Ali İsmail Korkmaz'ın öldürülmesine ilişkin dava dün Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde karar bağlandı.
Öldürmekten değil yaralamaktan verilen ve “iyi hal indirimi” yapılan cezalar, tahliye ve beraatlar sonrası ailenin ve avukatların açıklamaları gösterdi ki; bu dava henüz bitmedi.
Duruşmayı haberleştirmek üzere gittiğim Kayseri’den notlar ise şöyle:
“Basın nereden girecek?” girdabı
Duruşmanın görüleceği Kayseri Adalet Sarayı’na saat 07.30’da ulaştım.
Önceki duruşmalarda olduğu gibi yollar araç trafiğine kapanmış, Adalet Sarayı’nın çevresine labirent misali polis barikatları kurulmuştu. Yol üstünde akrep, çok sayıda polis ve TOMA’lar vardı.
Yine önceki duruşmalarda olduğu gibi içeriye girebilmek için üç kapıya da yönlendirildim.
İlk kapının girişindeki barikatların başındaki polisler basının diğer kapıdan alınacağını söyledi. İkinci koridordan içeri girebildim. Ancak çantamdaki fotoğraf makinasından dolayı üçüncü kapıya gitmem gerektiği söylendi. Sonra geçmeme karar verildi. Duruşmanın görüleceği salonda ilerlerken arkamdan gelen bir başka polis ise geçemeyeceğimi söyledi.
Üçüncü kapı önünde, kapının açılmasını beklerken içeriden çıkan gazetecilerle birlikte içeri girebildim.
Duruşma salonu
Korkmaz ailesi, avukatlar ve basının yanı sıra aralarında milletvekilleri, insan hakları savunucuları ve Gezi Direnişi’nde öldürülen diğer insanların ailelerinin de olduğu çok sayıda insan duruşma salonundaydı.
Duruşmayı izleyenlerin bir kısmı ayakta kalırken salonunun iki yanında ayakta bekleyen üniformalı polislerin yanı sıra sanıkların hemen arkasındaki sırada oturan polisler salondakilerin tepkisini çekti.
Bir süre sonra polisler kaldırıldı, ancak salonda kalmaya devam ettiler.
Sanık polis ekranda
Hakkında müebbet hapis istenen tutuklu polis sanık Mevlüt Saldoğan kararın açıklanmasının beklendiği önceki duruşmaya ameliyat olduğu gerekçesiyle katılmamıştı.
Bu duruşmaya hastalığı devam ettiği gerekçesiyle Ankara L Tipi Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Duruşma salonunda büyük ekrana görüntülü sistem kuruldu.
Saldoğan’a son sözleri için söz verildi. Ancak ses yeterince duyulmuyordu, mahkeme başkanı düzeltilmesi için biraz bekledi, ancak sonra konuşma aynı şekilde devam etti.
Saldoğan son sözlerinde görüntülerdeki kişinin Ali İsmail Korkmaz olmadığını öne sürdü. Recep Tayyip Erdoğan’dan duymaya alıştığımız ve Saldoğan’ın önceki duruşmalarda da söylediği gibi “Gezi darbe girişimi değil miydi?” diye yineledi.
Ekrana parmağını sallayarak yaptığı bu konuşma nedeniyle salondakiler ve müşteki avukatları son sözlerin bu kadar uzun olamayacağı ve Saldoğan’ın provokatif konuştuğu yönünde itiraz etti.
Hakim, son sözünü söylemesini istediğinde de "Ben kimseyi kasten yaralama, öldürme ve kasıtlı hareket etmedim. Bir polis memurunun mesleğe atılırken yaptığı yemine sadık kalarak amirlerin verdiği emiri yeri getirerek bedenen zor kullanma yetkimi kullandım” dedi.
Konuşmaya devam etmesi üzerine itirazlar yinelendi, hakim diğer sanıkları dinlemeye başladı.
Diğer sanıklar da beraat ve tahliyelerini talep etti.
Karar
Saat 09.30’da başlayan duruşmaya saat 09.50’de karar için ara verildi.
Saat 11.00’de karar için herkes yerini almıştı.
Hakim, “mahkeme kararlarının eleştirilebileceğini ancak bunun demokratik yollarla yapılması gerektiğini” söyledi. Kararı dört başlıkta topladıklarını açıkladı ve “Her ne kadar kasten öldürme suretiyle yargılanmaları istendiyse de…” diyerek kararı açıkladı.
Salonda sessizlik vardı. Yasa maddeleri, savcının talep ettiğinin aksi yönünde cezalar ve 1/6 oranında indirimler şeklinde sıralanan karar açıklanmaya devam ettikçe salondan tepkiler yükseldi.
