Madımak katliamının üç firari sanık yönünden görülen davası, dün zamanaşımı kararıyla bitirildi. Müdahillerin avukatı Şenal Sarıhan’ın “Yıllardır ortada insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu söylüyoruz. Bu suçlarda aftan söz edilemez, zamanaşımı olamaz” şeklindeki itirazı dikkate alınmadı.
Dosyada temyiz hakkı var ancak Madımak katliamı da Türkiye’nin cezasızlık pratiklerinin en önde gelen başlığı altında yerini aldı: Zamanaşımı.
Bu başlık altındaki bazı soruşturma ve davalar ile önümüzdeki dönemde zamanaşımına uğrama riski altında olan dosyaları derledik…
TIKLAYIN - Cezasızlıkta kilit cümle: “Delil yetersizliğinden beraatına…”
90’lı yıllarda işlenen suçlar
Musa Anter, Ayten Öztürk davası: Gazeteci-yazar Musa Anter, Kültür-Sanat Festivali için bulunduğu Diyarbakır’da 20 Eylül 1992'de öldürüldü. JİTEM hakkında hazırlanan üç iddianame 2010’da birleştirilmişti. Musa Anter cinayetine ilişkin davanın da bu davayla birleştirilmesine karar verildi. JİTEM davasına eklenen ikinci dava, Ayten Öztürk’ün 1992 yılında Elazığ’da zorla kaybedilmesine ilişkin olarak görülen dava oldu.
TIKLAYIN - "Biz artık gerçeğin açığa çıkmasını istiyoruz"
Davanın Anter cinayeti ve Öztürk’ün kaybedilmesine dair kısmı, 21 Eylül 2022’deki duruşmada zamanaşımıyla düşürüldü.
TIKLAYIN - Zamanaşımı uygulanması, hukuken neden yanlıştı?
Kızıltepe davası: Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 1992-1996 yılları arasında 22 kişinin öldürülmesi ve zorla kaybedilmesine ilişkin dokuz kişiye açılan davada Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi 9 Eylül 2019’da kararını açıkladı.
TIKLAYIN - Kızıltepe JİTEM Davası Zamanaşımından Düştü, Mahkeme “Örgüt Yok” Dedi
TIKLAYIN - Devlet “Paşalarını” Korudu
Emekli Albay Hasan Atilla Uğur ve dönemin Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Albay Eşref Hatipoğlu “örgüt kurma ve yönetme” suçundan, diğer sanıklar da “örgüt üyeliği” suçlamasından beraat etti. Zorla kaybetme, cinayet, yargısız infaz suçlarıyla ilgili de davanın 20 yıllık zamanaşımının dolması nedeniyle düşmesine karar verildi. Karar, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nce onandı, dosya Yargıtay’da.
Kulp davası: Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde 1993'te 11 kişinin zorla kaybedilmesine dair Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 19 Eylül 2018’deki karar duruşmasında, davanın tek sanığı, dönemin Bolu 2. Komando Tugay Komutanı emekli Tuğgeneral Yavuz Ertürk 11 kişiyi öldürmek suçlamasından beraat etti. Ertürk’e yöneltilen, “suç örgütü kurmak” suçlaması da zamanaşımından düştü. Yargılama temyiz aşamasında.
TIKLAYIN - Kulp Davasının Tek Sanığına “Delil Yetersizliğinden” Beraat
TIKLAYIN - Beraat Gerekçesi: Asker Operasyon Yaptığını, Gözaltına Aldığını Kabul Etmedi
Hayata Dönüş Operasyonu, Ümraniye Cezaevi davası: Ümraniye Cezaevine 19 Aralık 2000’de düzenlenen, Bora ve Atmaca adlı askeri planların uygulandığı “Hayata Dönüş Operasyonu”yla ilgili davada İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesi, 3 Aralık 2019’daki kararında dava süresince hayatını kaybetmiş olan beş sanık hakkında davanın düşürülmesine karar verdi. Kalan 262 sanıktan bazıları hakkında “kasten yaralama” ve “işkence” suçlarından açılmış olan dava da zamanaşımından düştü. Karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi’nce onandı.
