Malum bütçe dönemi başladı, komisyonlarda sürüyor. TBMM’de görüşülecek olan (adı bütçe olduğundan parayı çağrıştıran) aslında bir yasa tasarısı ve özünde baştan aşağı siyasi bir belge.
Sağlıkta ilgililerin yakından bildiği bir “yalanı”/yanlış algılamayı bu dönem vesilesiyle tekraren “teşhir” de yarar var: Türkiye’de sağlığa yönelik kamu harcamaları artmakta, devlet sağlığa her yıl giderek daha çok para ayırmaktadır!
Devlet sağlık için parayı topladığı vergilerden harcar (Türkiye’de kim vergi verir, o da ayrı soru!). O halde sağlık için kamu harcamaları artıyor denilince ilk akla gelen toplanan vergilerden yapılan harcamaların arttığı olur. Oysaki bir süredir, yani en azından AKP’yle birlikte durum böyle değildir.
Kasım başında yayımlanan TÜİK 2013 dönemi Sağlık Harcama İstatistikleri içerikli Haber Bülteni'ndeki veriler şöyle:
“Sağlık harcamalarının yüzde 78,5’i genel devlet bütçesinden karşılandı
Genel devlet sağlık harcamasının toplam sağlık harcaması içindeki payı, 2012 yılında yüzde 79,2, 2013 yılında ise yüzde 78,5 olarak gerçekleşti.
Sağlık harcamalarının yüzde 16,8’i hane halkları tarafından karşılandı
Hane halkları tarafından yapılan cepten sağlık harcamasının toplam sağlık harcaması içindeki payı, 2012 yılında yüzde 15,8 iken, 2013 yılında yüzde 16,8’e yükseldi“ verisini sunuyor.
Genel devlet bütçesi içerisinde merkezi devlet, yerel devlet ve sosyal güvenlik başlıkları yer alıyor. SGK gelirlerinin kaynağı nedir? Genel bütçe değildir: Patronlardan ve çoğu da emekçilerden ve kendi hesabına çalışanlardan olmak üzere toplanan primlerdir. Sadece bu mu? Değil, vatandaşın katılım payı vb başlık altında ödemek zorunda bırakıldıkları harcamalardan da oluşuyor.(1)
Burada bir parantez açalım ve bir başka “yalanı” hatırlatalım.
Haydi gel, talep yanlı maliyeti paylaşalım?!
Genel söylem olarak hizmet esnasında alınan katkı/katılım payı vb ad altındaki paraların gereksiz hizmet kullanımını azaltmak amaçlı olduğu söylenir ve bu “talep yanlı maliyet paylaşımı” olarak adlandırılır. Talep yanlı maliyet paylaşımı ile sağlık harcamalarındaki artışın kontrol altına alınmaya çalışıldığı belirtilir. Oysaki katılım payı ve ilave ücret uygulamasının talebi kısmadığı, hastanede ortalama kalış süresinin azaldığı ve acil servis kullanım oranının arttığı görülmüş durumdadır. Bilgiler sağlık hizmetlerinde görülen maliyet paylaşımı uygulamasının “sisteme” ek gelir sağladığını ama genel olarak eşitliği bozduğunu, yoksul kesimi daha da yoksullaştırdığını aktarmaktadır. Zengin ve yoksul kesim arasındaki eşitsizliğin derinleşmesinin yanı sıra, hizmet sunumu çıktılarının da adaletsizleştiği görülmüştür.(2)
Kısacası SGK vatandaştan prim ve yoksullar aleyhine eşitsizliği artırıcı katkı/katılım payları ile çok büyük bir kaynak topluyor. AKP Hükümetleri döneminde sağlıkta devlet harcamalarının yaklaşık üçte ikisi kişilerden toplanan primlerdir. Özetle söylenebilecek olan Türkiye AKP’yle birlikte toplam sağlık harcamalarının neredeyse yüzde 80’inin kişilerin ödedikleri primler ve ceplerinden yaptıkları harcamalarla gerçekleştirildiği bir “sosyal devlettir”. (EB/HK)
(1) Onur HAMZAOĞLU; Türkiye’de Sağlık Harcamalarının Kaynağı ve Sağlık Bakanlığı 2014 Yılı Bütçe Sunumu; Toplum ve Hekim Dergisi Kasım-Aralık 2013, Cilt: 28, Sayı: 6
(2) Altuğ Murat KÖKTAŞ, İsmail KOBAL; Sağlık Reformu Kapsamında Talep Yanlı Maliyet Paylaşımı: Türkiye Üzerine Bir Değerlendirme; Sosyal Güvenlik Dünyası Mayıs-Haziran 2013, Yıl 16, sayı 85