve liberalleştirmeler ile kamu sektörünü teslim aldığını, diğer taraftan da hegemonyası ile burjuva demokrasisinin içini oyduğunu söylüyor.
Bunlar, Almanya’daki toplumsal paradoksu gözler önüne seriyor. Bir tarafta neoliberal politikaların toplum, refahdevleti ve demokrasi açısından olumsuz etkileri daha belirgin hale gelerek, politik ve toplumsal sol dışındaki kitlelerin de karşı çıkışlarına neden olurken, diğer tarafta neoliberal hegemonya toplumun geniş kesimlerinin bilincini derinden belirlemeye devam ediyor.
Bu açıdan bakıldığında EMNID araştırması sonuçlarının hem daha sosyal koşulların yaratılmasına yönelik arzuların arttığını, hem de neoliberal yaklaşımların yaygınlaştığını kanıtlayan sonuçlar olduğu söylenebilir. Prof. Butterwege’ye göre bu bir çelişki değil: "İnsanların, neoliberalizm taraftarı olmadan da neoliberal argümentasyonları savunmaları, günümüzün tipik bir durumudur."
Kısacası, sol, neoliberalizme karşı kendi hegemonyasını kuramadığı sürece, köklü toplumsal ve politik değişimlere imza atamayacak.(MÇ/EÜ
* Sayılar ve alıntılar için kaynak: 22.08.2007 tarihli Neues Deutschland gazetesi