Cama vuran, tekin olmayan bir tıkırtı ürküterek, uykumdan uyandırıyor. Pencereden içeri sızarak gözlerimi kamaştıran güneş adeta baharın gelişini müjdeliyor. Pencere pervazındaki güvercini görünce sesin nereden geldiğini anlıyorum. Bugün Newroz ve meşakkatli bir gün bekliyor bizi. Amed’i selamlayan güneşle birlikte gün her zamankinden erken başlıyor. Hemen hazırlanıp, sokağa atıyorum kendimi. Yol boyunca yakılan ateşlerin başında insanlar toplanmış, şarkılar söyleyerek ateşin üzerinden atlıyor. Alana doğru giderken araçtaki Gün Radyo’da Newroz şarkıları çalıyor. İçimiz kıpır kıpır. Canlı yayına bağlananlar cezaevlerindeki veya yurtdışındaki yakınlarının Newroz’unu kutlayarak, duymayı arzuladıkları şarkıları istiyorlar.
Duvarından atladıkları okulu kıran öğrencilere rastlıyoruz. Bugün bayram ne de olsa, derse girmeseler de olur. Üzerinde okul formaları olan çocuklar; isi ve dumanıyla yüzleri karartan lastikleri yakmak üzere yuvarlayarak ilerliyorlar.
"Newroz Piroz Be"
Kilometrelerce öteden insanlar yollara düşmüş, rengarenk kıyafetleriyle, bayram havasında yürüyorlar. Belediye otobüsleri “Newroz Piroz Be” yazısıyla insanları ücretsiz taşıyor. Arama noktaları sıkı değil, parti görevlileri bayram kutlayarak, üstünkörü arama yapıyorlar, fazla beklemeden içeri giriyoruz. Panayır yerini andıran alanda seyyar satıcılar sıralanmış, su, simit, tavuk döner, semaverde çay satıyorlar.
Kalabalık gittikçe çoğalıyor. Protokol ve basının rahat hareket etmesi için bariyerlerle çevrili alanda; yaşı hayli ilerlemiş iki amca yine olması gereken yerdeler. Ellerinde bastonlarıyla tek başlarına halay çekiyorlar. Her yıl görmeye aşina olduğumuz bu iki simanın bu yıl da Newroz’u görebildikleri için şükrediyoruz. Bariyerin arkasında rengarenk yöresel kıyafetleriyle kadınlar ön tarafta saf tutmuş, halay çekmeye erkenden başlamışlar. Kız ve erkek çocuklar bayram için dikilen kıyafetlerini giyinmiş, büyüklerin omuzlarında gezdiriliyorlar.
Protokol çok kalabalık. Yabancı heyetler ve uluslararası basın kuruluşu temsilcileri yerlerini almış. Tüm dünya kanalları Amed Newrozu’nu canlı yayında veriyor.
Protokoldeki Selahattin Demirtaş halkı selamlıyor. Sahne kenarında Cihan Deniz ve Hüsnü Ablay’ın dev bir fotoğrafı var. Kafasına puşi sarılı Osman Baydemir “Merhaba Ameedd” diye seslenerek halkı coşturan konuşmasını yapıyor. Dev ekranda Abdullah Öcalan’ın görüntüleri yayınlanıyor. “Bıji” diye başlayan slogan sesleri yükseliyor. Biraz sonra Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder, Öcalan’ın mektubunu okuyacak. Bir milyona yakın o coşkulu kitle hiçbir uyarı yapılmadan sessizliğe bürünerek, pür dikkat kulak veriyor umudun sesine. Mektup bittikten sonra alkışlar, ıslıklar, zılgıtlar ve sloganlar yükseliyor.
Rakel Dink, Türkan Elçi ve Gültan Kaya birlikte sahneye çıkıp her şeye rağmen barış mesajları veriyor. Evrim Alataş, bir kenarda durmuş, yazacağı yazıyla ilgili notlarını alıyor. Birbirlerinin üzerine piramit şeklinde çıkarak, kule oluşturan gençler; sarı, kırmızı, yeşil bayrak açıyor. Sunucular sürekli insanların biraz geri gitmesi için uyarıyor. Bir süre sonra bariyerler aşılıyor, heyecanla sahneye atlayıp zafer işareti yapanlar oluyor. Kalabalık karşısında heyecandan sesi titreyen Ciwan Haco “Diyarbekir Mala min a” şarkısını hep bir ağızdan insanlara söyletiyor.
Ahmet Türk ve Aysel Tugluk beyaz barış güvercinlerini göğe uçurdiktan sonra dağ gibi yığılan odunların etrafına gelerek Newroz ateşini tutuşturuyor. Ardından Leyla Güven ve Zülküf Gezen ateşi biraz daha yükseltiyor.
