Son günlerde Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff'un başı kamuoyuyla büyük dertte.
Wulff'un Aşağı Saksonya Başbakanı olduğu dönemde iş adamı arkadaşı Egon Geerken'in eşinden aldığı yarım milyonluk düşük faizli konut kredisiyle başlayan kâbus, Bild gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kai Diekmann'ın telefonuna sözkonusu haberlerin yayımlanmaması için bıraktığı tehdit mesajıyla doruğa ulaşmıştı.
İki gazetecinin moderatörlüğünde ZDF ve ARD Alman kamu televizyonlarına yaptığı açıklamada "Bild gazetesinin genel yayın yönetmenini aramanın ağır bir hata" olduğunu kabul eden ve özür dileyen Wulff, kamuoyundan beklediği desteği göremedi. Tartışma giderek büyüyor.
"Bir cumhurbaşkanı gerekiyor"
Wulff yaptığı açıklamada kendini şu sözlerle savundu: "Basınla olan ilişkilerimi yeniden düzenlemem gerekiyor. Medyayla başka türlü anlaşmak, medyayı bir aracı olarak daha güçlü bir şekilde kabul etmek, demokraside önemli rol oynuyorlar. Ancak medyanın da sorumlulukları var ve bunu kendi aralarında belirlemeleri gerekiyor."
Kredi olayını ise "arkadaşlık ilişkilerinin" bir uzantısı olarak gördüğünü ifade eden Wulff, yasal açıdan bir ihlalde bulunmadığını belirtti ve Almanya'nın diğer sorunlarına dikkat çekilmesi gerektiği yönünde uyarıda bulundu.
Başta ülkenin saygın haber kaynağı muhafazakâr eğilimli Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ), Wulff'un Cumhurbaşkanı olarak soruna yaklaşımı açısından inanırlılığını kaybettiğine dair ciddi eleştiriler yayınlarken, sol tandanslı yayın yapan Spiegel.de ise Diekmann'a bırakılan tehdit mesajının telafisi olmadığına dair yorumlara yer veriyor ve Cumhurbaşkanını yumuşak bir dille istifaya davet ediyor.
Almanya'da Cumhurbaşkanlığı kurumsal açıdan devletin en üstünü temsil ediyor. Medyanın tepki gösterdiği nokta, bu konumda bulunan bir kişinin Anayasa tarafından korunan ifade, basın ve haber yapma özgürlüğünün temsilcisi olması gerekirken, özel ilişkilerini bunun tam tersi yönde kullanmaya çalışması.
Wulff'u televizyona röportaj vermeye zorlayan da özellikle medyanın tek bir ses olarak olayın gidişatına sert biçimde karşı koyması.
Gelinen son aşamada, Almanya'nın yüksek tirajlı bulvar gazetesi Bild'in Genel Yayın Yönetmeni Diekmann, telefonuna bırakılan mesajın kamuoyu nezdinde yayınlanmasını talep etti. Ancak sözkonusu girişimi Wulff reddeti.
Spiegel ve ARD'nin internet sayfalarında görüldüğü kadarıyla Wulff'dan gelen açıklamalar koltuğunu korumasına yardımcı olmayacak gibi duruyor. Kamuoyu araştırmalarında Cumhurbaşkanı kan kaybediyor. Tagesschau.de'de yer alan bir yorumda, Wulff'un "ahlaki bütünlüğünü, inanırlığını, otoritesini kaybettiği" belirtiliyor. Diğer taraftan aynı sitede Cumhurbaşkanına yöneltilen tüm suçlamaların aşırı olduğu yönünde görüşlere rastlamak da mümkün.
Aralık ayından beri süregelen tartışmaların ve kendini "mağdur" olarak gören Cumhurbaşkanının açıklamalarının kabul görüp görmeyeceği ilerleyen günlerde kesinliğe kavuşacak. Ancak görülen o ki Almanya'da medya hakkını aramayı ve gerektiğinde tek ses olmayı başarıyor. Darısı Türkiye'nin başına. (GAW/HK)