Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) bir yandan katliamları, yolsuzlukları, kayırmacı yönetimi ve lüks düşkünlüğü nedeniyle kendisine yönelecek tepkiyi Kürtlere çekme operasyonu yürütürken, bir yandan da özellikle bazı illerde gerginliği provoke ediyor.
Bugün çoğunlukla operasyonlar ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) zaferiyle gündemde olan Agirî’nin de AKP için bir hesaplaşma alanına dönüşmesinin tarihsel ve güncel sebepleri var.
Seçim yenilgisi sindirilemedi
2009 Yerel Seçimlerinde AKP Agirî Belediye Başkanlığı’nı alırken, 2014 yerel seçimlerinde birinci çıkan Barış ve Demokrasi (BDP) oldu. AKP’nin kazanmak için devletin bütün araçlarını kullandığı, çok sayıda güvenlik gücünü psikolojik bir baskı yaratmak amacıyla Agirî’ye sevk ettiği, Nihat Hatipoğlu gibi kişilerle dini propaganda yapıldığı seçimler, bu anlamda belediye başkanlığı seçiminden ziyade bir referandum olarak değerlendirildi.
Ardından cumhurbaşkanlığı seçiminde Selahattin Demirtaş yüzde 61.28 oy alırken, Erdoğan’ın yüzde 36.44’lerde kalması ve nihayet 2015 seçimlerinde HDP’nin yüzde 78.22’lik oyuna karşın, AKP’nin ancak yüzde 15.83’ü yakalayabilmesi, Agirî’yi provokasyonların hedefi haline getirdi. 2011’de üç vekil çıkaran AKP, 2015’de dört vekilliğin birden HDP’ye gitmiş olmasını sindiremedi.
Seçimlerden hemen önce, 2015 Nisan’ında çatışma olmaması için canlı kalkan olan HDP Diyadin İlçe eski Eş Başkanı Cezmi Budak’ın Tendürek Dağı'nda askerin helikopterden açtığı ateş sonucu yaşamını yitirmesi 2015 Genel Seçimlerine yönelik propagandanın en açık eylemlerinden biri olarak değerlendirildi. Halkın cevabı, Budak’ı binlerce kişinin katıldığı törenle uğurlamak oldu.
Askerleri ölümden kurtaranın Diyadin'den giden sivil halk olduğu video görüntüleri ile basına yansıdı. Askerler AKP tarafından, hiçbir gerekçe olmaksızın bizzat ölüme gönderilmişti! Onları kurtaran Agirî halkı, büyük bir provokasyonu önledi.
Güvenlik bölgeleri kimin için?
“Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu” ile olağan dönemlerin OHAL kurumu işlevini gören Valiliklerin marifetiyle dokuz ilde 48 alan sivillere kapatıldı. Ali Topuz bloğundaki yazısında güvenlik bölgelerine gerekçe oluşturan yasa ile ilgili son düzenlemenin, Temmuz 2013'de, yani çözüm sürecinde yapıldığını hatırlatıyordu.
Agirî Valiliği de Agirî Dağı ve Tendürek Dağı'nı, “sivil vatandaşların zarar görmemesi için” iki kez Geçici Özel Güvenlik Bölgesi ilan etti. Köy ve yaylalar Bakanlık değil Valilik talimatıyla boşaltılmaya çalışıldı.
Operasyon yapılacağını duyan yayladaki çok sayıda yurttaş evlerini ve hayvanlarını indirdi.
Bu dağlar bölge halkı için yaşam alanı ve geçim kaynağıdır. Bu nedenle Agirî vekillerimizden Berdan Öztürk verdiği soru önergesinde vatandaşların uğrayacağı maddi mağduriyetin giderilmesi için önlem alınıp alınmadığını sordu.
İlk günden bu yana Tendürek ve Agirî Dağları’nda çadır kurarak "canlı kalkan" eylemi başlattık ve barış mücadelemizden vazgeçmeyeceğimizi duyurarak yanıt verdik.
Diyadin’de ne oldu?
Eğer bölgede bir Kürt çocuğuysanız, hiçbir zaman sadece çocuk olma hakkınız yoktur. Çocuk olduğunuzun ispat edilebilmesi için silahsız olduğunuz, öğrenci olduğunuz ve fakir olduğunuz ispat edilmelidir. Diyadin’deki infazda 15 ve 16 yaşlarındaki Orhan ve Muhammed’in başına gelen de buydu.