Davanın biri polis beş tutuklu ve üç tutuksuz polis sanığı vardı.
* Tutuklu polis Mevlüt Saldoğan için savcı mütalaasında kasten öldürme suçundan müebbet hapis istemişti. “Kasten yaralayarak ölüme sebebiyet vermek" suçundan indirimlerle on yıl on ay ceza aldı.
* Tutuksuz iki polis Şaban Gökpınar ve Hüseyin Engin için mahkeme savcı ile aynı karardaydı, beraat ettiler.
* Müşteki avukatlarının da her duruşmada tutuklanmasını talep ettiği, savcının da 12 yıl ceza istediği tutuksuz polis Yalçın Akbulut’a indirimlerle 10 yıl ceza ve tutuklama kararı geldi.
* Savcı diğer sanıklar için sekizer yıl ceza istemişti. Fırıncılar İsmail Koyuncu, Ramazan Koyuncu, Muhammet Vatansever’e yaralama suçundan savcının istediği gibi sekizer yıl ceza verildi ancak indirimlerle bu ceza altı yıl sekiz ay hapis cezasına düşürüldü.
* Mahkeme, Ebubekir Harlar’a verdiği sekiz yıl hapis cezasını ise “eylemi yardım derecesinde kaldığından” üç yıl dört ay hapis cezasına indirdi, tutuklu kaldığı süre gözönüne alınarak tahliyesine karar verdi.
Kararın açıklanmasının ardından sanıklar salondan çıkarıldı. Salondan “Ali İsmail Korkmaz”, "Biz bitti demeden bu dava bitmez" ve “Anaların öfkesi katilleri boğacak” sloganları yükseldi.
Duruşma çıkışı
Duruşmanın bitmesinin ardından dışarıdaki bekleyen TOMA’nın dayanışma için Adalet Sarayı önünde bekleyenlere yöneldiği görüldü. Aile ve avukatlar TOMA ile dayanışma için gelenlerin ortasına gelerek basın açıklaması yaptı.
Açıklamalarda kararın Erdoğan’ın baskısıyla alındığı vurgusu hakimdi.
Ailenin avukatı Ayhan Erdoğan kararı temyiz edeceklerini, davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne dek izleyeceklerini, sanıkların hak ettikleri cezayı almalarının yanı sıra azmettiricilerin de yargılanması için çaba göstereceklerini anlattı.
Anne Emel Korkmaz oğlunun fotoğrafı ellerinde konuştu: “19 yaşında bir gencin canı bu kadar ucuz olmamalıydı. Nasıl katledildiği tüm dünya gördü. Katillerin cezası bu kadar olmamalıydı. Ben bunu beklemiyordum.”
Baba Şahap Korkmaz “Gelen talimata göre karar verilmiş. Çabamız kayda alınmamış. Katil korunacak, mağdur olan daha mağdur olacak. Bu ülkenin sistemi bu maalesef. Bu kararları verenleri kınıyorum” dedi.
Ardından İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, HDP eş Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu söz aldı.
Polis saldırısı
Tanrıkulu konuşmasına devam ederken dayanışma için gelenler polis barikatlarına yöneldi ve polis gaz bombaları ile saldırdı.
Az önce adaletin sağlanması için oğullarını öldüren insanlarla bir kez daha yüz yüze gelmek zorunda kalmış, istedikleri adaleti bulamamış Korkmaz ailesi de bu saldırıdan etkilendi.
Bu dava bitmedi
Ali İsmail Korkmaz 19 yaşındaydı. Gezi Direnişini İstanbul’da yaşıyorduk. Temmuz ayında “Eskişehir’de dövülen üniversiteli öğrencinin son durumunu” haberleştirmem gerektiğinde kafamdaki garip halka kalktı yerinden.
Ağabeyi Gürkan Korkmaz ile ilk kez o zaman konuştuk. Ali İsmail Korkmaz komadaydı. Umut vermeye çalışarak kapattım telefonu. “Kardeşim yaşındaymış” dedim yanımdakilere.
Sonra, ölüm haberini yapmak zorunda kaldım.
Ardından “kayıp” görüntüler, eve yollayan doktorlar, valinin sözleri, ortaya çıkan telefon görüşmeleri, duruşmalar, sanıkların ifadeleri geldi; fonda Erdoğan’ın sözleri sürüyordu.
Tüm bu süreçte Korkmaz ailesinin ve avukatlarının nasıl çaba harcadıklarına tanık olduk.
Dün, karar açıklandı. Dava, bitmedi. (BK)