Sonra Kemal Kurkut kılıfından çıkarttığı kemanıyla Hesen Zîrek’in o meşhur Newroz eserini çalmaya başlıyor. Gültan Kışanak, Fırat Anlı, Selma Irmak, İdris Baluken, Hatip Dicle, Çağlar Demirel, Zekiye Alkan, Faysal Sarıyıldız, İbrahim Ayhan, Mehmet Abbasoğlu, Nurhayat Altun, Nadir Yıldırım ve Sebahat Tuncel ateşin etrafında çember oluşturarak hep birlikte halaya duruyor ve bariyerleri aşan Amedliler onlarla birlikte elele tutuşuyor. Devasa bir halka oluşuyor ve ritim bozulmadan, ahengle, görkemli bir şekilde dans ediliyor. Yükselen sloganlar ise Karacadağ’a dek ulaşarak, yankılanmaya devam ediyor. “Newroz Piroz Be!”
"Artık hiçbir şey eskisi gibi değil"
Her yanıma dokunarak arama yapan kadın polisin tacizine maruz kalınca yol boyunca kafamda montajlanmış görüntüler kayboluyor ve irkilerek kendime geliyorum. Bozulan sinirlerime hakim olmakta zorlanıyor ve geriliyorum. Çantamdan çıkarttığı kalemi yere fırlatıyor. Gazeteci olduğumu söylüyorum. “Telefonuna yazarsın” diyerek, akıl veriyor. “Daha önce hiç bu kadar sıkı arama yapılmazdı diyorum” Alaysı bir gülümsemeyle “Artık hiçbir şey eskisi gibi değil, her şey çok değişti” diyor. Üç ayrı polis noktasında didik didik aranarak, uzun kuyruklar oluşturup, insanları yıldırarak geçişine izin verilen alana girdiğimizde zaten anlıyoruz hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını. Görevlendirilen polisler parti görevlilerden daha fazla.
Birgün önce Kervansaray’da yapılan sosyetik, steril Newroz resepsiyonundan sonra daha dinamik bir kutlama niyetiyle gelmişiz.. Ama bir gece önce ittifaklar adına hazırlanan ortak metnin okunmasına emniyet tarafından izin verilmediğinden olsa gerek Newroz sahnesinin tüm siyasi parti temsilcilerinin konuşma yaptığı bir kürsüye dönüştüğünü görüyoruz. Mikrofonu alan bırakmayı unutuyor. Her kafadan kimsenin dinlemediği sesler çıkıyor. Siyasetçilerin konuşmaları mı sıkıcı yoksa bana mı öyle geliyor? diye sahne tarafından çıkıp, insanların toplandığı alana geçiyorum. Karşılaştığım tanıdık simaların hepsinin aynı fikirde olduğunu görünce yanılmadığımı anlıyorum.
Dolma tenceresi
Onca aramadan sonra kocaman dolma tenceresini içeri nasıl soktuğu muamma olan teyzenin sofrasına gıptayla bakıyorum. Karton üzerinde namaz kılan amcalar, çimlere uzanıp güneşlenerek keyif yapanları izliyorum. Geçmiş yıllara oranla genç nüfusun fazlalığı dikkat çekici. Biraz sonra büyükşehir ve ilçe belediye eşbaşkan adayları sahneye çıkarak halkı selamlıyor. Bu kez Newroz ateşini Leyla Güven yerine kızı Sabiha Temizkan ve açlık grevindeki tutukluların aileleri yakıyor. Ateş büyüyor ve yükseliyor. Ateşin çevresinde 5 Haziran mitingindeki patlamada bacaklarını kaybeden Lisa Çalan protez bacaklarıyla dans ediyor.
Değişmeyen tek şey
HDP'nin 5 Haziran 2015'deki Diyarbakır mitingine yapılan saldırıda iki bacağını kaybeden Lisa Çalan, halaya katıldı.
20 yıl boyunca tanıklık ettiğimiz bu alanda ne yazık ki özellikle açlık grevleri nedeniyle coşkunun yerini hüznün aldığını görüyoruz. Herkesin aklı, gözü, kulağı başta Leyla Güven olmak üzere açlık grevlerinde. Az biraz soğuk, sıkıcı ve yabancı... Tanıdık olan ve değişmeyen tek şey: Newroz şarkısı ile halkın kararlılığı ve net duruşu. Ve elbette Newroz ateşi gibi hiç sönmeyen umut. Büyükşehir Belediyesi Başkan Adaylığı misyonunu yüklenen Selçuk Mızraklı’nın deyimiyle, “Umutsuzluk Amed’e yakışmıyor. Amed demek umut demektir”.
Tüm yaşananlara, sürgünlere, ölümlere, açlık grevlerine, yıkımlara, tutsaklığa ve eksilmemize rağmen dimdik ayakta duran bu halk, kendi kararını sandıkta nasıl vereceğinin cevabını Amed Newrozu’nda bir kez daha göstermiş oluyor. (BD/HK)