Alexandrina doğayı ve enerjiyi birer iyileştirme ve terapi yöntemi olarak kullanan bir şifacı. Alternatif tıbba olan yönelimine rağmen geleneksel tıpta da eğitim almış bir eğitim bilimci. Doktorasını bitirdikten sonra üniversitede hoca olarak dersler vermeye başlayan Alex kısa bir süre sonra bu pozisyonundan istifa etti. Ormanda kendisine ufak bir arazi aldı ve permakültür tarım bilgilerini pratiğe dökerek kendi ürünlerini yetiştirmeye başladı ve bu alanı evi haline getirdi.
Alex kendimizi iyileştirmek için ihtiyacımız olan her şeyin doğada mevcut olduğuna inanıyor. Bebeğini de bu şekilde, doğanın içerisinde, hayvanlar ve ağaçlarla iç içe yetiştiriyor.
“Sistemin dayattığına mecbur olmak istemiyorum. Dolayısıyla, gerçekten ne istediğime karar vererek ve bunun sonuçlarını da kabul ederek, o şekilde yaşamam gerekir. Eğer bir araba ya da televizyon istiyorsam bunun bir bedeli olacak. Sistem der ki ‘bu televizyonun bedeli bu’, biz de ona sahip olabilmek için zamanımızdan harcarız. Dolayısıyla, gerçekte neye ihtiyacım olup olmadığı, neyin benim için gerçekten önemli olduğu ve hangisinin çabalarıma değeceğine dair bilinçli karar vermem gerek. Zaten aslında bu bilinçle dünyaya geliriz. Örneğin, bebekler hayattaki yollarının bilgeliğiyle dünyaya gelirler. Bizim tek yapmamız gereken onları desteklemek, kabullenmek ve onlara güvenli bir ortam sağlamak.
Sağlık alanında uzmanlığım var ama geleneksel tıptan uzaklaşma kararı aldım. Daha çok ‘Bütün’e yönelik olan holistik şifa yöntemlerini kullanıyorum. (Alex ‘bütün’ ile tüm canlı ve cansız varlıkları içeren evrensel oluşumu kastediyor.) Ağrıyan bacaktan ya da varlığımızı etkileyen duygusal ve zihinsel sorunlardan daha ötesini görebilmeliyiz. Dolayısıyla, birçok sorunun aslında ailevi durumlarda köklenerek süregeldiğini göz önünde bulundurarak daha bütünsel çözümler arıyorum.
Bir ailede herkes benzer şekilde beslenir, benzer inanç ve davranış şekilleri geliştirir. Bu da önceki nesillerden genlerle gelen bilinç dışı bilgi ve duyguları etkiler: Örneğin ‘ben bunu hak etmiyorum’, ‘hayat çok zor’ ya da ‘aşka/sevgiye güvenmiyorum’ şeklinde gelen inanç biçimi ile birlikte ortaya belli semptomlar ve hastalıklar ortaya çıkar. Bu sebeple soydan gelen bilgi ve deneyimlere, kaydedilmiş hangi bilgi ve duygularla bağlı olduğumuzu bilmemiz önemlidir.
Kullandığım yöntem 'Sistem Dizilimi’ veya 'Aile Dizilimi’ olarak biliniyor. (Alman Psikoterapist Bert Hellinger tarafından geliştirilmiş olan bir alternatif terapi yöntemi). Bir defasında uzun süredir iş bulamayan bir müşterim bu sorunu icin ‘dizilim terapisi' yapmamı istedi. Bu terapi yönteminde kişileri ve/veya sorunları temsil etmesi için küçük oyuncak bebekler kullanılır. (Kimi zaman koltuklar veya gerçek kişiler temsilci olarak kullanılabilir.) Kişi terapi sırasında bu temsilcileri seçer ve masanın üzerine yerleştirir. Dolayısıyla, hangi figürün ya da oyuncağın kimi ve neyi temsil ettiğini biliriz. Müşterim kendisini temsil etmesi için seçtiği oyuncağı masaya koyduğu sırada durum daha belirgin bir hal aldı, çünkü kendisini temsil eden figür işi temsil eden figüre değil yere doğru bakıyordu. Bu durum kişinin aile sistemi içerisinde daha önce kaybettiği birini ya da bir şeyi aradığını gösterir. Ruhu daha önce kaybettiği birini arıyordu. Müşterime daha önce kürtaj olup olmadığını sorduğumda enerjisi bir anda değişti. Şaşkınlıkla ‘evet’ dedi. Çok erken yaşlarda yaşadığı bir tecrübenin aslında hayatında ne kadar etkin bir rol oynadığını daha önce fark etmemişti.
Bu konuşmadan sonra müşterim diğer çocukların temsilcilerini gözlemlerken aslında en büyük olan oğlunun belli bir davranış biçimi geliştirmiş olduğunu fark etti. Oğlu genel olarak evde sürekli yer değiştiriyordu. Örneğin, yemek masasında yerini belirleyemiyordu. Çalıştığı işyerinde sürekli yeri değişiyor, kendi alanı dışında başka işleri yapıyor ya da sık sık iş değiştiriyordu. Oğlu hayattaki yerini bilmiyordu. Aslında oğlu aile sistemindeki yerini bilmiyordu. Müşterim oğlu ile konuşarak ona daha önce kürtaj yaptırmış olduğunu açıkladı.
Bu tür durumlarla barışıp, bu bilgiler kabul edilmediği sürece ailenin yeni üyelerinde ve çocuklarında bu tip sorunlar ortaya çıkabilir. Bu durum varoluş ile ilgili çeşitli semptomlara yol açabilir. İlerleyebilmemiz için bunları kabul etmemiz gerekir. Bu bilgi ve kabul ediş ile birlikte müşterim iç benliğinde huzuru sağladı ve bir sonraki hafta beni arayarak iki iş teklifi aldığını ve aralarından birine karar vermeye çalıştığını söyledi.
Daha önce aile sisteminde benzer durumlara sahip olup işinde başarısız olan, ya da kendi alanı dışındaki yerlerde çalışan (örneğin, alanı insan kaynakları bölümü olmasına rağmen pazarlama ya da muhasebe gibi alanlarda çalışan) müşterilerim oldu. Bu yüzden yeteneklerinin ve gerçek potansiyellerinin farkına varamamışlardı.
Hepimiz bir şekilde yaralarımızı sevme ve onları iyileştirme yolundayız. Bunun süresi kişiden kişiye değişir. Ama biliriz ki öyle ya da böyle bir gün hepimiz yaralarımızı seveceğiz ve bu şekilde özgürleşeceğiz.” (ST/AS)
Projeye ait sosyal medya hesabı: https://www.instagram.com/autruitr