Fotoğraf: Nilgün Refiğ Pala - Adalı
Marmara Denizi ve Adalar'ın Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmesinin üzerinden 90 gün geçti.
Ali Erkurt, 2 Şubat tarihli Adalı dergisinde yer alan "ÖÇK İlan Edildi – Neyi Bekliyoruz?" yazısında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Planlama Müdürlüğü'nün gönderdiği bilgilendirme yazısını işaret ederek şöyle diyor:
"Cumhurbaşkanı Kararının gereği olarak İBB Meclisine sunulan ve katılımcılık çerçevesinde paydaşlar ile birlikte hazırlanan Strateji Belgesinin Meclis tarafından müdürlüğe iade edildiğini ve hazırlanan plan çalışmasının da Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına teslim edileceğini bildiriyor. Yazının sonunda da gerekli hukuki itirazın yapıldığını söylüyor."
Derginin yayın koordinatörü Erkurt'un yazısının devamı şöyle:
"Bu taze bilgiyi bu konu ile ilgili yazdığım yazının başına dergi yayına çıkmak üzereyken ekliyorum ve İBB duyurusunu da sizlere sunuyoruz.
30'a yakın kişi, kuruluş dava açtı
"Umutlarımızı ayakta tutan tek girişim Cumhurbaşkanı Kararının yayınlanmasından 60 gün sonra açılan Danıştay davaları.
"Duyumlara ve bildiklerimize göre 30'a yakın kişi ve kuruluş tarafından davalar açıldı. Bu davaları açanlar, belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve kişiler.
"Yazılanlar, konuşulanlar, yapılan paneller ile bu yasal düzenlemenin içeriği belli oldu. Tekrar bu konulara girmek yerine bundan sonra açılan davalar sonuç vermezse neler olacak ve neleri bekliyoruz bunu hep birlikte bir daha tekrarlayalım ve anlamaya çalışalım diyorum.
Aynı çabayı göstereceğiz
"Bu sorunu ülkenin bugünkü halinden ve yönetim biçiminden ayrı düşünmemiz mümkün değil. Böylesine tek merkezli bir yönetim sistemi sürerken, katılımcı, tüm paydaşları kavrayan demokratik bir imar planı oluşturmak gerçekten mümkün müydü? Bu çabayı göstermek aslında istemediğimiz bir şekilde yönetildiğimiz bu biçime bir itirazımızdı. Tabii ki gene aynı çabayı göstereceğiz. Fakat bu arada devlet gücünü kullanan ve her şeyin tek sahibi ve her konunun tek karar vereni olmak isteyen de oyununu oynamaya devam edecek.
"İmar planları beldeleri yöneten, sosyal ve fiziksel çevreyi şekillendiren en önemli yasal düzenlemelerdir. Beldelerin anayasasıdır. İmar planları genelde parsellere bina yapmanın kurallarını belirlemek şeklinde algılanır. Oysa nüfusun projeksiyonu, sosyal ihtiyaçları karşılayacak donatı alanlarının düzenlenmesi, ulaşım türleri ve güzergahlarının belirlenmesi vb. hep bu planlar ile belirlenir. O belde, bir üniversite şehri mi? Bir turizm merkezi mi? Bir sanayi bölgesinin yaşam alanı mı? Veya bir liman kenti mi? Korunması gereken bir sit alanı mı? İmar planları kentlerin bu niteliklerine göre belli vizyonlar sunar.
1980'lerin inşaat kaosu
"Adalar'ı bugüne kadar nispi de olsa koruyan tek şey sit alanı olmasıdır. Bu kararın alınmasında emeği geçen herkese 40 yıl sonra tekrar teşekkür etmemiz lazım. 1980'lerin o azgın inşaat kaosu içinde rantın önüne baraj kurmak, sit alanı ilan etmek gerçekten çok değerli bir çabaydı. Eğer bu karar alınamasaydı bugün Adalar yoktu. Bir zamanlar Prens Adaları denilen o kara parçalarının üzerinde bir ucubeler kenti görecektik. Bu ucubeleri o yıllarda istediği gibi yaratamayan zihniyet 40 yıl sonra Yassıada'da aslında hangi niyete sahip olduğunu bizlere acı bir şekilde gösterdi.
