“Ben oğlum için buradayım. Gereken her yere gideceğim, hakkımı arayacağım. Oğlumun katillerini korumasınlar.”
Oğlunun öldürülmesinin 40. gününde, dün, Güvenpark’ta toplanan kalabalığa böyle sesleniyordu Sayfi Sarısülük.
Bu kez kaybettiklerini anmak için biraradalar
Çok değil, bundan bir, bir buçuk ay önce direnmek için Kızılay Meydanı’nda toplanan insanlar dün kaybettiklerini anmak için biraradaydı. Yalnızca ağıt yakmak için değil ama öfkelerini dillendirmek için de…
Sayfi Sarısülük yalnız değildi. Yanında Ali İsmail’in, Mehmet’in ve Medeni’nin annesi de vardı. Dört kadın Ethem’in vurulduğu yere karanfiller bıraktı. Bu sırada alandan yükselen ses şöyle diyordu: Ağlama anne evlatların burada!
Abdullah Cömert’in abisi Zafer Cömert kardeşinin gömleğini üzerine giyip Ankara’ya geldiğini söylüyordu.
“Eylemlere giderken hep bu gömleği giyerdi. Ben şimdi onun gömleğiyle mücadele etmeye devam ediyorum.”
Elinde oğlunun fotoğrafı “Büyük umutları vardı” diyor Ali İsmal’in annesi Emel Korkmaz. Sesinde öfke, belki de kırılan hayallerinin verdiği türden bir öfke, “Maalesef buna izin vermediler” diye de ekliyor.
Araya giren kalabalık hep bir ağızdan şöyle diyor bu kez: Hepimiz Ali’yiz, öldürmekle bitmeyiz.
“Fidanlarımızı kestiler ama burada bir orman var”
Abi Gürkan Korkmaz “Bizim fidanlarımızı kestiler ama burada bir orman var” diyerek başlıyor sözlerine.
Gözleri doluyor konuştukça… Yalnızca onun değil, onu dinleyenlerin de. Kardeşini anlatıyor:
“Ali İsmail daha 19 yaşındaydı. Büyük umutları vardı. Huzurevine gidip yaşlılara kitap okurdu. Çocuk Esirgeme Kurumu’na gider kendi harçlıklarıyla aldığı kitapları, oyuncakları çocuklara dağıtırdı. Maalesef böyle bir çocuğu aramızdan aldılar.
“Benim babam bizi okutmak için yıllarca yurtdışında çalıştı. Ben çocuğum olmadan evlat acısı yaşadım. Ben onun babası gibiydim. Çocuğumu aldılar benden. Şimdi eşim hamile ve bana bir Ali İsmail daha getirecek. “
“Kendimizi suçlu hissetmemizi istiyorlar”
Medeninin annesi Fahriye Yıldırım anlatıyor oğlunu, anadilinde, Kürtçe… Büyük oğlu tercüme ediyor: Biz anneler halkların kardeşliğine dikkat çekmek istiyoruz. Mağdur olan bizleriz. Ama kendimizi suçluymuşuz gibi hissetmemizi istiyorlar. Öyle bir psikoloji dayatıyorlar.
“Şehit namırın” (Şehitler ölmez) diye bağırıyor bu kez kalabalık.
Mehmet’in annesi Fadime Ayvalıtaş “Bir Mehmet kaybettim ama binlerce Mehmet kazandım” diyor.
Fadime Ayvalıtaş’ın sözlerini bütün anneler konuşmalarında tekrarladılar. “Burada binlerce Mehmet, Ethem, Ali İsmail, Abdullah ve Medeni görüyoruz” dediler. Konuşmalar boyunca inanmışlıkla kurulan bu cümle dikkatimi çekti en çok.
Acı düştüğü yerde kalır, kıpırdamaz biliyorum. Ama annelerin bu cümlesi dayanışmanın, birarada olmanın ne denli önemli olduğunu da göstermiyor mu bize?
Serhat Korkmaz