Tarih Vakfı, Türkiye'deki Afrika kökenli yurttaşların yaşam deneyimlerinin kaydedilerek görünür kılınmalarını amaçlayan bir sözlü tarih projesi gerçekleştirdi. Afrikalılar Dayanışma Kültür ve Yardımlaşma Derneği'nin işbirliği ve Avrupa birliği'nin desteğiyle yapılan proje kapsamında Ekim 2007'den itibaren 11 ay boyunca 53'ü erkek, 47'si kadın 100 kişiyle görüşüldü. Bu proje çerçevesinde hazırlanan "Sessiz Bir Geçmişten Sesler" başlıklı kitapçıktan "Afrotürklerin" dini ritüelleriyle ilgili kısmı aktarıyoruz. Daha fazla bilgi için: www.afroturk.org
Batı Ege'deki Afrika kökenlilerin geçmişten bugüne taşıdıkları ve halen yaşattıkları, "Afrika kabilelerine" özgü dinsel kültürel pratiklerinden söz etmek hayli zor.
Ama özellikle İzmir ve çevresinde yaşamış olan yaşlı kuşağın anlatımları, geçmişte "Dana Bayramı" adı verilen bir tür baharı karşılama ritüelinin varlığını orta koyuyor. Bu anlatımları 19. yüzyıl sonunda İzmir'de çıkan yerel gazete haberleri de desteklemektedir.
Dana Bayramı, yalnızca İzmirli siyahlara özgü bir kültürel pratikti. Bayram üç cuma devam ederdi. İlk cumaya Dellal, ikinci cumaya Peştamal, üçüncü cumaya da Dana Bayramı denilirdi. Bu bayramları "Godya" ya da "Gudye" adı verilen, siyahların önde gelenleri yönetirdi.
Bu kişiler siyahların cemaat liderleriydi. Godyaların kimi kadın kimi de erkekti. Ama genellikle bu makamda ihtiyar kadınların olduğu görülmektedir. Godyaların sihirli güçleri olduğuna inanılıyordu.
İzmir siyahlan Godyaların sözünün dışına çıkmazlar, onlara sonuna kadar itaat ederler, büyük saygı gösterirlerdi. Godyalar çeşitli tütsüleme işlemleri yaparlardı.
Bu tütsüleme işlemine "Arap Tütsüsü" deniliyordu. Bu merasimde insanlar İzmir'de "Borulandı", İstanbul'da "Babalandı" denilen tütsüden geçirtiyorlardı. Borulanan kimselerin hiddet ve şiddet veya ansızın patlayan bir tepkiyle saralı gibi elleri titrer, gözleri döner, bir müddet acayip korkunç bir hal alırlardı.
Bu hallerine "borusu" ya da "babası tuttu" deniliyordu.
Godyalar geçimlerini tütsüleme esnasında kendilerine verilen bahşişlerle sağlarlardı. Bir kere tütsülenen siyah her yıl tütsülenmesini yenilemek zorundaydı.
Godyaların bir işlevi de gerek törenler sırasında, gerek başka durumlarda cezbe tutulanı, yani kendinden geçeni, bu halinden dualar, efsunlar okuyarak kurtarmaktı. Siyahlara göre bunu ancak Godyalar yapabilirdi.
Bu niteliğiyle Godyalara doğaüstü bir güç de verilmek istenmiştir. Bundan başka Godyaların, yılan ve zehirli böceklerin sokmalarına karşı 'şerbet verme,' yani bu hayvanların zehirlerini etkisizleştirme gücüne de sahip olduklarına inanılıyordu. Ayrıca Godyalar sosyal yaşamda önemli bir konuma sahiplerdi.
Kimsesiz siyah çocukların Godyaların yanına bırakılması ve onun tarafından büyütülmesi bu düşünceyi güçlendirmektedir.
Dana Bayramı tekke ve zaviyelerin kapatılmasına ilişkin kanuna dayanılarak yasaklanmıştı, ama yaşam anlatılarına bakıldığında, bu ritüelin özellikle Torbalı çevresindeki köylerde 1950'lere kadar gizlice sürdürüldüğü anlaşılmaktadır.(EÜ)