TIKLAYIN - “Bora ve Atmaca”da karar: 21 yıllık davada yarım sayfalık onama
TIKLAYIN - “Hayata Dönüş”te Gerekçeli Karar: Askerler “Biz Yapmadık” Diyorlarsa Yapmamışlardır
TIKLAYIN - “Hayata Dönüş”te Gerekçeli Karar: Jandarma Kurt’u Askerler Vurup Öldürdü
TIKLAYIN - Ümraniye “Hayata Dönüş” Davasında Karar: Askerin Ölümünden Mahpuslar Sorumlu Değil
Cezaevindeki ölümlerle ilgili 399 mahpusa açılan davada da İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi, yargılanan mahpusların, “öldürme suçunu işlemediklerinin sabit olması nedeniyle” beraat etmesine karar vermişti. Askerlerin yargılandığı davada da beraat çıkınca ölenlerin failleri “meçhul” kaldı.
AYM’nin “kabul ettiği” dosyalar
Kuşkonar katliamı: 26 Mart 1994’te Şırnak’ta Cudi Dağı eteklerindeki Kuşkonar ve Koçağılı köyleri tanık ifadelerine göre iki uçak ve bir helikopter tarafından bombalandı. Saat 11.00’de başlayan bombardıman bittiğinde yüzlerce kişinin yaşadığı iki köyde 38 kişi hayatını kaybetti, 13 kişi yaralandı.
TIKLAYIN - Askeri Savcılık Kuşkonar Bombardımanı Dosyasını Kapattı
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı, 2014’teki kararıyla, olayın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle dava açılmamasına hükmetti.
Anayasa Mahkemesi (AYM), 2020 yılında, Kuşkonar ve Koçağılı köylerinin 1994’te askeri uçaklar tarafından bombalandığına, yaşamını yitiren 38 kişi ile yaralananların ve yakınlarının yaşam haklarının ihlal edildiğine oybirliğiyle karar verdi. Köylülerin “insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele” ile karşılaştıklarını bildiren AYM, zamanaşımı nedeniyle söz konusu ihlallerin ancak manevi tazminatla giderilebileceğini belirtti.
Ferhat Tepe: AYM, 1993'te 18 yaşındayken öldürülen Özgür Gündem muhabiri Ferhat Tepe dosyasında etkili soruşturma yapılmadığı gerekçesiyle hak ihlali kararı verdi ama 20 yıllık zamanaşımı süresinin dolması gerekçesiyle soruşturmanın yeniden açılmasına hükmetmedi.
TIKLAYIN - Ferhat Tepe’nin Kaçırılışı
Lice davası: İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 8 Aralık 2018’de, tek sanık olan dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Eşref Hatipoğlu’nun beraatına hükmetti.
TIKLAYIN - “Sorumlular Tespit Edilemedi Ama Asker Yapmadı”
Mahkemenin gerekçeli kararında “Liceli vatandaşların nerede, nasıl öldürüldükleri, yaralıların nasıl yaralandıklarına dair herhangi tespitin yapılmaması…” ifadesi yer aldı.
TIKLAYIN - Lice’de değişen bir şey yok
22 Ekim 1993’te Diyarbakır’ın Lice ilçesinde meydana gelen ve aralarında Jandarma Bölge Komutanı Bahtiyar Aydın’ın da bulunduğu, 14’ü sivil 16 kişinin öldüğü olaya ilişkin açılan dava Hatipoğlu’nun hayatını kaybetmesinin ardından “yaşayan sanığı kalmadığı” gerekçesiyle, düşürüldü. Dosya temyiz aşamasındaydı.
TIKLAYIN - Tahir Elçi, Kuşkonar'dan Roboski'ye Mağdurların Avukatı
40 yılı deviren dosyalar
12 Eylül davası: Yargıtay karar hakkındaki incelemesini tamamlayana kadar, sanıklardan askeri darbenin Genelkurmay Başkanı, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren 9 Mayıs 2015, Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya 9 Haziran 2015’te hayatını kaybedince, davanın zamanaşımı ve ölüm nedeniyle düşmesine karar verildi. Bu hüküm Yargıtayca bozulsa da yeniden yargılamada karar değişmedi. Haklarındaki hükümler kesinleşmediği için Evren ve Şahinkaya’nın rütbeleri er statüsüne indirilmedi ve ailelerinin de görevlerinden kaynaklı mali ve sosyal hakları saklı kaldı.
