22 Ağustos. Turgut Uyar'ın öldüğü tarih. Ağustos'un bu özelliğinden yola çıkılarak bir internet sitesi hazırlandı.
Bu adresten sevenleri, özleyenleri Turgut Uyar'a mektuplar yazıyor, seslerini duyurmaya çalışıyor.
Hayatında, Turgut Uyar etkisi olanlara: "Onun hayatımızda hep bir yeri vardı. Hayatımızı değiştiriyordu, düşündüklerimizi/düşüneceklerimizi yazıyordu, sevdiklerimizi hatırlatıyordu.İşte şimdi bizler de dünyamızı değiştiren, Türk şiirine hayat öpücüğü veren şaire, Turgut Uyar'a mektuplar yazıyoruz" diye sesleniyor ve Turgut Uyar'a mektupları bekliyor.
Cemal Süreya Gençlik Yönetimi, daha önce de Cemal Süreya için benzeri bir internet sitesi hazırlanmıştı. Gönderilen mektuplar arasından seçilenler geçtiğimiz günlerde baskıya yollandı ve kitap halini aldı.
İkinci Yeni'nin üç atlısı
Ankara'da doğar Turgut Uyar. Harita subayı bir babanın oğlu olarak geldiği hayatının, çocukluk günlerinin bir kısmını Ankara'da geçirir. Baba mesleği bırakmaz peşini, askeri okullara gider Uyar. Askeri okullarda geçirdiği günlerini: "Asker okullarında hiç mutlu olmadım. Genellikle yatılı okullarda mutlu olan çocuk yoktur sanıyorum. Başkalarının, hatta somut başkalarının da değil de, hiç kavrayamadığım bir otoritenin belirlediği ve çoğu zaman saçma bulduğumuz bir şeyler yaşamak." diyerek anlatır sonraları.
Belki de şiirlerinde belirgin olan o sıkıntı ve hüznün başlangıcı, bir parça Ankara'nın griliğine bir parça da yatılı okulların demir soğukluğuna yanlanmıştır, kim bilir... Kendisi de çocukluk günlerini "Nedense hep ağlamaya hazır" şeklinde özetler zaten.
Genç bir subay olarak Anadolu'yu dolaşır. Dolaşır dolaşmasına ama bir türlü karakterine ve dünya görüşüne uyduramaz bu mesleği. Çok sonraları "Ben severim omuzlarımı bir gün / Sırmaları, apoletleri olmasa da" mısralarıyla anlatır, askerliğin ona uymayan taraflarını.
1949'da yayımlanır ilk şiir kitabı. Şiirle tanıştıktan sonra, bırakmaz, bırakamaz şiiri. 1958'de ayrılır ordudan. SEKA'nın Ankara bürosunda çalışmaya başlar. Şiir yazacağı, şiir üzerine konuşacağı bir de çevre edinmiştir kendisine sonunda. Kimler yoktur ki o çevrede: Cemal Süreya, Muzaffer Erdost, Nurullah Ataç, Bülent Ecevit, Süreyya Berfe, Ataol Behramoğlu...
İlk şiirlerinde yüzü Anadolu'ya dönüktür Uyar'ın şiirlerinin. Yeni bir dil ve biçim yarattığı "Dünyanın En güzel Arabistanı" yayımlanır sonra. Turgut Uyar şiirinin miladı, İkinci Yeni'nin de müjdeleyicisidir aynı zamanda bu kitap. Hayal gücünden, duygudan, hüzünden beslenen İkinci Yeni akımı, merkeze insanı koyar. Dertleri anlatmak değil hissettirmek, varmak istedikleri yer ise şiirselliktir. İkinci Yeni'nin öncülerindendir Turgut Uyar. Uyar'ın Cemal Süreya ve Edip Cansever ile birlikte "İkinci Yeni'nin üç atlısı" ismini alması da bugünlere denk gelir.
