*Manşet görsel: sosyal medya
Türkiye’de işsiz kaldığınızda geçici bir gelir desteği sağlaması gereken işsizlik ödeneği uygulamasından gelinen aşamada işçilerin yüzde 85-90’nı yararlanamıyor. Mart 2002 tarihinden 31.05.2023 tarihine kadar işsizlik ödeneğine 18.170.836 kişi başvurmuş ancak 9.986.362 kişi ödenek almaya hak kazanmıştır. Yani başvuranların yüzde 45’ine hiçbir şekilde ödeme yapılmamıştır. Bu kapsamda hak eden kişilere de 21 yıl içerisinde 58 milyar 242 milyon TL ödeme yapılmıştır. Kişi başı ödenen miktar son yıllarda asgari ücretin cari olarak artması nedeniyle artmış ve ortalama 5 bin 832 TL olmuştur.
2023 Mayıs dönemi için “önceki dönemlerden ödemesi devam edenlerle birlikte” toplam 361.551 işsize ödenek verildiği kamuoyuna açıklanmıştır. Bu veriyi esas aldığımızda “TÜİK işsiz sayısına göre” işsizlerin yüzde 90’ı, “İŞKUR İşsiz verilerine göre” işsizlerin yüzde 86’ı işsizlik ödeneği almadan yaşamaktadır. Yani işsizlik fonu işsizlerin büyük çoğunluğuna ödenmemektedir.
İşsizlik fonunun temel kaynağı işçilerin bordrolarından yapılan kesintilerdir. Her ne kadar işveren ve devlet katkısı olduğu ifade edilse ve ilgili yasada bu durum düzenlenmiş olsa da fonun kaynağı işçinin ücretinden yapılan kesintidir. İşçiler dışında devlet ve sermaye/işveren kesimi fona verdiğinin kat be kat fazlasını geri almaktadır.
Devlet ve işveren kesimine fondan yapılan “transferler” nedeniyle fonun son yıllarda reel bir azalışa geçtiğini ifade etmeliyiz. Ancak fon için en büyük tehlike fonun TL mevduatta tutulması ve her geçen dönem reel değerinin azalıyor olmasıdır.
2015 yılından itibaren fonun seçim ekonomisi kapsamında kullanılmaya başlanması ile başlayan “reel azalış” 2016-17-18 yıllarında devam etmiştir. 2019 yılında önceki yıla göre artan işsizlik fonu toplam varlığı, 2020 yılında hem kur şokları hem de kovid ödemeleri nedeniyle tarihi bir azalışla (yaklaşık 16 Milyar $) 2015 yılına göre yüzde 80 azalmıştır. Bu azalış 2021’deki kur artışlarının etkisiyle devam etmiş ve “işsizlik fonu toplam değeri” tarihinin en düşük düzeyine 2021 yılında 4,6 Milyar $ olarak kamuoyuna açıklanmıştır.
Kur kurumalı mevduat uygulamasının etkisiyle 21 Aralık 2021 tarihinden 28 Mayıs 2023 tarihine kadar dolar kuru görece ve “cari olarak” stabil bir artış göstermiştir. Bu nedenle 2022 yılı sonunda işsizlik fonu toplam varlığı önceki yıla göre 2,1 Milyar $ artış göstermiştir. Ancak 2020 yılından bu yana işsizlik fonunun giderleri gelirlerinden daha fazla olduğu için de fon reel olarak azalmıştır.
Yukarıdaki grafik incelendiğinde görüleceği üzere işsizlik fonu 10 yıl içinde 35,6 Milyar $ düzeyinden 2023 yılında 5,2 Milyar $ düzeyinde düşmüştür. Bu düşüşün en önemli etkenleri kur şokları nedeniyle TL mevduatta tutulan işçilerin parasının reel olarak erimesidir. Diğer önemli bir etken de fonun gelirlerinden çok gider harcaması yapılmasıdır. İşin ilginç tarafı “adı işsizlik ödeneği olan ödeneğin” toplam fon giderleri içindeki payının yani işsize verilen ödeneğin payının düşüklüğüdür.
Yukarıdaki grafikte, işsizlere doğrudan verilen “işsizlik ödeneği ve kısa çalışma ödeneği” miktarlarının toplam gider içerisindeki payı yıllar itibariyle gösterilmiştir. Son 5 yılda bu paydaki dramatik düşüş fonun amaç dışı kullanımının çok hızlı arttığını ve 2023 yılında bu oranın yüzde 95’e yükseldiğini göstermektedir. İşsizlere ve kısmi çalışanlara verilen bu payın en yüksek olduğu 2014 yılında bile fon harcamalarının yüzde 61’i amaç dışı kullanılmıştır. Ancak fondaki reel azalışın çok hızlandığı 2020 yılından sonra amaç dışı kullanımın da arttığını görmekteyiz.
Sigortalı çalışan işsizlerin ücretlerinden kesilerek biriken bu fonun iyi, şeffaf ve işçilerin lehine yönetilmediği çok açıktır. Fon mevduat hesaplarının dolar kurunu yönetebilmek adına “liralaştırıldığını” ve bu durumun TL tüm değerler gibi işsizlik fonunu da reel olarak erittiğini ifade edebiliriz. İşsizlik fonunun bu şekilde çarçur edilmesi, seçim ekonomisine kaynak olarak kullanılması, bazı kurumlarının açıklarını kapatmakta kullanılması, bazı kamu kurumlarının borçlarının kapatılmasında harcanması gibi politikaların devam etmesi durumunda fonun yok olma eğiliminin hızlandığına da tanık olacağız.
AKP tüm değerleri hızla eritirken emekçilere ait olanlarda hunharca bir politika uyguluyor. İşsizlik sigortası fonunun yağmalanmasına hem muhalefetin hem de emek-meslek örgütlerinin ve gerçek sendikaların artık dur demesinin vaktidir. Aksi takdirde her geçen dönem daha az sayıda işsizin reel olarak daha düşük bir işsizlik ödeneği aldığı bir süreci yaşayacağız. İşsizlik artarken işsizlik ödeneğini alan kişi sayısının azalması yaşanan derin yoksullaşmayı yaygınlaştıracaktır.
(SO/RT)