Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Erkek şiddetinin örtük bir türü de gücün yanında yer alma hali. İnsanları “kazananlar” ve “kaybedenler” olarak iki kategoriye ayırıp kazanan tarafa dahil olmaya çabalamak. Kazananla şuursuzca özdeşleşip vicdanını yitirerek körleşmek. Ve gücün artmasıyla birlikte, halden anlama yetisinin azalması. İstisnai durumlar dışında, bu tipik erkek tutumu.
Rocky IV’ün (1985, Sylvester Stalone) finalinde çocuk yaşta izlememe rağmen nedenini tam olarak anlayamamakla birlikte, yadırgadığımı net olarak hatırladığım bir bölüm vardı.
Rocky, Moskova’ya gidip Rus boksör Ivan Drago ile karşılaşır. Rocky deplasmandadır. Tüm seyirci desteği Rus boksörün lehinedir. Ivan Drago maça ezici bir üstünlükle başlar. Rocky, Rus halkının coşkulu tezahüratları eşliğinde duygusuz bir canavar gibi görünen Ivan Drago’dan darbe üstüne darbe alır.
Sonu gelmek üzeredir. Ancak epey hırpalandıktan sonra, süratle kendini toparlayan Rocky üstünlüğü devralır. Bir anda işin rengi değişmiştir.
Rocky yumruklarını konuşturmaya başlayınca, Rus boksörün ateşli taraftarları yavaş yavaş ağız değiştirir. “Drago, Drago, Drago” yerine “Rocky, Rocky, Rocky” diye inler salon.
Sonunda iyice coşup rakibini yere seren Rocky, şampiyonluk konuşmasında “Bana karşı olan tutumunuz değişti. Hepimiz değişebiliriz. Siz de değişebilirsiniz” der.
Duvarlarında Marx, Engels, Lenin portreleri asılmış, tepesinde de kocaman bir kızıl yıldız olan ortamdaki bu konuşma en bayağısından bir soğuk savaş propagandasıdır kuşkusuz.
Ancak burada başka bir karanlık mevzu daha var: Güçlünün yanında olma isteği. Çocukken saçma bulup yadırgadığım bu bayat sahne, bugün kat kat daha rahatsız edici benim için.
Geçtiğimiz yıllarda izlediğim Sivas’ın (Kaan Müjdeci, 2014) incelikli hikâyesi de bu acayip toplumsal fenomeni hüzünlü bir biçimde hatırlatmıştı bana.
Filmin başında, ilkokul çağındaki Aslan isimli çocuk, köpek dövüşü sonrası yerde ölüme terk edilmiş durumda bulduğu kangal cinsi köpeği sahiplenir. Ona bakar ve resmen ölümden döndürdüğü hayvanı iyileştirir.
Aslan sağlığına kavuşan köpekle arkadaş olur ve ona Sivas adını verir. Ancak karşımızda Dost Lassie gibi bir hikâye yoktur. Sivas bir dövüş köpeğidir. Bahçede boş boş pinekleyeceğine dövüşlere katılmalıdır. Çevresindeki erkeklerin ağız birliği etmişçesine verdikleri bu tavsiye, bir tür mahalle baskısına dönüşür.
Kendini yeni toparlamış olan köpeğinin başına bir şey gelmesinden korkan Aslan bu fikre sıcak bakmaz. “İtimi boğuşturmam ben,” der. Ancak etrafını saran erkek dünyası bir süre sonra fikrini değiştirmesine neden olur.
Aslan çekinerek de olsa Sivas’ı dövüşlere sokmaya başlar. Ve köpek kazandıkça bu durumdan hoşlanmaya başlar. Başta kaybedenin yanında yer alan Aslan, büyüdükçe kazananın yanında olmak isteyen erkek dünyasına yakınlaşır.
Sivas’a içi giderek acımakla, onu erkekliğinin ispatı olarak yanında dolaştırmak arasında kalır. Köpeğine zarar gelmesi ihtimalinin dehşeti ve erkek olma yolunda nüfuz kazanma arzusu aynı küçük bünyede yükselir.
Gücün yanında yer alma eğilimi bir tür örtük erkek şiddetiyse, bir de erkek şiddetini örten, meşru kılan hatta neredeyse sevimli gösteren kalıplaşmış kavramlar var tabii.
Anaakım anlatılarla, popüler kültür örnekleriyle, halk deyişleriyle sürekli olarak pompalanan söylemler bunlar. İlk aklıma gelenleri listeleyerek özetlemeyi deniyorum:
- Erkekler çocuk gibidir. Nerede ne yapacakları hiç belli olmaz.
- Delikanlı adamın sabrının bir sınırı vardır elbet.
- Bazen “daha yüce bir ahlâk” için şiddete başvurmak gerekebilir.
- Adaleti bizzat sağlama görevi, yeri gelir erkeklere düşer. Kanun dışı düzen koruyuculuğu devreye girmeli, kişi kendi hukukunu aramalıdır böyle durumlarda.
- Erkekler bir şekilde anlaşmışsa, onların arasında ittifak sağlanmışsa her şey yolundadır. Yoksa işler kötü gitmektedir.
- İntikamını almadıkça huzur bulamazsın.
- Bazı durumlarda aklına değil, duygularına güvenmen gerekir.
- Seven ne yapmaz! (HB/ŞA/APA)
* Görseller: Kemal Gökhan Gürses
"52 HAFTA 52 ERKEK" YAZILARINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Bu kampanya Sivil Düşün AB Programı kapsamında Avrupa Birliği desteği ile hazırlanmıştır. Bu kampanya içeriğinin sorumluluğu tamamıyla İPS İletişim Vakfı/bianet’a aittir ve AB'nin görüşlerini yansıtmamaktadır. |