Valilik açıklamasında PKK mensubu üç kişinin saldırısından bahsediyor, üç teröristin “silahlarıyla birlikte” ölü olarak ele geçirildiğini ‘müjdeliyordu’. Savcı ile yaptığımız görüşmenin ardından, Savcı’nın güvenlik sorununu gerekçe göstererek Diyadin’e gitmediğini, Valiliğin yapılmış bir inceleme olmaksızın ezber bir açıklama ile olayın üstünü örtmeye çalıştığını kamuoyu ile paylaştık.
Bunun üzerine Agirî Valiliği 13 Ağustos’da hiçbir şey açıklamayan bir açıklama yaptı: “Söz konusu olayda öldürülen kişiler, saldırının akabinde güvenlik güçlerimizle çatışmaya girmiş ve çatışma sırasında silahları ile birlikte ölü olarak ele geçirilmişlerdir.”
Olay yerine savcıyla birlikte sabah saatlerinde giden olay yeri inceleme ise bize herhangi bir çatışma izi, kapıda zorlamanın olmadığını aktardı. Gerek HDP Heyeti olarak bizlerin Diyadin’de yaptığı izlemede, gerekse İHD Heyeti’nin Diyadin İzleme Raporu’nda aynı gözlem vardı. Olay yerine Uğur Kaymaz’ın infazında olduğu gibi, çatışma süsü vermek için silah bırakılmıştı. Agirî milletvekilleri olarak, konuyla ilgili araştırma önergemizi Meclis’e sunduk.
Diyadin’de fırında çalışan iki çocuk işçi, Agirî’nın AKP tarafından bir siyasi hesaplaşma alanına çevrilmesi, OHAL uygulamalarının devreye sokulması, özel timin sokaklarda yarattığı gerilim nedeniyle öldü. Çocukların fırına odun taşırken zırhlı araç görünce paniğe kapılıp saklanması üzerine özel harekat bu “saklanmayı bir terör eylemi olarak yorumlayarak” çocukları infaz etti. Cenazeleri delillerin karartılabilmesi için ailelerine bile haber verilmeden Erzurum’a kaçırıldı. Olaya tanık olan 5 kişi saatlerce Diyadin Emniyet Müdürlüğü’nde tutuldu, işkence gördü, tehdit edildi.
Sivil halk korkutulmaya çalışılıyor
Son 10 günde Agirî kent merkezinde bir evin bahçesinde üç kişinin hayatını kaybettiğini öğrendik. Ardından iki fırıncı çocuk infaz edildi, bir gerilla ölümünün ardından yerlerde sürüklendi. 27 Ağustosta ise müzisyen Erhan Tanrıkulu sadece karakolun yakınından geçtiği için infaz edildi. Tanrıkulu’nun Uluyol Polis Karakolu'ndaki özel harekat timleri tarafından öldürülmesine tanıklık eden Mustafa Erken, Tanrıkulu'nun polisin "dur" ihtarına karşı elini araçtan çıkararak "Bir şey yok, bir şey yok" demesine rağmen tarandığını ve olay sonrası Karakolda polislerin “O şahıs bize ateş açtı değil mi?” diyerek gerçeğin üzerini örtmeye çalıştığını anlatıyor.
Kurban Bayramı’ndan iki hafta önce Zêtka (Eleşkirt) Müftüsü Alaattin Türkoğlu, sosyal medya hesabından intikam ve beddua mesajı yayınladı. “Ey devlet 10 katı leş öldürüp TV’de göstermezseniz bu milletin yüreği rahatlamaz... Ya rab hem dağdakilere, şehirdekilere hem de onlara oy vererek TBMM’ye sokan şerefsizlere ve kanı bozuklara dünya ve ahrette gün yüzünü gösterme. Şu mübarek mekanda Mekke’de beddua ediyorum. Yarabbi acil kabul et yarabbi” sözleriyle din görevlisi konumundan gelen gücü kullanarak dini, yaptığı ayrımcı propagandaya alet etti. Hala hakkında herhangi bir işlem başlatılmış değil. Diyanet’in dine layık gördüğü kutsal mekanlardan beddua eden müftüler midir!
