Aralık ayının ve yılın son günlerine gelmişken, 3 Aralık gününe ilişkin bir yazı yazmak, çoğu kişi için tuhaf bir durum şüphesiz ki… Ne de olsa istisna olan, bizim için kıymetli, sayısı çok az gazete, gazeteci, yapımcı ve yazan çizen açısından, ajandalarında öylesine bir güne dönüşmüş 3 Aralık Dünya Engelliler Günü bitmeden, bir engelli ile fotoğraf vermek, röportaj yapmak ya da bir yazı almak, yerine getirilmesi gereken bir görev, bir faaliyet ve ‘’Mış’’ gibi yapmanın dayanılmaz sıradanlığı…
Nitekim bu 3 Aralık Dünya Engelliler günü de ritüellerini bozmayan birçok kesim vardı. Birçoğu her zaman olduğu gibi bu fotoğraf karelerine girme telaşı içinde, canhıraş bir arayıştaydı. Herkes günün farkındalığının, en farkındası olmak için bir biriyle biteviye yarıştaydı.
Eh çok da haksız değillerdi sanki. Zira her 3 Aralık gecesi olduğu gibi, akrep ve yelkovan birbirine kavuşurdu illaki. Alandaki gerçeklikten çok uzakta bir masal misali yapılan ‘’kutlamalarda’’, saat on ikiyi vurunca, bal kabağı, aslına, önemli olan, önemsize, arananlar, unutulana, prens ve prenses engelliler, kendi hakikatlerine dönerdi, istisnasız sonunda…
Bu 3 Aralık gününde de her yıl değişmeyen engellilerin nüfusu gibi, birçok kurumsal yapı ve onun temsilcilerinin rutinleri de değişmedi. Kah yemekler, kah verilen sadakalar, kah ezber cümleler, kah temenniler… Birçok engelli adayı her zaman olduğu gibi, adaylıklarını tebliğ etti, tebrik ve kutlama mesajları gönderildi, kimisi engellerine rağmen, müzik aleti kullanabilen engellilerin performansını dinlemek suretiyle, onlara lütfetti. Kimisi, körlerin satranç oynayabildiklerini duymuş hayretteydi:) Ve hatta öyle ki, engellerine rağmen böyle bir başarıya imza atan, ‘’başarılı’’ engellileri ödüllendirmekten kendilerini alıkoyamadı.
3 Aralık Dünya Engelliler günlerinin, değişmez klasiklerinden birisi de ‘’Engel‘’ kelimesiyle kurulan cümlelerde açığa çıkartılan o şaşırtıcı yaratılıcılıktı. ’’Engel sizsiniz’’, ‘’……. engel yok’’, ‘’Engelli değil’’, ’’Engelsiz’’… Adeta ‘’Engel’’ kelimesinin kullanımından özenle kaçınıldığı, eğilip büküldüğü, bu takdir edilesi gayreti ve üretkenliği, sorunları çözmek adına açığa çıkaran bir çaba olsaydı, mücadelemiz adına epeyce bir yol almış olurduk zannımca…
Ve fakat, çok olağan hale gelmeye başlayan bu durumun ve ilgili günün, farklı bir anlamı ve hedefi olması gerekirken, işlevinin kelimelere takla attırılan bir sürece evrilmesi, günün sonunda, bambaşka ve hayati bir tartışmayı da zorunlu kılıyor, bir parça.
‘’Engelsiz’’ kelimesinin tüm toplum için yaygın kullanımının, olağan ve kabul edilebilir hale getirilmesinin, bizler için de olağan hale gelmesi doğru mu? Ve hatta bazı engelli STK’larının da kendi yapılarını, isimlendirirken bu ifadeyi tercih etmeleri nasıl bir toplumsal algıyı güçlendiriyor?
Şüphesiz toplumsal her mücadele alanı, kendi öznesiyle varlığına ruh üfler ve her mücadelenin öznesinin tarifi de kendi ismiyle müstesnadır. Nitekim yeti farklılıklarımızı, körler ve görme engelliler, sağırlar ve işitme engelliler, sakatlar, otistikler vb. olarak tanımlayan, var olan renkliliğimiz, kendini ‘’Engelliler’’olarak, büyük bir azınlığa tekabül eden bu ortak kimlikle ifade etmektedir.