"Gene de Adalar bu ucube yaklaşımdan o yıllarda da maalesef biraz nasibini aldı. Kınalıada hazin bir örnektir. Estetik yoksunu çürük betonarme yapıları, bu yapıların çevrelediği kötüleşmiş sokak ve meydanları farklı yoğunluklarda ve farklı adalarda da görüyoruz. Üzülüyoruz, keşke böyle olmasaydı diyoruz. Seviniyoruz, Adalar sit alanı oldu da bize bir 'kalan' var diye. İşte endişemiz şimdi bu 'kalan' ile ilgili.
"Tepeden inme bir karar alındı ve imar planı yapma yetkisi yerelden merkeze aktarıldı. Bizlerin elinden kendi yaşam geleceğimizi planlama hakkını aldılar. 2019- 2021 yılları içinde İBB Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı çalışmasını yaptı. Bugüne kadar yapılan planlama çalışmalarından çok farklı bir yöntemle Adalar'ın çeşitli paydaşlarının planlama sürecine dahil edilmesine gayret edilen katılımcı bir süreç yaşandı. Bu süreç sonunda ortaya bir strateji belgesi çıktı. Bu yeni yapılacak planın belkemiği olacaktı. İki yıllık bir sürede bu yöntemlerle hazırlanan Adalar Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı onaylanması gereken mercie İBB Meclisine sunuldu ve komisyonda görüşmeler başlamıştı. Bu verilen değerli emek ÖÇK ilanı ile işe yaramaz hale gelmiş oldu. Şimdi bekliyoruz, birileri bizim için yeni bir plan yapacak diye."
Yazının tamamını okumak için buraya tıklayın.
2003'ten bugüne Adalı...Adalı, İstanbul Adaları yerelinde aylık periyodik olarak yayınlanıyor. 2003 Temmuz'unda yayın hayatına başlayan dergi, 200. sayısını Şubat 2022'de okurla buluşturdu. Uzun süre basılı dergi olarak yayın yaşamını sürdüren Adalı, 2014 yılından sonra internet üzerinden yayınlanan dergiye dönüştü. Dergi sadece bir iletişim organı olmakla kalmamış, Adalar'da yaşananları, olup biteni her yönüyle kayıt altına almış, bir bakıma arşivini oluşturmuştur. Adalar Vakfı'nın sahibi olduğu Adalı Dergisi, Adalar Vakfı Yönetim kurulu kararıyla yola çıktı. Halim Bulutoğlu, "Dergi Adalar Vakfı'nın dergisiydi ama hiçbir zaman Adalar Vakfı yönetiminin yayın organı olmadı, bağımsız yapısını korudu" diyor ve 200. sayı için kaleme aldığı yazısında dergiyi şöyle anlatıyor: "Ne İstanbul'da ne de Türkiye'nin herhangi bir ilçesinde bu kadar uzun soluklu bir periyodik yayın kaldı mı, hatırlamıyorum. Bu bile başlı başına bir başarı öyküsüdür. "İlk sayı büyük bir heyecanla hazırlanmış, basılmış ve büyük ilgi görmüştü. Dün gibi gözümün önünde. Aynı yönetim kurulunda birlikte görev yapmaktan onur duyduğum gazeteci abimiz Necmi Tanyolaç ilk sayıyı gururla eline almış, övgü dolu sözler söylemişti. Dergiye yazmak ve yazdırmakla yetinmemiş, Vakfa gelir sağlayabilmek için reklam peşinde bile koşmuştu. "200 sayılık yolculukta emeği olan yüzlerce insan var. Saymaya kalksak unuttuğumuz birileri çıkacak ve haksızlık edeceğiz. "Ama o ilk günlerden bugüne soluğu hiç eksik olmayanlara, hepsini temsilen sevgili Bercuhi Berberyan üzerinden selam göndermek de boynumuzun borcu olsun." |
(AÖ)