Suruç Katliamını protesto için Kurumlarının çağrısıyla basın açıklamasına katılan 13 kamu görevlisi Valinin talimatıyla görevden alındı. Eğitim-Sen üyesi öğretmenler Anadolu’ya sürgün edildi. Tendürek Dağı’nın ikinci kez özel güvenlik bölgesi ilan edilmesinin ardından, canlı kalkanlar yine valinin talimatıyla “gözaltına alındılar. Seçimlerden bu yana Agirî’ye 5 bin polis, 5 bin korucu ve 5 bin özel harekatçı alımı ile ilgili ilan açıldı. Direnişten duyulan korku, apaçık...
Kamu görevlileri AKP’nin seçim çalışmalarında başrolü üstleniyor. Ağrı Diyadin İlçe Jandarma Bölük Komutanı Halil Keskin, ilçeye bağlı 67 köyün muhtarını çağırarak, köylülerin kendi rızalarıyla seçimlerde oylarını ilçe merkezinde kullanmak istediklerini belirttikleri bir dilekçeyi imzalatarak TCK’ye göre görevini kötüye kullandı. Halkın oy kullanmasını zorlaştırarak oy kullanmayı engelleme suçu işledi.
Erzurum Bölge Meteoroloji Müdürlüğü resmi istatistiklerinde mevsim normallerine göre kar yağışı görülmeyecek olmasına rağmen, komutan emriyle Ağrıya kar yağdırılıyor. Ağrı halkı da zaten uzun süre Ağrı’da ciddi bir kar yağışı olmayacağını gayet iyi biliyor. Madem kar yağacak, seçim güvenliği için daha doğru olanın, halkı 30-40 km öteye gitmek zorunda bırakmaktansa halkın kendi köyünde oy kullanmasını sağlamak olduğunun da gayet farkında. Ama halka değil AKP’ye hizmet etmeyi önemseyenler için halkın bu yalanlarla ilgili ne düşündüğünün, ne hissettiğinin elbette bir önemi yok! Ağrı halkı buna cevap vermek için 1 Kasımı bekliyor. Halk, bizler ve seçim için gelecek olan ulusal ve uluslararası gözlemci heyetleri hep birlikte seçimin güvenliğini sağlayacağız.
Agirî halkı her şeyin farkında
Agirî, AKP’nin Türkiye kamuoyuna söylediği gibi baskıyla değil, AKP’ye tepki olarak HDP’ye oy verdiğinin kanıtı olan bir kent. 2011’de halkın yüzde 74’ü seçime katılırken 2015’de bu oran 82’ye çıktı ve Agirî katılımın en çok artış gösterdiği il oldu.
Çünkü özellikle Agirî gibi kentler, AKP’nin bu büyük sermaye aktarımı stratejisinde önem taşımadığı için, AKP döneminde bölgede insani refahın sağlanmasına yönelik hiçbir girişimde bulunulmadı.
Doğruluk Payı isimli girişim, AKP'nin 2015 ve öncesi için bitmesi planlanan vaatlerin sadece yüzde 30’unun gerçekleştirildiğini ortaya koydu. AKP’nin en sık seslendirdiği iddia HDP’nin ideolojik bir parti olduğu, hizmet temelli bir siyasetleri olmadığı yönündeydi.
Oysa AKP’nin 2014 yılına kadar esas hizmet sağlayıcısı olduğu Agirî; sağlık, kanalizasyon, su, istihdam gibi en temel hizmet alanlarında ciddi sorunlar yaşıyor. Ve bugün AKP’nin bütün kamusal araç ve kaynaklar kendilerindeyken yapamadıklarını, HDP vekilleri olarak, bir yandan önümüze konulan savaş siyaseti ile mücadele ederken takip etmeye ve gündemleştirmeye çalışıyoruz.
Agirî Cumhuriyet Dönemi’nden beri süregelen bu Türkleştirme politikalarına rağmen tarihsel açıdan Kürtler için büyük önem taşıyor. Agirî Dağı, çeşitli dönemlerde Kürt aydınları, aristokratları, aşiret beyleri ile İran’daki Şikan Aşireti mensuplarının yurdu, ‘Agirî Kürt Cumhuriyeti’ne mekan olmuş. Agirî bu köklü tarihiyle geçmişte de bugün de Serhat’a sesleniyor. Silinmek istenen hafızasına sahip çıkıyor. (DDT/EKN)