Umutsuzluğu, umudu, ayrılığı, kavuşmayı, özlemi, hüznü ama en çok da insanı anlatır Uyar mısralarında. İnsanı, insan yapan her ne varsa, Turgut Uyar şiirlerine konu olur.
"Her şeyin birbirine uygununu sen bulursun"
Ankara faslını bitirip, altmışların başında İstanbul'a gelir. Tomris Gedik'le tanışır. Hikayeler yazmaktadır Tomris Gedik o zamanlar ve Cemal Süreya ile olan ilişkisini yeni noktalamıştır. 1966'da başlayan ilişkileri, 1969'da nikahla resmiyet kazanır. Tomris Uyar, dönemi başlar Turgut Uyar'ın hayatında. Turgut Uyar'ın eşi, saatlerce edebiyat üzerine konuştuğu meslektaşı, ölümüne dek sürecek hayatının yol arkadaşı olur Tomris Uyar.
Cemal Süreya'nın gittiği her yerden mektuplar gönderdiği, Edip Cansever'in "Seni görünce dünyayı dolaşıyor insan sanki" diye seslendiği kadındır Tomris Uyar. Turgut Uyar'ın hayat arkadaşı, uğruna mısralar karaladığı kadındır aynı zamanda. "Seversin diye söylerim her şeyi, sana uygun olsun/ çünkü her şeyin birbirine uygununu sen bulursun" İkinci Yeni'nin olmazsa olmazıdır bir anlamda Tomris Uyar.
Aradan geçen yıllardan sonra, Tomris Uyar şöyle anlatır ilişkilerini: "Turgut Uyar'la geçirdiğimiz bazı hırgürlü geceleri şimdi olsa kaldıramayacağımı biliyorum ama bütün güçlüklerine karşın fırtınalı bir aşkı, yavan, düz-ayak bir ilişkiye hâlâ yeğlediğimin de bilincindeyim."
Turgut Uyar, 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde de şiiriyle katılır başkaldırıya. Saf tutmaz Uyar bu dönemlerde, ancak sessiz de kalmaz yapılanlara. Aksine, "Açlık çoğunluktadır" der açıkça dile getirir söylemek istediklerini:
" gülü çiğdemi filan bırak
sardunyayı karidesi filan bırak
acıyı ve ölümleri bırak
oy pusulalarını ve seçimleri bırak
evet
seçimleri özellikle bırak
çünkü açlık çoğunluktadır"
Turgut Uyar'ın Ağustos'u
1984 yılına gelindiğinde siroz olduğunu öğrenir. Tedavi olmayı istemez. Elleri Tomris Uyar'ın ellerinde, yatağında bekler ölümü. 1985 yılının Ağustos'unda gelir ölüm. Doğduğu ayda.
Ağustos, Turgut Uyar ayıdır. 4'ü doğduğu, 22'si öldüğü.Yaşasaydı seksen beş yaşında olacaktı, şimdi ise mısralarının yaşında. Üzerine ölüm yazılamayacak kişiler vardır ya hani. Turgut Uyar da o isimlerden.
Can Yücel "Şiirimizin o en kızıl saçlı levendi" der Turgut Uyar için. Edip Cansever bir şiir yazar ölümünün ardından, içinde "Güzleri kullanırdı o kadar sevmese de/ Dünyayı kullanırdı açıp da penceresini sonsuza kadar" mısralarının geçtiği. Ve Cemal Süreya " Öldüğü gün hepimizi işten attılar"
Turgut Uyar'sa bir şiirle anlatır ölümü. Anlatır ve fazla da söze hacet bırakmaz:
" Ben bir gün giderim ki neyim kalır,
Eksik bıraktığım her şeyim kalır.
Yaz günü kim ister ki öldüğünü
Eksik bıraktığım her şeyim kalır" (İD/HK)
* Mektuplarınızı http://turgutuyarmektuplar.tumblr.com adresine yollayabilirsiniz