Bir kere, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarının Uluslararası Para Fonu (IMF) programını uygulamamak gibi bir niyeti yoktur. Sorun, IMF programının nasıl uygulanacağı ve bunun, seçim öncesi topluma vaat dilen "iş ve aş" sözlerinin yerine getirilmesiyle nasıl bağdaşlaştırılacağı ile ilgilidir. Hemen ifade edelim ki, AKP, bu konuda, çok çabuk yıpranacaktır. Manzarayı hatırlayalım:
Hazine Müsteşarı açıkladı: 2003'te 77.3 milyar dolarlık iç ve dış borç servisi yani, anapara ve faiz ödemesi yapılacak. Bunun yüzde 85'i iç borçlarla ilgili.
Yine 2003 bütçe hedeflerinden biliyoruz ki, bütçenin yüzde 55'i faiz ödemelerine gidecek. En azından evdeki hesap böyle. Bir de biliyoruz ki, IMF'ye, faiz dışı fazlanın milli gelirin yüzde 6.5'u oranında olacağı yönünde yapılmış bir taahhüt var.
Yani, faiz bir yana bırakıldığında , bütçe gelirleri giderlerin üstünde olacak, hatta o kadar olacak ki, milli gelirin yüzde 6.5'una ulaşacak ve bu fazla ile borç dağı yontulmaya çalışılacak.
Bütün bunlar ne demek?
Bütün bunlar, AKP iktidarının borç ödeme önceliğinin değişmeyeceği, yatırımlara kaynak ayıramayacağı, seçim meydanlarında sözü verilen eğitimi, sağlığı, yoksulluğu, işsizliği dert edinecek "sosyal devlet" olmaya yeterli para ayıramayacağı anlamını taşıyor.
Özetle, seçmenin IMF programını uyguladılar ve yoksullaşmaya yol açtılar, diye cezalandırdıklarının yerine gelen AKP'nin, aynı programın rotasından sapmayacağı için, devlet olarak ekonomide yapacakları fazla bir şey yok.
Belki borçlarda bir "takas" formülü deneyebilirler. Bazı iç borçlanma kağıtlarının alacaklısı bankalara ve piyasalara, bu vadesi gelen borçları uzun vadeye öteleyelim, karşılığında da size biraz yüksek faiz verelim önerisinde bulunabilirler.
Ama bunu IMF'ye izah etmeleri, alacaklıları da bu formüle ikna etmeleri gerekir. IMF'nin bu tür formüller yerine, maliyetini önemsemeden programın Ortodoks savunucusu olduğunu herkes biliyor. Bankaların ise bu tür operasyonlara kırılganlıkları nedeniyle sıcak bakmayacakları sır değil.
AKP hükümetini bekleyen daha önemli bir sorun kamu maliyesi. 2001 ve 2002'de devlet, hem vergide denizi tüketti hem de harcamada pilini bitirdi. Korkulan, 2003'te eskisi kadar vergi toplanamaması, harcamalarda da (faizin ve SSK'nın yükü nedeniyle) çaresiz kalması. Bu, devletin kaynak ihtiyacını, borçlanma için yüksek reel faize katlanarak sağlamak zorunda kalacağı anlamını taşıyor.
Eğer kamu maliyesinde işler sarkarsa, beklenen reel faiz düşüşü de yaşanmaz, ekonomide iç canlanma da, yatırıma dönüş de bir başka bahara kalır.
Peki büyüme?
Bu yıl beklenen büyüme oranı yüzde 5'i bulacağa benzer. Bunun dinamiğinin ise iç piyasa ile ilgisi yok. Varsa yoksa, can havliyle ihracatın getirdiği bir kapasite kullanımı, çarkların dönmesi gerçeği var.
Bunun ise bedeli ağır: Ucuza işçi çalıştırma, kaçak işçi çalıştırma, dalgalı kur rüzgarı ile yol alma ve iç talebin daralması ile ihracata zorlanma. Ama yoksullaştıran bir ihracat!....
Bununla da gidecek fazla mesafe olması mümkün değil, ayrıca 70 milyonluk bir iç pazarı felç edip zoru ucuza ihracata vermek de akıl karı değil. Ne var ki, sanayicisi, tüccarı, bunu düşünecek durumda değil ve çarkları çevirebilmek için ihracatta çıta üstüne çıta yükseltiyor, ucuza-mucuza üretiyor, satıyor.
Bu sayede de büyüme hızı 2003'te de yüzde 5'leri bulabilir, felç edilen iç talep, düşürülen alım gücünün etkisiyle de fiyatların beli iyice kırılıp enflasyon yüzde 20'lere düşebilir. Yine de bu gelişmeler, AKP'ye oy veren seçmenin iş ve aş beklentisini karşılamaya yetmez.
Irak müdahalesi ve AB
Bu arada Irak'a müdahale ve AB ile gerilim içine girilmesi, iktidarın yıpranma sürecini daha da hızlandırabilecek gelişmeler olur.Bir anda, dövize hücum yaşanır, reel faizler fırlar, kahredici bekle-gör dönemine yeniden girilir ve bunca fedakarlıkla elde edilmiş iyileşmeler anında çöpe gider..Bu kötü senaryonun sonuçlarını düşünmek bile ürkütücü....
Durum böyle olunca, AKP'nin işinin çok zor olduğunu, ortada duran çarpık temsil tablosunun da zorlamasıyla, Türkiye'nin 2004'te yapılacak yerel seçimlerle birlikte tekrar genel seçim sandığı başına gitmesi çok muhtemel . (MS/NM)
* Ara başlıklar ve siyah vurgular Bianet'e aittir.