Hal böyleyken, bir mücadelenin ve öznelerinin ismi olan bu kelimenin, kullanımının, gözlerden uzak tutulmaya çalışılması ya da kullanımın azaltılması, mücadelenin de gözlerden uzak kalması ve zayıflatılması demektir.
‘’Engelsiz Yaşam Merkezi’’, ‘’Engelsiz Erişim’’, ‘’Engelsiz Ulaşım, Park, Kafe’’ gibi ifadeler için, her ne kadar fiziki konuları anlatım amacı güden bir kullanım için olduğu savunusu yapılsa da, bu tür ifadeler mücadelenin öznesini tarifleyen kavramı da dolaşımdan kaldıran ve itibarsızlaştıran, toplumsal bir etkiyi de güçlendirmeye hizmet etmektedir.
Zira, hali hazırda geleneksel tıbbi modelin hakim ideolojisi olan sağlamcılık, engellilik konusunu bireysel bir mesele olarak ele alırken, kendi kolektif sorumluluğunu kabul etmeyen bir zihinsel kabulde, sarf edilen her ‘’Engelsiz’’ ifadesinde, bunun sosyal organizasyona karşılık gelen bir yetersizlikten ziyade, ‘’Engelsiz’ olmaya dair, kişiye atfedilen bir üstünlük olması yönündeki beklentisini daha da pekiştirmektedir.
Kapitalizmin, hiyerarşik ilişkiler ağı şeklinde açığa çıkardığı tahakküm biçimlerinde ve tüm ayrımcılık türlerinde, özneler kendi mücadelelerinin ismini de savunmak durumundadırlar. Kadın mücadelesini tanımlayan ve güçlü kılan, ifadenin kullanımdan kaçınılması değil daha da çok kullanılmasıdır. “Kadınsız yaşam merkezi” , “Kadınsız ulaşım”, “Kadınsız kafe, park..” diyerek bir kadın mücadelesi açığa çıkartmak mümkün müdür? Uzun yıllardır, Kadınlar kadın, Kürtler Kürt, Aleviler Alevi, Ermeniler Ermeni, Çingeneler, Çingene olarak, onurlu varoluş mücadelelerine, isimleriyle can vermektedir.
Dolayısıyla, sosyal organizasyonlara ilişkin, tüm hakları talep ederken, ‘engelsiz’ ifadesinden ziyade, kelimeleri bükmeden, evrensel tasarım, erişilebilirlik ve eşitleyici mekanizmalar olarak tariflemek ve hatta tüm bu hizmetlerin engelliler için olduğunu, üstüne basa basa ifade etmek, ayrımcılığın en yakıcı biçimi olan, görmezden gelme, olarak tezahür eden kolektif negatif yaklaşıma karşı, görünür olmayı sağlayan, etkili bir mücadele yöntemi olarak, karşımıza çıkmaktadır.
Engelli olarak ifade bulan kullanım, rahatsız edici bir etki bırakıyorsa, ya içselleştirilmiş ya da dışsallaştırılmış bir sağlamcılıkla karşı karşıya olduğumuzu itiraf etmekte ve bununla yüzleşmekte fayda var. Oysaki meselemiz, kelimeleri değiştirmek değil, ayrımcılık üreten ideolojinin sürekli kıldığı ve kelimelere yüklediği negatif algıları, eşitsizlikleri, dışlamayı ve kolektif ezberleri değiştirmektir.
Bizler, engellileriz… Engelsiz, özel insan, melek değiliz! Bu toplumun büyük bir azınlığını oluşturan, bedensel ve zihinsel yeti farklılıklarıyla, evrendeki her kar tanesi, okyanustaki her kum zerresi ve her insan gibi, eşsiz ve benzersiz ve hiç şüpheniz olmasın ki siz sağlamcılar kadar değerliyiz.
Ve ajandacılara, bu önümüzdeki yıl içinde, mücadelemize heves, haklarına ses, yalnızlığına bir nefes ve bu yakıcı eşitsizliğe bir kerecik de olsa sözünüz yoksa, gelecek 3 Aralık’ta, aradığınız engelliye ulaşılamayacak, haberiniz ola!