Abdi İpekçi davası: Milliyet Genel Yayın Yönetmenliği yürüttüğü dönemde 1 Şubat 1979’da, Mehmet Ali Ağca tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldü. Cinayetten altı ay sonra yakalanan Ağca, tutuklu bulunduğu Maltepe Askeri Cezaevi’nden 23 Kasım 1979’da kaçırıldı. 28 Nisan 1980’de gıyabında idam cezasına çarptırılan Ağca 13 Mayıs 1981’da Papa 2. Jean Paul’e suikast düzenlemesinin ardından İtalya’da tutuklandı. 13 Haziran 2000’de Türkiye'ye iade edildi, 18 Ocak 2010’da tahliye oldu.
TIKLAYIN - Gazeteci Abdi İpekçi Cinayeti
İpekçi cinayetinden yargılanan Yalçın Özbey ve cezaevinden yazdığı itiraf mektubuyla yıllar sonra davanın açılmasında etkili olan Yusuf Çelikkaya hakkındaki dava ise 2009 yılında zamanaşımından düştü.
Kemal Türkler davası: Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) onursal başkanı Kemal Türkler, 22 Temmuz 1980 tarihinde İstanbul Merter'deki evinin önünde öldürüldü.
Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava 2 yıl sürdü. Sanık Ünal Osmanağaoğlu önce "hukuk fakültesindeki sınava çalışmak için", ardından da "ödeneksizlikten jandarma aracına benzin alınamadığı" gerekçeleriyle iki ay boyunca mahkemeye getirilemedi. Dava 1 Aralık 2010’da zamanaşımından düştü.
Yedi TİP'linin öldürüldüğü Ankara Bahçelievler katliamı davasında yedi kez idam cezasına çarptırılmış olan ve 3. yargı paketiyle 2012 yılında serbest kalan Ünal Osmanağaoğlu 1 Temmuz 2014’te hayatını kaybetti.
Mamak’taki 12 Eylül işkencesi: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 12 Eylül darbesi döneminde Ankara Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube ile Mamak Askeri Cezaevinde işkenceye uğrayan 129 kişinin şikayetiyle dönemin polis ve asker şüphelileri hakkında yürüttüğü soruşturmada, “suçlamalar zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle” takipsizlik kararı verdi. Kararda, Mamak Askeri Cezaevinde öldürülen yayıncı İlhan Erdost da “maktuller” arasında yer alıyordu.
Gözaltında kayıplar
Gözaltında kaybedilenlerle ilgili şikayetlerin birçoğu ise davaya dönüşmedi.
Zorla kaybedilen Fehmi Tosun, Cemil Kırbayır, Hasan Ocak, Ali ve Ayhan Efeoğlu, Talat Türkoğlu, Nurettin Yedigöl, Süleyman Cihan hakkındaki soruşturmalar, zamanaşımı nedeniyle kapatılan gözaltında kayıp vakalarından sadece bazıları…
Zamanaşımına uğrama riski olanlar
Halen zamanaşımıyla kapatılmamış olan bazı davalarda ise, müdahil konumunda olanlar ve avukatları zamanaşımı riskine dikkat çekiyor:
Mehmet Sincar davası: Demokrasi Partisi (DEP) Mardin Milletvekili Mehmet Sincar, “faili meçhul” cinayetleri incelemek üzere gittiği Batman'da, 4 Eylül 1993'te Elma Sokak'ta uğradığı silahlı saldırıda öldürüldü. Cinayeti başta Türk İntikam Tugayları (TİT) üstlendi ve dosya yedi yıl faili meçhul kaldı. İstanbul'da 2000 yılında Hizbullah'a yönelik baskınlar ile elde edilen dokümanların ardından dava açıldı. Davada yargılanan tek sanık Cihan Yıldız, 2008'de Avusturya'da yakalandıktan sonra Türkiye'ye iade edildi. Dava Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor.
TIKLAYIN - “Cinayeti Hizbullah işledi ama arkasında JİTEM var”
Hayata Dönüş Operasyonu, Bayrampaşa Cezaevi davası: Bayrampaşa Cezaevi’nde 19 Aralık 2000’de, “Hayata Dönüş Operasyonu/Tufan Planı”nın uygulanmasıyla ilgili dava, Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor.
TIKLAYIN - Jandarmanın sahte tutanağına zamanaşımından takipsizlik
TIKLAYIN - MGK mahkemeye, belge yerine 29 yıllık basın açıklamasını gönderdi
TIKLAYIN - “Yargı 22 yıldır operasyonun ardındaki iradeyi koruyor”
Vartinis davası: 2 Ekim 1993’te Muş’un Korkut ilçesine bağlı Vartinis köyünde yaşayan Mehmet Nasir Öğüt, Eşref Oran, Sevda Öğüt, Sevim Öğüt, Mehmet Şakir Öğüt, Mehmet Şirin Öğüt, Aycan Öğüt, Cihan Öğüt ve Cinal Öğüt askerlerce öldürüldü.
Aileden sadece Aysel Öğüt sağ kaldı. Dava Kırıkkale 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor.
TIKLAYIN - “Vartinis Yakıldığından Beri, 23 Yıldır Bu Günü Bekliyordum”
Muş Barosu Başkanı, mağdur avukatı Kadir Karaçelik bianet’e yaptığı açıklamada zamanaşımı riskinden bahsetmişti: “Dosyanın, 3 Ekim 2023’e kadar kesin karara bağlanmazsa zamanaşımı nedeniyle düşmesi tehlikesi var. Ancak tutuklama kararının infaz edilmesinin ardından dava sürecinin hızlanmasını, birkaç duruşmada karar verilmesini bekliyoruz.”
TIKLAYIN - “Eğer tutuklamak isteselerdi bulurlardı”
Ancak davanın sanığı halen “firari”.
Nezir Tekçi davası: Hakkari'nin Yüksekova ilçesine bağlı Aşağı Ölçek (Yekmal) köyünde çobanlık yapan Nezir Tekçi, Gelibolu Piyade Tugayı’na bağlı askerlerce 26 Nisan 1995’te gözaltına alındı. Tekçi ile birlikte gözaltına alınanlar serbest bırakılırken, kendisinden bir daha haber alınamadı. Dava, Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2012 yılında başladı.
Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada sanıklar emekli Albay Ali Osman Akın ile Yarbay Kemal Alkan beraat etti. önce AİHM ardından AYM kararlarıyla hak ihlaline hükmedildi. Dosya, yeniden yargılama yapılmak üzere Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.
"İnsanlığa karşı suç" hakkında |
Türk Ceza Kanunu’ndan 2004 yılında yapılan değişiklikle, “insanlığa karşı suçlar” ibaresi mevzuatta yer aldı. Değişiklikle ayrıca, insanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımının kaldırılması düzenlendi. Kanunun 76. ve 77. Maddelerine göre zamanaşımının işlemeyeceği suçlar ise geçmişte işlenenleri kapsamıyor. İnsan Hakları Derneği son açıklamasında konuyla ilgili “Türk Ceza Kanunu'nda yer alan insanlığa karşı suçlara ilişkin yasa maddesi, ‘hangi tarihte gerçekleştiğine bakılmaksızın insanlığa karşı suçlarda zamanaşımı söz konusu edilemez’ şeklinde yeniden düzenlenmelidir” talebini bir kez daha dile getirdi. Hakikat Adalet Hafıza Merkezi de “İnsan Hakları İhlallerinde Cezasızlık Sorunu: Kovuşturma Süreci” raporunda aynı talepte bulunuyor: “Kamu görevlileri ve güvenlik güçlerince işlendiği iddia edilen zorla kaybetme, hukuk dışı infaz gibi ağır insan hakları ihlalleri konusunda zamanaşımı hükümlerinin yargılama açısından engel teşkil etmemesini sağlayacak gerekli yasal düzenlemeler kabul edilmeli ve Anayasa’nın 38. maddesinde zamanaşımına ilişkin kuralların geçmişe yürümeyeceği prensibine, ağır uluslararası insan hakları ihlalleri oluşturan suçlar bakımından istisna tanınmalıdır.” TCK’da zamanaşımı Türk Ceza Kanunu’nda zamanaşımı, “Dava zamanaşımı” başlıklı 66. Maddede düzenleniyor: (1) Kanunda başka türlü yazılmış olan haller dışında kamu davası; a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl, b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl, c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl, d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl, e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl, geçmesiyle düşer. |
(AS)